Ali Babacan: Merkez bankalarının yaptığı üç tuşa basmak

Ali Babacan: Merkez bankalarının yaptığı üç tuşa basmak

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Merkez bankalarının yaptıkları 3 tane tuşa basıp enterliyorlar, bitti. Para piyasaya sürüldü. Elektrik ortamda üretiliyor. Bu kadar karşılıksız para basmaya rağmen, bu kadar likidite piyasaya sürmeye rağmen o likidite dönüyor dolaşıyor bir yerlerde patlıyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kahramanmaraş’ta bir düğün salonunda sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.

Kahramanmaraş Valisi Mustafa Hakan Güvençer, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve milletvekillerinin de katıldığı toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AKP iktidarlarıyla yapılan hizmetleri anlattı.

Türkiye’nin komşu ve Avrupa ülkelerinde yaşanan krizlere rağmen ekonomik açıdan büyümeye devam ettiğini ve ülkedeki istikrarın sürdüğünü belirten Babacan, "Pek çok ülkede sıkıntılar maalesef çok çok büyük. Birçok ülkede işsizlik hızla artıyor. Hemen yanı bayımızdaki Avrupa’da son 7-8 yıldır ekonomik büyüme hemen hemen tamamen durmuş. Gençlerde işsizlik oranı İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkelerde yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda. Yani her iki gençten birinin işsiz olduğu bir tablo var hemen yanı başımızdaki Avrupa’da. Avrupa tarafında ekonomik durum iyi değil. Dönüyoruz hemen kuzeyimize Rusya, Ukrayna en önemli ihracat pazarlarımız ve bu iki ülke birbiriyle çatışma halinde. Her iki ülkenin ekonomisi daralıyor, küçülüyor ve bunlar bizim en önemli ihraç pazarlarımız olarak ekonomi üzerinde olumsuz etkilerde bulunabiliyor. Güneyimize dönüyoruz Suriye’de bir iç savaş var, Irak’ta son derece istikrarsız, riskli bir yapı var. Bugün Irak topraklarının tam 3’te 1’i bir terör örgütünün işgali altında. Türkiye’yi çevreleyen şartlar bunlar ama çok şükür bu olumsuz şartlara rağmen hamdolsun Türkiye, ekonomik açıdan büyümeye devam ediyor ve Türkiye’de istikrar devam ediyor" dedi.

 

‘Asıl en büyük sorunları liderler açığı’

 

Türkiye’nin G20 toplantılarına dönem başkanlığı yaptığını hatırlatarak Avrupalıların son 7-8 yılda borç yüksekliğinden şikayetçi olduğuna değinen Babacan, asıl sorunlarının lider eksikliği olduğunu savunarak, şöyle devam etti: "Bakın sadece geçen yıl toplam sayımız Türkiye genelinde 1 milyon 300 bin kişi arttı. Toplam çalışanlarımız yüzde 5 buçuk arttı bir yıl içerisinde. 2009 krizinden bu yana 6 milyon 300 bin istihdam artışı var Türkiye’de. Peki nasıl oluyor, bu kadar olumsuzluğa rağmen? En çok malımızı sattığımız Avrupa’da iç pazarda sorun varken, güneyimizde son derece riskli bir tablo varken, kuzeyimizde yine önemli ihraç pazarlarımız sıkıntı yaşarken Türkiye nasıl oluyor büyümeye devam ediyor, istihdam arttırmaya devam ediyor. Bunun en önemli cevabı istikrar. Çok şükür Türkiye’de siyasi istikrar zemini kuvvetli olduktan sonra Türkiye’nin yolu açık. Siyasi istikrar ekonomik istikrarın temeli. Siyasi istikrarın olmadığı bir ülkede ekonomik başarı elde etmek mümkün değil. Bakıyoruz Avrupa’da birçok ülkede sık sık hükumetler değişiyor. Biz her G20 toplantısına Avrupa ülkelerinden bir başka bakanla oturuyoruz. 2 toplantı arasında hükumetler değişiyor, bakanlar değişiyor. Öngörülebirlik yok, çünkü güven yok. Açıkladığına, söylediğine güvenilecek lider sayısı, hükumet sayısı şu anda Avrupa’da çok az. Avrupalılar en çok bütçe açığından şikayet etmiş son 7-8 yıldır borç yüksekliğinden bahsettiler ama asıl en büyük sorunları liderler açığı."

 

’Türkiye’de çok güçlü siyasi irade ve istikrar zemini var’

 

Türkiye’nin 7 Haziran’da önemli bir karar vereceğini söyleyen Babacan, Türkiye’deki sağlam istikrar zemininin devam etmesi halinde ülkenin yolunun açık olacağını ifade ederek, "İşte Türkiye’de çok şükür siyasi istikrar zemini kuvvetli ama sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu liderliğinde, önderliğinde çok şükür Türkiye’de çok güçlü siyasi bir irade var ve sağlam bir siyasi istikrar zemini var. İşte bu zemini ne kadar sağlam tutarsak Türkiye’nin inşallah önü o kadar açık. Tabi siyasi istikrar kolay elde edilmiyor. Türkiye siyasi istikrarsızlık dönemini çok yaşadı. Yıllarca arka arkaya, sık sık koalisyon hükumetlerinin kurulduğu, siyasi ve ekonomik krizlerin yaşandığı dönemleri hep beraber gördük. Önümüzdeki haftalar ve 7 Haziran tarihi çok çok önemli. Türkiye önemli bir karar verecek. İstikrara devam mı, yoksa eski kötülüklere dönüş mü? Bunun kararını Türkiye verecek. Bu istikrar ortamını, artan refahın sonuçlarını çok şükür hep beraber yaşadık, gördük. Hele hele iş dünyamız, kendi iş ortamında bunu çok iyi yaşadı. Güven her şeyin temeli. Güven olduktan sonra işler kolaylaşıyor. Güveni kaybettiğinizde de Allah korusun ne yaparsanız yapın, ne kadar maddi kaynaklar olursa olsun, işe yaramıyor" diye konuştu.

 

Merkez bankalarının yaptıkları 3 tane tuşa basmak

 

Konuşmasında dünya ve Avrupa ülkelerinde güven olmadığı için merkez bankalarının piyasaya sürdüğü paraların dönüp dolaşarak yine kendi hesaplarına geldiğini savunan Babacan, şunları söyledi:"Bakın Avrupa Birliği şu anda Avrupa Merkez Bankası tarihinde görülmemiş miktarda likiditeyi, parayı basıyor piyasaya sürüyor, trilyonlarca Euro. Japonya’da, Japon Merkez Bankası yüzlerce trilyon Yen basıyor, piyasaya sürüyor. Eskiden para basmanın bir maliyeti vardı. Bir banknot yaklaşık 6-7 sente mal oluyor. Biz Merkez Bankası’nda gördüğümüz için operasyonu; üzerinden 100 dolar da yazsa, 100 Euro da yazsa, 500 Euro da yazsa onun maliyeti 7 senttir; kağıt, mürekkep, baskı. Fakat şimdi elektronik para çok yaygın olduğu için artık 7 sentlik maliyet de yok. Merkez bankalarının yaptıkları 3 tane tuşa basıp enterliyorlar, bitti. Para piyasaya sürüldü. Elektrik ortamda üretiliyor. Bu kadar karşılıksız para basmaya rağmen, bu kadar likidite piyasaya sürmeye rağmen o likidite dönüyor dolaşıyor bir yerlerde patlıyor. Gecelik sıkışan bankalar alıyor parayı, yükümlülüklerini yerine getiriyor. Ama fazla parası olan da gidiyor Merkez Bankası’na yatırıyor ne olur ne olmaz diyor. Merkez Bankası’nın gönderdiği, pompala nakit, dönüyor dolaşıyor tekrar Merkez Bankası’nın kasasına, hesaplarına giriyor. Niye? Çünkü güven yok. Biz Türkiye olarak geçmişimizde sömürgecilik yapmış bir ülke değiliz. Başkalarının hazır kaynaklarına el koymuş, onunla servet oluşturmuş bir ülke de değiliz. Avrupa’da çok öyle ülke var; isim vermek istemiyorum."

 

‘Türkiye’nin güven ve istikrar ortamına hep beraber sahip çıkalım’

 

Babacan, konuşmasının sonunda Türkiye’nin güven ve istikrar ortamına sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Teşvikler ne olursa olsun; yine de yatırım için, üretim için, istihdam için illa ki istikrar, illa ki güven. Bunlar olmayınca teşvikler anlamlı olmayabiliyor. İşte bunun içindir ki Türkiye’nin bu son 12 yılda yakaladığı çok önemli tarihi fırsatın; bu güven ve istikrar ortamının devamı tüm ülkemiz için, ama belki de sanayimiz için ve tüm çalışanlarımız için önemi çok çok büyük. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Allah korusun bazen insan, varlığın kıymetini bilmeyebiliyor. Sağlık varken, sağlığın kıymetini bilmeyebiliyor. Servet varken, servetin kıymetini bilmeyebiliyor. İstikrar varken, güven varken, bunun kıymetini bazen gözden kaçırılabiliyor. Ancak kaybedince ‘vah, tüh’ demeye başlıyoruz. Nasıl her nimet bir şükür getiriyorsa ve o varlığın varken kıymetini bilmemiz gerekiyorsa ben diyorum ki inşallah Türkiye’nin bu güven ve istikrar ortamına hep beraber sahip çıkalım." Babacan, konuşmasının ardından kent merkezindeki esnafları ziyaret etti.