Son 12 yılın büyük bölümünde ekonomi yönetiminin en tepesindeki isim olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Görevi bırakmam gerekiyor. Ancak bizim sistemimiz, parlamento üyesi olmadan da bakanlık görevi üstlenilmesine izin veriyor. Fakat bu istisnai bir durum. Düşünceme göre, (konumumu) gelişmeler belirleyecek ama benim isteğim özel sektöre geri dönmek" dedi.
Fortune Turkey'in haberine göre NIKKEI İstanbul Bürosu'na açıklamalar yapan Ali Babacan, Japonya ile Avrupa Birliği arasındaki serbest ticaret anlaşmasına paralel olarak Türkiye ile Japonya arasında da serbest ticaret anlaşması yapılması gerektiğinin altını çizdi. Japonya’nın en büyük gazetesi NIKKEI’ye özel bir demeç veren Babacan serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye için önemi üzerinde durdu. NikkeiAsianRewiew’da yer alan habere göre Türkiye ile Japonya arasındaki serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin Aralık ayında başlayacağını teyid eden Babacan şöyle konuştu: Fortune Turkey'in haberine göre “Görüşmelerin mümkün olan en kısa sürede sonuçlanmasını umuyorum. AB ile Japonya arasındaki serbest ticaret anlaşması görüşmelerini dikkatle takip etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Biz de buna paralel olarak kısa sürede Japonya ile bir işbirliği anlaşması sağlamak istiyoruz.”
NIKKEI İstanbul Bürosu’ndan Sinan Tavşan’ın yaptığı röportajda 1 Aralık itibariyle Türkiye’nin devralacağı G-20 Dönem Başkanlığı ile ilgili de konuşan Babacan Türkiye’nin başkanlık döneminde ana temanın “hayata geçirme, uygulama” olacağının altına çizdi. “G-20 üyeleri bugüne kadar 1000’e yakın taahhütte bulundu. Bunların arasında finansal regülasyonlar ve mali reformlar da var” diyen Babacan “OECD ve IMF’in hesaplamalarına göre eğer tüm bu taahhütler yerine getirilseydi dünya ekonomisi fazladan yüzde 2 oranında büyürdü” dedi. Babacan Türkiye’nin G-20 dönem başkanlığında ilk kez enerji ve tarım bakanları toplantısı yapılacağını ve “enerjiye ulaşım” ve “gıda güvenliği” gibi konuların ele alınacağını söyledi. Türkiye’deki makroekonomik gelişmeler hakkında da bilgi veren Babacan, 2014 yılında gerçekleşen yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen bütçe açığının milli gelire oranının hedeflenen yüzde 1.9’un altında, yüzde 1.4 seviyesinde gerçekleşeceğini söyledi. 2015’teki genel seçimlere karşın hükümetin ekonominin yönetimi konusunda dikkatli duruşunu sürdüreceğini belirten Babacan şöyle devam etti:
“Türkiye, pek çok ülkenin aksine, ekonomide çok temkinli sıkı duruşa yönelik önlemleri hayata geçiriyor. Bu yeni bir alan ve ekonomiyi dengeleme anlamında iyi sonuçlar alıyoruz. İç tüketimi frenlemek, kredi imkanlarını tüketime yöneltmek yerine iş hayatına ve yatırımlara çevirmek çok önemli.” Geçen yıl milli gelirinin yüzde 7.9’u oranında cari açık veren Türkiye’nin bu açığı önemli oranda enerji ithalatı ve iç tüketimden kaynaklandı. Petrol fiyatlarının düşüşünden memnun olan Babacan, bu yılki cari açık/milli gelir oranının yüzde 5.7’lik yıl sonu tahmininin altında gerçekleşebileceğini, bu trendin devam etmesi halinde gelecek yıl yüzde 5’in dahi altına inebileceğini söyledi.
NikkeiAsianRewiew’de yer alan haberde Babacan, Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı 25 alanı kapsayan reform paketinin 1250 aksiyon planı içerdiğini, bunlar arasında ithalata bağımlılığın azaltılması, yerel imalat sanayiinin güçlendirilmesi ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi gibi adımlar bulunduğunu söyledi. Babacan bu paketin, AKP hükümetini 2019’a kadar yönetecek olan Başbakan Davutoğlu’nun siyasi taahhüdü olduğuna dikkat çekti. ABD merkez bankası FED’in faizleri artırma sürecine de değinen Babacan cari açığı yüksek gelişmekte olan ülkelerin dikkatli olmaları gerektiğini belirtti. Bu sürecin gelişmekte olan ülkeleri daha esnek ve dayanıklı finansal sistemlere sahip olabilmek için makro önlemler almaya zorlayacağına işaret eden Babacan “Önlemlerini efektif olarak uygulayabilmeleri için merkez bankalarına özgürlük tanınmasının” da önemli olduğunu söyledi. Babacan “Türkiye bu sürece farklı senaryolara karşı farklı önlemlerle hazırlanıyor” dedi.
NikkeiAsianRewiew’daki haberde, Ak Parti tüzüğündeki “3 dönem şartı” uyarınca Babacan’ın 2015 seçimlerinde milletvekili adayı olamayacağına dikkat çekilerek, 2015 sonrasında görevinde kalması yönünde yoğun bir istek olduğu hatırlatıldı. Babacan konuyla ilgili şu önemli açıklamalarda bulundu: “Görevi bırakmam gerekiyor. Ancak bizim sistemimiz, parlamento üyesi olmadan da bakanlık görevi üstlenilmesine izin veriyor. Fakat bu istisnai (sıkça kullanılmayan) bir durum. Düşünceme göre, (konumumu) gelişmeler belirleyecek ama benim isteğim özel sektöre geri dönmek. Ancak, son 12 yılda siyasette şunu öğrendim ki, kişisel istekler her zaman geçerli olmuyor. Nihayetinde kişilerin akibetini (ne yapacaklarını) gelişmeler belirliyor. Bu yüzden, önümüzdeki yıl seçimler sonrasında neler olacağına dair kesin ifadelerle konuşmak istemiyorum.”