DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR TV’de ‘Gündem Özel’ programının konuğu oldu. Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtlayan Babacan, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nin temmuz ayı olağan toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin konuştu. Babacan, " Merkez Bankası Başkanı’na yakışmayan üslubun sorumlusu Sayın Erdoğan’dır" dedi.
Babacan, gündem üzerine görüşlerini ve çözüm önerilerini paylaştı. Babacan Merkez Bankası Başkanı’nın İstanbul Sanayi Odası Meclisi’nin temmuz ayı olağan toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin şunları söyledi:
‘Gerçekten çok yazık. Bu ülkenin ekonomisini 11 yıl yönetmiş, ülkenin ekonomisinin en başarılı olduğu dönemde ekonomi yönetiminin başında olmuş bir insan olarak bu tablo çok üzücü. Bu üslup ve tavır bir Merkez Bankası Başkanı’na yakışan üslup ve tavır değil. Ama bu, şu anda ülkenin yönetiminin topyekûn başında olan Sayın Erdoğan’ın üslup ve tavrından kaynaklanıyor. Devlet yönetme üslubu ve tavır yukarıdan aşağıya akar, aşağıdan yukarıya akmaz. İşin en başındaki tekelci bir şekilde, buyurgan bir şekilde tek imzayla, tek yetkiyle bu koskoca ülkeyle ilgili kararları almaya çalışırsa, emrindeki insanların da tavrı bu olur. Bunun sorumluluğu sadece ve sadece kendisini atayanındır. Bağımsız bir Merkez Bankası Başkanı değil. Bu üslup piyasa üslubudur.”
“(Merkez Bankası Başkanı) ‘listeler elimizde’ diyerek tehdit ediyor. Şu anda Merkez Bankası fiilen şirketleri, sanayicileri telefonla arıyor, ‘dövizleri bozduracaksın arkadaş’ diye talimat veriyor. Onlarca iş insanından bunu duyuyorum. Tamamen bir komuta ekonomisi var. Bir merkezden herkesin ne yapıp ne yapmayacağını emreden, talimatlar yağdıran bir ekonomi yönetimi var. Bırakın insanlar istediğini yapsın. Döviz almış satmış, sana ne! Gidersin Merkez Bankası’nın 190 milyar dolar döviz rezervini arka kapıdan boşaltırsın, ondan sonra milletin elindeki avcundaki dövize göz dikersin. Sen dengeleri kur, Türk parasının değerini, itibarını koru. O zaman neden insanlar gidip döviz alsın ki? Talimatla koskoca Türkiye ekonomisi yönetilemez.”
TIKLAYIN - Merkez Bankası Başkanı'ndan kredi faizlerinden şikayet eden sanayiciye: ''Alma abi, alma!''
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik açıklamalarına ise şöyle cevap verdi:
“Sayın Erdoğan, ‘liyakatli olduğu için gelmedi, getirildi’ diyor. İyi de o zaman biz neden bu kadar uzun süre görev yaptık? İşine gelmeyince değiştirmeyi biliyor, değil mi? Ben artık sayısını karıştırdım. Son 4 yılda herhalde 4. Merkez Bankası Başkanı, bakan galiba 3. bakan. Üç dönem kuralını biliyorsunuz. Niye benim üçüncü dönemimin son anına kadar benimle çalıştı? Elini tutan mı oldu Allah aşkına? Başarı olunca, ortaya güzel sonuçlar çıkınca ‘ben imza atmasam olmazdı, ben yaptım’ de. Ülkenin ekonomisini batırınca da sağa sola suç at. Bu doğru, dürüst bir yönetim anlayışı değil.”
TIKLAYIN - Babacan'dan Erdoğan'a yanıt: Siz de ben de o makamlara gökten inmedik
“Hükümet aklını başına toplamazsa, kafasının dikine gider, yanlışlarda inat ederse daha da kötüye gidecek. Acilen belli değişiklikler yapılmazsa seçime kadar kötü gider. Ama inşallah seçimle birlikte ehil ve dürüst kadrolar iş başına geldiğinde, liyakat ve istişare kültürüyle yeni bir hükümet kurulduğunda da çok çabuk düzelir. Soruyorlar nasıl düzelteceksiniz diye. En geç 6 ayda kriz ortamı biter. Allah kısmet ederse, vatandaşlarımızın desteğiyle iş başına geldiğimizde seçimden 6 ay sonra bambaşka bir Türkiye olacak. Krizin yoğun baskısını üzerinden atmış, kendine gelmiş bir Türkiye’yi hep beraber göreceğiz.”
“Bugüne kadar altılı masa toplantılarının hiçbirisinde bu isim aday olabilir veya olamaz diye hiçbir konuşma yapmadık. Konuşmadık, çünkü erken buluyoruz. Masada cumhurbaşkanı adayıyla ilgili konuları seçime yakın bir tarihte konuşma mutabakatı yaptık. Toplum her gün ismi geçen herkesi değerlendiriyor. Toplumda tartışılan bu isimlerle ilgili bir kanaat da oluşacak zaman içerisinde. Günü geldiğinde bakacağız toplumun kanaati nasıl? Partiler içinde farklı görüşler olabilir ama en önemlisi toplumun ortak görüşüdür.”
“Altı genel başkandan birisi de, dışarıdan birisi de ortak cumhurbaşkanı adayı olabilir. Benim hissiyatım ortak aday konusunda bir mutabakatın oluşacağı yönünde. Diyelim ki olmadı, mevcut sistemde her partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayıdır. Ama şu anda herkes iyi niyet ve samimiyetle ortak aday çıkartma çabasının içerisinde.”
“Hem Sayın Davutoğlu hem Sayın Karamollaoğlu bizim şahsi dostluklarımızın çok kuvvetli olduğu, çok sevdiğimiz ve saydığımız insanlar. Her iki partide de iyi tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz kardeşlerimiz var. Ağustos 2021’de Davutoğlu’nun üç partinin ortak deklarasyon yapma teklifi olmuştu. Eylül 2021’de de altılı masa kuruldu. Ağustos ayında o teklif bize geldiğinde eş zamanlı olarak eylüldeki altılı masa çalışmalarının ön hazırlığını yapıyorduk. Altılı masa kurulma hazırlığı varken ayrıca bir üçlü deklarasyon olmasının kafa karışıklığına sebep olabileceğiyle ilgili bir değerlendirme oldu kendi içimizde. Kaldı ki bize teklif edilen deklarasyonun içeriğine bakın, bir de mayıs ayında altı partinin ortak açıkladığı 10 ilke dokümanına bakın. Üçlü deklarasyon teklifinin içeriğindeki kritik konularla ilgili duruş ve ifadeler üç partinin deklarasyonunda değil, altı partinin açıkladığı 10 ilkenin içinde oldu.”
“Erken seçim için zayıf da olsa kasımda bir ihtimal görüyoruz. Erken seçim kararını cumhurbaşkanı tek imzayla alabiliyor. Karar alındıktan sonra iki ay içinde seçim yapılabiliyor. Eylül ortasında karar alınırsa kasımda seçim olabilir. Dolayısıyla bütün teşkilatımıza ana senaryonun bu olmadığını ama böyle bir ihtimalin olduğunu, bir tek gün bile kaybetmeden her gün vatandaşlarımızla buluşmamız gerektiğini, kendimizi anlatmak için daha fazla gayret içinde olmamız gerektiğini söyledik. Biz zihni hazırlık yapıyoruz her konuda. Ekim sonunda 22 eylem planını bitireceğiz. Olur da kasımda bir seçim olursa biz 22 alanda, her politika alanında 360 derece yapacaklarımızı açıklamış olacağız.”
“Münbiç ve Tel Rıfat’la ilgili sınır ötesi bir operasyonu her ne kadar Sayın Erdoğan defalarca dillendirdiyse de o bölgenin özellikle hava sahasının kontrolü Ruslarda olduğu için Rusların izin vermesi gerekiyor. Erdoğan’ın Rusya’ya gidip de Putin’in kapısında beklediği görüntüleri hatırlıyorsunuz. O günden bugüne maalesef Türkiye askeri gücünü saçma sapan adımlarla test ettirdiği, ölçtürdüğü için, maalesef Suriye’nin bir kısmında operasyon yapmak için Amerikalılardan izin almak zorunda kalıyorlar, bir kısmında operasyon yapmak için de Ruslardan izin alıyorlar. Bugüne kadar Rusya bu alanı açmadı Türkiye’ye.”
“Sayın Erdoğan’ın en büyük hatası ne oldu biliyor musunuz? Tel Rıfat dedi, Münbiç dedi, hedef gösterdi. Olası operasyonun sürpriz etkisini sıfırladı ve karşı tarafı uyandırdı. Karşı tarafa davul zurna çala çala geliyorum şuralara derseniz karşı taraf hazırlığını yapar ve operasyonun başarı ihtimalini düşürür, askerlerimizin hayatını daha çok riske atmış olursunuz.”
“Bu hükûmetin niyetinden biz emin değiliz. Yaklaşan seçimlerde bir dış güvenlik olayı yaratıp, ekonomiyi unutturup üzerini örtüp hükûmete olan desteği artırmak için mi operasyona kalkışıyorsunuz? Yoksa gerçekten ülkenin dış güvenlik gerekçeleri var mı? Ama önce ilan edip sonra Rusların alan açmaması sebebiyle bu operasyonu yapamamış duruma düşmek bu ülkeyi zayıflatır. İzin için o ülkenin peşinde koşmak zorunda kalan bir ülke durumuna düşürüyorlar. Ülkenin itibarına yazık.”