Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun "Dersim özrü" ile CHP'de, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Tunceli ziyareti ve açıklamaları ile AKP'de başlayan Alevilere yönelik açılım girişmlerine ilişkin olarak, CHP'nin Kemalist bir tabana sahip olduğuna dikkat çekerek, "Ben, Alevilik konusundaki açılımı CHP'nin değil, yine de halkta ciddi karşılığı bulunan Sünni duyarlılığa sahip siyasi kadroların daha kolay yapabileceğini düşünüyorum" dedi.
Taşgetiren'in Star'da "CHP Alevi sorunu çözebilir mi?" başlığıyla yayımlanan(26 Kasım 2014) yazısı şöyle:
Başbakan Davutoğlu gibi pek çok insanı şaşırtan bir gerçek olarak ve Alevi oylarının büyük ölçüde CHP’ye aktığı gerçeğinden yola çıkarak şöyle bir soru sorulabilir diye düşünüyorum:
- CHP Türkiye’deki Alevi meselesini çözebilir mi?
Aslında Sünni - Hanefi - Türk formatının, bir İttihat - Terakki ve oradan miras ile Kemalist format olduğu gerçeğini, CHP’nin de bu Kemalist formatın uygulama enstrümanı olduğunu, Kemalist formatın bu niteliği ile Aleviliği bir dini mezhepten çok, (Yavuz Sultan Selim döneminden bu yana olduğu gibi) güvenlik sorunu çerçevesinde değerlendirdiğini, bunun yanında yine Kemalist formatın, Sünniliği içerik itibariyle yeniden tanımladığını, bu yönüyle de Sünni toplum kesimleriyle problemli hale geldiğini unutmamak lazım.
Alevi toplum kesimleri, paradoksal bir biçimde kendisini bir güvenlik sorunu olarak gören Kemalist formatın ana enstrümanı olan CHP ile bütünleşmiş, asıl gardını Sünniliğe ve o zeminde oluşan siyasi yapılara karşı almayı tercih etmiştir.
CHP Alevi sorununu çözebilir mi, diye yola çıktık.
Tek Parti dönemi uygulamalarında Alevi sorununun çözüldüğüne dair bir şey görmüyoruz. Eğer Aleviler, bu dönemde sünni toplum kesimine yönelik baskıları, Alevilik adına kazanım gibi telakki ediyorlarsa, o bakışın da çok sorunlu olduğunu ifade etmek lazım.
Peki CHP bugün iktidar olsa Alevilerin tüm taleplerini yerine getirip, sorununu çözebilir mi?
Bu sorunun cevabını ararken en önce, “CHP bir Alevi partisi mi oluyor?” kulislerinin bu partiyi her zaman hareketlendirdiğini unutmamak lazım. CHP’de “Sünni hassasiyet” gibi bir şeyden söz edilebilir mi sorusu da önemlidir ama, asıl, “CHP’nin bir Alevi partisi haline gelmesi” ihtimali deprem oluşturur. Neden, diye sorulursa, orada Kemalist duyarlılığın“Güvenlik hassasiyeti” devreye girer. Onur Öymen’in Dersim’deki vahşeti gerekli bir devlet eylemi olarak gördüğünü unutmamak lazım. Şu an CHP içindeki “ulusalcılar” da, tüm Kemalist dönem uygulamalarına sahip çıkıyorlar. İlginçtir, Doğu Perinçek de “Dersim operasyonu kaçınılmazdı” deyivermiş. Devlet Bahçeli de farklı yerde durmuyor. Burada iş, Sünniliğin - Aleviliğin, dini içeriğinden daha ziyade, ülke güvenliği açısından yapılan değerlendirmelerde odaklanıyor. Türkiye’nin derin bilinci, “güvenlik kaygısı”nı devre dışı bırakabilmiş değildir. Etnik ve mezhebi hareketlerin uluslararası odaklar tarafından “Türkiye’ye karşı kullanılabilirlik” boyutu her zaman gündemde olmuştur.
Sünni kadroların kendi tabanlarını rahatsız etmemek adına Alevilik konusunda adım atmakta zorlanacağı var sayımı, bu alandaki çözüm zorluğu için temel gerekçe gibi görülür.
Sünni camialar Alevilik konusunda atılacak hangi adımdan rahatsız olur, ayrı bir konu, peki CHP’nin Türkiye’nin Sünni çoğunluğunun hassasiyetlerini gözetmeme gibi bir lüksü var mıdır? Tabii ki yoktur.
HDP’nin, Kürt Siyasi Hareketi gibi tanımlanıyor olmasına rağmen Türkiye’nin tamamından oy almaya çalıştığı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın bu noktada önemli bir hamle yaptığı bir zamanda, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin “Alevi partisi” diye tanımlanmayı isteyeceği düşünülebilir mi?
Sezgin Tanrıkulu’nun, “Dersim özrü”nün partide nasıl bir deprem oluşturduğu çok yakında gözlemlendi.
Alevi kimliği içindeki Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle ilgili konuşurken Ahmet Davutoğlu kadar rahat olmadığını söylemek yanlış olmaz. Bu da, doğrudan CHP’nin kemik tabanı dikkate alındığında böyledir.
Ben, Alevilik konusundaki açılımı yine de halkta ciddi karşılığı bulunan Sünni duyarlılığa sahip siyasi kadroların daha kolay yapabileceğini düşünüyorum.
Burada belki en problemli konu, Alevi vatandaşların Sünni kadrolara karşı mesafeli duruşu ve atılacak tüm adımları “Ademe, yani yokluğa mahkum etmeleri” olabilir. Buradaki tarihi bagaj kolay izale edilebilir değildir, doğru. Ama “üzüm yeme” esaslı bir tavır, pek çok şeyi kolaylaştıracaktır. Ben bu noktada, CHP’nin şu andaki başkanlığının pozitif tavır takınmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Bu konuyu, parti ve siyaset meselesi yapmak yerine çözülmesi gerekli “milli mesele” olarak görmek Türkiye’ye kazandırır, herkese kazandırır.