Ali Babacan'dan Danıştay'a İstanbul Sözleşmesi çağrısı: Potansiyel katilleri yüreklendirmeyin, yürütmeyi durdurun

Ali Babacan'dan Danıştay'a İstanbul Sözleşmesi çağrısı: Potansiyel katilleri yüreklendirmeyin, yürütmeyi durdurun

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına ilişkin olarak Danıştay'a, "Potansiyel katilleri yüreklendirmeyin, yürütmeyi durdurun" çağrısını yaptı.

Babacan, Kocaeli’de partisinin Gebze ilçe binasının açılışında konuştu.  Babacan, “Cumhurbaşkanının attığı imza gereği İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğü 1 Temmuz’da sona eriyor. Ancak Danıştay’ın bunu engelleme, yürütmeyi durdurma yetkisi var. Başvurumuzu yaptık. Danıştay üyelerine sesleniyorum. Danıştay üyelerinin üzerine düşen tarihî sorumluluğun farkında olması, bunun gereğini yerine getirmeleri lazım. Danıştay’ı yürütmeyi durdurmaya ve potansiyel katillerin yüreklenmesine izin vermemeye davet ediyorum. Kadınların kazanımlarına zarar vermek isteyenlereortak olmayın. Yürütmeyi durdurun ve kadına şiddetin, aile içi şiddetin büyümesine engel olun.” dedi.

Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Cumhurbaşkanı bir imzayla kadınların kazanımlarını ellerinden aldı"

“Dünün ezilenlerinin onurlu mücadelesiyle iktidar koltuğuna oturanlar bugün başkalarını ezmeye başladı. Türkiye kazanımların birer birer yakıldığı bir ülke haline getirildi. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin Avrupa’ya öncülük ettiği bir sözleşme. Konusu aile içi şiddetin ve kadına şiddetin önlenmesi. Sayın Cumhurbaşkanı tıpkı askeri vesayet dönemi gibi, gece yarısı bir imza attı. Kadınların kazanımları ellerinden uçtu gitti. Şiddete karşı güvence sağlayan sözleşmeden çekilme kararı alındı. Bunlar Türkiye’yi karanlıktan yönetilen bir ülke haline getirdi.”

"Kadınlar üzerinden yürütülen kutuplaşmaya son verelim"

“Bir zamanlar Sayın Erdoğan’a güvenip oylarını esirgemeyen vatandaşlarımıza sesleniyorum” diyen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu gidişatın sizlerin kalbini kırdığını gayet iyi biliyorum. Sizin vicdanınıza güveniyorum. Demokratik kazanımlardan geri adım atılmasına razı olmadığınızı biliyorum. Çünkü sizler bu ülkede yapılan haksızlıklara göğüs germiş insanlarsınız. Gelin, kadınlar üzerinden yürütülen bu kutuplaşmaya son verelim. Kadınların haklarını ve kazanımlarını hep beraber koruyalım.”

“Menfaat şebekelerinden, ekonomik dar boğazdan ve politik sıkışmışlıktan kadınların aklı, fikri ve emeğiyle kurtuluruz. Ülkemizin demokrasiye değer veren tüm kadınlarını DEVA Partisi’ne davet ediyorum. Hep beraber ‘Bu devran da bin yıl sürmeyecek’ diyelim. Nasıl ki 28 Şubat zulmünü bu ülkenin utancı olmaktan çıkardıysanız, bugünümüzü de beraber kurtaralım. Çocuklarımız, ülkemiz için gelin hep beraber mücadele edelim.”

"90’larda özgürlük için mücadele edenlerin kadınların yanında nasıl olduysak, bugün de kadın haklarına göz koyanların karşısındayız"

“Eski Türkiye’nin baskıcı uygulamaları ile bugünkü baskıcı uygulamalar arasında ortak bir nokta var. Tarihimizdeki en şiddetli tartışmalar, ideolojik kutuplaşmalar ve rejim kavgaları maalesef hep kadınlar üzerinden yürüdü. Çağdaşlık tartışmaları, kadının konumu üzerinden yapıldı. Laiklik kadının kıyafeti üzerinden tartışıldı. Dindarlık kadının başörtüsüyle anıldı. Biz kadınların tartışmanın ortasına konulmasını kabul etmiyoruz. 90’lı yılların karanlığında eğitim hakkı için, özgürlük için mücadele eden kadınların nasıl yanında olduysak bugün de kadınların yanındayız. Bugün de kadınların haklarına göz koyanların karşısında dimdik durduk, duracağız.”

"Hiçbir karanlık sonsuza dek sürmedi"

“Her birimiz o dönemde, kendi hayatımızda, çok acılar çektik. Bu ıstıraba kendi ailelerimiz de tanıklık etti. Kadınların eğitim hakları, sırf başlarındaki örtü nedeniyle gasp ediliyordu. Hiçbir zorluk, umudumuzu kaybetmemize neden olmadı. Hiçbir karanlık sonsuza dek sürmedi. Başındaki örtü nedeniyle hakları gasp edilen kadınlar, 2002 seçimleri ve sonrasında bir tarih yazdılar. Analarının ak sütü kadar helal olan haklarını kazandılar. Unutulmaz bir mücadele veren kadınlar, adlarını dünya demokrasi tarihine yazdırdılar. Paşaların ‘Bin yıl sürecek’ dedikleri 28 Şubat devri tepetaklak oldu. Kazanan hak mücadelesi oldu.”