DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Biz kimsenin peşine takılmış değiliz. Hiçbir ittifakta yokuz. Birilerinin peşine düşen varsa, Sayın Erdoğan’ın önce kendisine bakması lazım. Sayın Bahçeli’nin, Sayın Perinçek’in mecburi ortağı olmuş, onlara mahkûm ve onların peşinde gitmek zorunda kalan bir Erdoğan var. Bana diyor ki ‘Şunun peşine takılmış’. Önce baksın bakalım kendisi kimlerin peşinden gidiyor" dedi.
“Türkiye, paradan altı sıfırın atılacağını benden duydu. Ben açıkladım, basın yazdı. Sayın Erdoğan, basın yazdıktan sonra bana ‘Bu ne?’ diye sordu. Biz yürüyüp gidiyorduk. Her adımda ‘Efendim müsaadeniz var mı’ diye devlet mi yönetilir?" diyen Babacan, "Başarı başka türlü asla mümkün olmazdı. Altı sıfırın atıldığı dönemde bütün operasyonun sorumlusu benim" diye konuştu.
Babacan, TV5’te yayınlanan Kulis Ankara programında Mustafa Yılmaz ve Sedat Bozkurt’un sorularını yanıtladı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Hükûmet, yargı sistemini kendi siyasi hedefi doğrultusunda yönlendirebiliyor, etkileyebiliyor, hatta yönetebiliyor. Bunların hiçbirisi bizi asla yıldırmaz. Biz yola çıkarken her şeyi göze aldık. Canımızı, malımızı, her şeyi ortaya koyduk. Ne yaparlarsa yapsınlar, ellerinden geleni artlarına koymasınlar.”
“Son haftalarda artan oranda hem Sayın Erdoğan’ı hem Sayın Bahçeli’yi rahatsız ediyoruz. Çünkü önlerine raporlar gidiyor. Bakıyorlar, DEVA Partisi gittikçe daha fazla tanınıyor, daha çok destek topluyor. AK Parti’den kopan seçmen de diğer partilerden rahatsız olan seçmen de daha çok ilgi gösteriyor. Bir zemin kayıyor, onu hissediyorlar. Cumhurbaşkanı ne zaman metnin dışına çıksa, herhalde aklına ben geliyorum.”
“Biz kimsenin peşine takılmış değiliz. Hiçbir ittifakta yokuz. Birilerinin peşine düşen varsa, Sayın Erdoğan’ın önce kendisine bakması lazım. Sayın Bahçeli’nin, Sayın Perinçek’in mecburi ortağı olmuş, onlara mahkûm ve onların peşinde gitmek zorunda kalan bir Erdoğan var. Bana diyor ki ‘Şunun peşine takılmış’. Önce baksın bakalım kendisi kimlerin peşinden gidiyor.”
“Türkiye, paradan altı sıfırın atılacağını benden duydu. Ben açıkladım, basın yazdı. Sayın Erdoğan, basın yazdıktan sonra bana ‘Bu ne?’ diye sordu. Biz yürüyüp gidiyorduk. Her adımda ‘Efendim müsaadeniz var mı’ diye devlet mi yönetilir? Başarı başka türlü asla mümkün olmazdı. Altı sıfırın atıldığı dönemde bütün operasyonun sorumlusu benim.”
“Ekonomiyi çıkmaz içine soktular, ‘Yeni bir model deniyoruz’ diye anlatmaya başladılar. En basit ispatı, üç ay önce açıkladıkları Orta Vadeli Program’da 2024 için aldıkları dolar kuru hedefi 10 lira 30 kuruş… Dolar kuru bugün 14’e yakın. ‘Ne yaptığımızı biliyoruz’ diyorlarsa, bunu nasıl inandıracaklar? ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyor. 19 yıldır yanlış bir iş yapıyorsa, o zaman neyin kitabını yazdı? ‘Başarıların altında imzam var’ diyorsa, hangi başarının altında imzası var? Yanlışsa niye izin verdi?”
“Sayın Erdoğan’ın tezi çöktü. Üç aydır arka arkaya deniyorlar. Merkez Bankası eylülde faizi indirince kur arttı, enflasyon arttı. Ekimde faizi biraz daha indirdi, kur, enflasyon daha arttı. Kasımda faizi biraz daha indirdi, kur, enflasyon yine arttı. Israrla ve inatla yanlış bir tezi 84 milyonluk ülkeye nasıl dayatıyor ben anlamıyorum.”
“Türkiye’nin her zaman hasımları olabilir. Bunun için ne yaparsınız? Ekonominin savunma mekanizmalarını güçlü tutarsınız. En önemlisi döviz rezervidir. Ülkeyi dışarıdan gelecek saldırılara karşı koruyan bir settir. 2019’un ocak ayında başladılar, taraflı-partili cumhurbaşkanı ve akraba bakan 130 milyar dolar döviz rezervini 21 ayda gizli yöntemlerle, kapı arkasından sattılar. Siz bunu 21 ayda cayır cayır satıp ülkenin döviz rezervini eksiye indirin. Ülkenin dövize ihtiyacı olduğu dönemde de apaçık ortada kalın. Sayın Erdoğan’a ve akraba bakana dış güçler mi ‘Döviz rezervlerini sat’ dedi?”
“Çin modeli diye tutturdular. Sendikaların olmadığı bir ülkeden bahsediyoruz. ‘Fakirleşeceksin, emeğin ucuz olacak, ucuz emekle çok ihracat yapacağız ve büyüyeceğiz’ diyorlar. İnsanlar fakirleştikten sonra büyüme onların olsun. Batsın öyle büyüme. ‘İnsanları yoksullaştırarak ekonomiyi büyüteceğim. Çin modeli böyle’ dediğinizde demokratik bir ülkede bunu devam ettiremezsiniz. Ancak daha çok otoriterleşerek, daha çok baskıyla bunu yapabilirsiniz.”
“DEVA Partisi, bir-iki seçimlik değil, Türkiye’nin geleceği için çok önemli bir yapılanma. Bundan beş-on sene sonrasının siyasetine damga vuracak çok sayıda insan partimizin içinde yetişiyor. Ülkenin geleceği için kucaklayıcı, temel ilkeler ve değerler etrafında buluşmuş, farklı toplum kesimlerini yatay kesen duygular üstüne inşa edilen, eşit vatandaşlık ilkesini benimseyen bir siyasi hareket bu. Çok uzun vadeli bir yolculuğa çıktık.”