Ali İsmail davasında tutuksuz sanıklar tutuklanmadı, dava ertelendi

Ali İsmail davasında tutuksuz sanıklar tutuklanmadı, dava ertelendi

Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında, aralarında polislerin de olduğu çok sayıda kişi tarafından dövülerek beyin akanaması geçiren ve komada geçirdiği 38 günün ardından hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’la ilgili dava Kayseri’de görülüyor. Davanın bugünkü duruşmasında, Ali İsmail Korkmaz’ın otopsi raporu ve olaya tanık olan kişilerin beyanları okundu. Sanık avukatlarının savunmalarının ardından verilen ara kararda tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken, hastanedeki bir polisin yargılanmasının bu dava ile birleştirilmesi talebi reddedildi. Dava 9 Ekim'e ertelendi. 

Otopsi raporunun okunması sırasında bazı detayların açık şekilde belirtilmesine dayanamayan acılı anne Emel Korkmaz, duruşma salonundan ayrıldı.  Otopsi raporu ve telefon kayıtlarının okunmasının ardından sanık avukatlarının savunmasına geçildi. Olay anına ilişkin görüntülerde görülen kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını savunan sanık avukatları müvekkillerinin beraatini talep etti. 

Kayseri'de görülen davayı izlemek için Ali İsmail Korkmaz’ın ailesinin yanı sıra, Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatını kaybeden diğer gençlerin aileleri de geldi. Davayı HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ve HDP'li vekilller Sırrı Süreyya Önder  ve İdris Baluken ile CHP'li vekiller Şevki Kulkuloğlu, İlhan Cihaner ve Gökhan Günaydın salonda yer aldı. Uluslararası Af Örgütü gözlemcileri de duruşmayı izliyor.

Otopsi raporları okundu

 

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu otopsi raporunda, "Kişinin ölümünün kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve buna bağlı komplikasyonlardan kaynaklandığı, mevcut hastalık nedeniyle kullandığı ilaçların kafa travması nedeniyle ölümünü hızlandırdığı, kafa travması olmasaydı ölümünün gerçekleşmeyeceği" ifadeleri yer aldı. 

İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunda ise "beyin kanaması ve sonrasında meydana gelen komplikasyonlar nedeniyle ölümün gerçekleştiği, sağ omuz arka tarafındaki kırığın kişinin hayati fonksiyonlarına etkisinin orta derecede, kafa ve yüz bölgesine yönelik travmaların kişinin hayatını etkileyecek derecede olduğu" vurgulandı. 

Korkmaz'ın darp olayına bağlı yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu belirtilen raporda, "Kişinin kendinde mevcut kalp damar ve kapak hastalığı nedeniyle kullandığı ilaçların darp eylemi sonucu meydana gelen beyin kanaması olayını güçlendirdiği ve ölümünü kolaylaştırdığı oy birliği ile mütalaa olunur" görüşlerine yer verildi. 

Anne Emel Korkmaz, otopsi raporları okunurken fenalaşınca yakınları tarafından salon dışına çıkartıldı. Anne Korkmaz, bir süre sonra tekrar salona alınarak duruşmayı takip etti. 

Anne Emel Korkmaz oğlunun dövülme şekli anlatılırken sanıklara dönerek, "Allah belanızı versin, kızınıza mı tecavüz etti, dayanamıyorum hakim bey" deyince salon karıştı ve karşılıklı laf atmalar yaşandı.

Raporların okunmasının ardından savcı sanıkların tutukluluk halinin devamını ve davanın birleştirilmesi talebinin reddini istedi. 

 

Sanıklar kamera kayıtlarında belirlenememiş 

 

İsmail Saymaz'ın Hürriyet'te yer alan haberine göre, Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınan tanık ifadelerinin ardından, sanıkların telefon görüşmeleriyle ilgili TİB’den 30 Haziran’da düzenlenen bilirkişi raporlarının okunmasına geçildi.

8 dosya olarak hazırlanan raporda, sanıkların baz istasyonları verilerine göre, o saatlerde olay yerinde veya yakınında bulunabileceğinin değerlendirildiği, sonra birbirleriyle arasında telefonla görüşüp- görüşmedikleri ve kısa mesaj gönderip- göndermediğinin de incelendiğine yer verildi.

İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderilen güvenlik kamera görüntüleriyle ilgili olarak da teknik uzmanlarca incelenen görüntülerle ilgili düzenlenen görüntü iyileştirme ve eşkal inceleme raporu okundu. Raporda çözünürlüklerin düşük olduğu, kamera ve kişileri belli edebilecek görüntü ve verilere ulaşamadıkları, olay yerinden geçen şüpheli otomobilin ise belirlenemediğine yer verildi.

Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen olay gününe ve saatlerine ait güvenlik kameralarına ilişkin bilirkişi raporlarında ise, eylemci ve eli sopalı grupların kavga görüntülerine ulaşıldığı okundu. Düzenlenen raporda, 29 güvenlik kamera görüntülerinde kavga görüntülerinin bulunmadığına, 11 güvenlik kamera görüntüsünde ise Ali İsmail Korkmaz’ın yanında kapuşonlu bir kişinin olduğunun gözlendiği bildirildi. Beşik Otel’e ait güvenlik kamera görüntülerinde ise elleri sopalı bir grubun sokak içinde eylemcilere vurduğunun belirlendiği, bir başka sabit diskin ise arızalandığı okundu. Olay anına ait görüntü büyütme, filtreme, onarma ve bazı işlemler uygulanmasına karşın, ışık yetersizliği, mesafe ve bazı nedenlerden dolayı olayın olduğunu ancak görüntülerden fotoğraf alma işleminin gerçekleştirildiği bildirildi. Raporda ayrıca, Ali İsmail Korkmaz’a vuran kişilerin yüzlerin belli olmadığı okundu.

 

Avukat ve sanıklar yuhlandı

 

Okunan raporların ardından duruşmaya 1.5 saat ara verildi. Ara verilmesiyle birlikte Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenlerin yakınları, sanık ve sanık avukatlarına 'Çocuklarımızın katillerini savunuyorsunuz' diye bağırarak tepki gösterdi. Salon daha sonra boşaltıldı. Duruşmaya verilen aranın ardından Anne Korkmaz, Adliye bahçesinde kendilerini destekleyen gruba yaptığı konuşmada,  oğlunun öldürülmesine karışanların kimsenin yüzüne bakamayacak hale geleceğini ifade ederek, "Bu ülkede adalet ne kadar var o tartışılır. İnşallah bu halkın sayesinde adalet yerini bulacak ve katiller en ağır biçimde cezalandırılacaktır. Bundan hiç şüphemiz yok" diye konuştu.

 

'Şaban timine sahip ol''

 

Duruşmanın ikinci bölümünde Savcı, duruşmanın ilk bölümünde bilirkişi ve adli tıp raporlarına göre, tutuklu sanıklar hakkında "Üzerlerine atılan suçun niteliği, somut deliller nedeniyle tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına" karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, baba Şahap ve anne Emel Korkmaz’a "Bir diyeceğiniz var mı?" diye sordu. Baba ve anne Korkmaz, avukatlarının beyan edeceğini söyledi. Korkmaz ailesinin avukatlarından Özlem Şen Abay, "Ali İsmail Korkmaz’ın kullandığı ilaçların kanamayı kolaylaştırıcı ve arttırıcı olduğu tespitine katılmamaktayız. Ancak rapor özü itibariyle 10 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleşen ölüm olayıyla illiyet bağı sağlamakta" dedi.

TİB’den gelen cep telefonu kayıtlarına göre, sanıkların delilleri karartmaya yönelik olarak cep telefonuyla görüştüklerini söyleyen Avukat Mehmet Vakurkulat, şöyle devam etti:

"Sanıklar arasındaki iletişim bilgileri, sanıklar arasındaki iletişim, suçun birlikte işlediğini göstermektedir. Olayın sonrasında o delillerin karartılmasıyla ilgili delilleri göstermektedir. Şaban Gökpınar ve İsmail Koyuncu’nun Tusa inşaat, Ali Taran ile ortak görüşmesi görülmektedir. Yine Şaban Gökpınar ve Ramazan Koyuncu’nun Uğur Dingiz ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan, Muhammet Vatanseven ve Ramazan Koyuncu’nun Şakir Aydın ile ortak görüşmesi görülmektedir.

Mevlüt Saldoğan ve İsmail Koyuncu’nun Mehmet Nuri Eliaçık ile görüşmeleri görülmektedir. Olay sonrasında sanıkların birbiriyle irtibatta oldukları ve delilleri karartmak amaçlı olduğunu düşünmekteyiz. Sanıkların olay yerinde olduğu açıktır. Ali İsmail Korkmaz’ın olay anında cep telefonunun sinyaline bakıldığında olay yerinde olduğu belirlemektedir. Darp edilerek öldürülen kişinin Ali İsmail olup olmadığı şüphesini ortadan kaldırmaktadır. Emniyetten gelmiş olan, telsiz görüşme dökümleri incelendiğinde, olay günü belki öncesi ve sonrasında, emniyetin müdahalesinin nasıl bir ruh hali, şiddetle yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Telsiz görüşmelerinde ''Çevik kuvvet gözaltı yok. Sadece dağıtacağız. Dağıtacağız. Dalacağız, süreceyiz. Üzerimize çekeceğiz, sonra dalacağız" ifadeleri kullanılmaktadır Sanıklardan Şaban’ın telsiz kayıtlarında oradaki timlerden birinin yetkilisi olarak geçtiği ve talimatlar vardır. O da 'Şaban timlerine sahip ol'dur. Telsiz görüşmeleri, bir emniyet görevinden değil, daha çok hasımane bir görüşmelerden ibarettir."

Salonda bulunan ağabey Gürkan Korkmaz, telsiz konuşmalarının ardından sanıklara dönerek, "Adam mısınız" diye bağırdı. Mahkeme Başkanı bunun üzerine aileyi "Tüm Türkiye'nin gözünün bu davada olduğunun farkındayız. Sanıklar konuşurken lütfen müdahale etmeyin. Tehtid olarak algılamayın, müdahale olması durumunda sonraki duruşmaları sadece aile ve avukatlara açık olarak yapmak durumunda kalabiliriz. Bunu her ne kadar istemiyorda olsak" sözleriyle uyardı.

 

AKP’li Ziver Özdemir telefon kayıtlarında

 

Avukat Ümit Erdem de telsiz kayıtlarını açıklayarak, dosyada mevcut telsiz kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıktığını savunurken, Ali İsmail’in sokağa girmesi üzerine, "Gazı kesiyoruz bu saatten sonra. Halil ağabey sivilleri alacak mıyız? Şimdi tam zamanı ara sokaklarda alacağız" anonsunun geçildiğinin görüldüğünü belirterek şöyle dedi:"Bunlar da Emniyet’in bilgisi dahilindedir. Mevlüt Saldoğan tutuklandıktan sonra AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile görüşmeleri var.

Beyanında, 'Beni aradılar ama ben ilgilenmedim' diyor. Ziver Özdemir kayıtlara göre, kendisi arıyor. Daha sonra 1 Eylül’de Mevlüt Saldoğan’ı iki kez daha arıyor. Fırıncıların kayıtları silmesinde ve bu olaylarda yargıya müdahale var. Bu konular hakkında da suç duyurusunda bulunacağız."

 

Anne Emel Korkmaz 'Dayanamıyorum' diyerek ağladı

 

Anne Emel Korkmaz, telsiz konuşmaları nedeniyle "Dayanamıyorum" diyerek ağladı. Avukat Pınar Çelik Arpacı ise, tutuklu sanık Mevlüt Saldoğan’ın aldığı sağlık raporuyla ilgili olarak, "Sanık Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’i dövdükten sonra Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne giderek adli rapor almıştır. Öyle şiddetli vurmuştur ki, hem Ali İsmail Korkmaz’ın kafatasında hem de kendi ayağında çatlak oluşmuştur. Sanık iki saat sonra rapor almıştır. Yapmış olduğu suçu kapatmak için bir müşteki hareketi yapmıştır. Öldürme isteğinin ortaya çıktığını düşünüyoruz" diye konuştu.

 

Anne Korkmaz: Senin ayağın kopsaydı

 

Anne Emel Korkmaz, Mevlüt Saldoğan’ın ayağında çatlak oluştuğunu duyunca, "Senin ayağın kopsaydı" diye tepki gösterdi.

Duruşmaya katılan Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz da söz alarak, davada 3’üncü duruşmanın görüldüğünü, Gezi davaları gerek cinayet davaları, gerek ihmalen kasten taksiren davalarında mağdur olan anne babanın en sakin haliyle izlediklerini anlatırken, "Yalçın Akbulut için sınırımız dolmuştur. Sanıklar tasarlayarak iştirak halinde adam öldürmeye kastederek ellerinde silah sayılacak copları varken, 'Sadece dalacağız' derken, devletin 'En büyük terör örgütü' olduğunu ispatlarcasına, elinde ne bir sopa, ne bir taş olan, otopsi raporunda kalbinin, ciğerinin sökülüp tartıldığı konuşulurken, sakin olmamız beklenemez. Biz elimizden gelen hassasiyeti gösterdik. Bu kasti raporlardan sonra tutuksuz sanıkların cezaevine gönderilmesini bekliyoruz. Ben avukatım ve inanmadığım bir sistemin parçasıyım. Kamuoyu vicdanını rahatlatacak şekilde karar verilmesini istiyorum" diye konuştu.

 

'Kanunların bana verdiği yetkiler dahilinde...'

 

Söz verilen tutuklu sanıklardan Mevlüt Saldoğan, "Aleyhime olanları kabul etmiyorum. Aslında müdafilerin belirttiği gibi yalan söylemediğin ortada. Zaman içinde görülecek. TÜBİTAK raporlar gelmediği halde tutuklu bulunmaktayım. Tahliyemi talep ediyorum. Bir insan, baba ve polis olarak namusum şerefim üzerine yemin ediyorum ki kasten yaralamak üzerine hareket etmedim. Kanunların bana verdiği yetkiler dahilinde bedenen zor kullanmak yoluyla hareket ettim" dedi. Tutuklu sanık Muhammet Vatansever de, polislerle hiçbir ilişkisi olmadığını, ortak konuşulduğu söylenen kişiyi tanımadığını kaydederek, "Sanayiciyim, arabasını tamir etmişimdir. O yüzden konuşmuşumdur, araştırılsın" ifadesini verdi.

 

'Bana tut dediler'

 

Tutuklu sanık İsmail Koyuncu da polisle işbirliği yapmadığını, hiçbir suç işlemediğini, köylü çocuğu olduğunu devlete karşı boynunun kıldan ince olduğunu anlatırken, "Bana ’Tut’ dediler ve tutup kenara çekmeye çalıştım. Bu husustan özür diliyorum. Allah katından vicdanım rahat ve suçsuzum. Bu olaydan sonra ailem ve ben mağdur oldum. İşyerimi kaybettim. İtibarım kayboldu. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

Tutuklu fırın işçisi Ebubekir Harlar ise, "Bilirkişi raporunda telefon görüşmeleri üç kişi görüştüğümüz çıkıyor. Çakışan kişiler hep restoran sahipleridir. İş görüşmesi şeklindedir. Olay sonrasında hiçbirini görmedim" dedi.

Tutuklu sanık Ramazan Koyuncu da, "Suçlamaları kabul etmiyorum. O gece polisle işbirliğim olmamıştır. Olsaydı tanık olarak katılan Semih Berkay Yapıcı görürdü. Biber gazı atıldığında fırına girmişimdir. Uzakta durmuşumdur.

Görüntülerde vardır. Hiçbir kimseye böyle bir şeyi yapmak aklımın ucundan geçmez. Şakir bey Jandarma Komutanlığı'nda görevli başçavuştur. Beni ifadeye çağırmıştır. Öteki şahsı ise bilmiyorum" diye konuştu.

 

'O gün telsizim yoktu'

 

Tutuksuz yargılanan Şaban Gökpınar ise şöyle dedi: "Ali Taran ve Uğur Dingiz jandarma personelidir. Savcıdan aldıkları talimatla ortak kişileri aramışlardır. Olay günü telsiz kullanmadım ve taşımadım. Benim o gün amir olduğum söylenmektedir. Başpolislikle ilgili kanuni haklar verilmemiştir ve polis memuru olarak geçmekteyiz. Anons edilen başka Şaban olabilir."

 

'Tartıştığım kişi Ali İsmail değil'

 

Tutuksuz sanık Hüseyin Engin ise, suçlamaları kabul etmediğini ve tahliyesini istedi. Tutuksuz sanık Yalçın Akbulut da, "TİB’den gelen raporla şahsın Ali İsmail Korkmaz olmadığı görülüyor. Benim tartıştığım kişi de Ali İsmail değil. Görüntülerde görünüyor" diye konuştu.

 

‘17 saat evinde uyuduğuna nasıl inanalım'

 

Mevlüt Saldoğan’ın avukatı da söz alarak, "Müvekkilim ifadelerinde de söylediği gibi dürtme mahiyetindedir ki ayağında da rahatsızlık olduğunu belirtmiştir. Maktülün kafatasında kırık mevcut değildir. Hafıza kaybı olduğu öne sürülüyor. Bilgisayarlı beyin tomografisinde beyin kanaması mevcut değildir. Maktul hastaneye gittiğinde tomografide beyin kanaması geçirmediği raporlardadır. Bu husus düşünüldüğünde hastaneden çıktıktan sonra 17 saat evinde uyuduğuna nasıl inanalım. Hastaneden sonra başına hangi iş geldi bilmiyoruz. TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu'ndan raporlar gelmemişken tutuklu kalması düşündürücüdür. Hastanede geçirdiği ikinci ameliyatın hastane enfeksiyonu nedeniyle geliştiği ortadadır. Hastane enfeksiyonuyla da ölme ihtimali vardır. Şüpheden sanık mı yararlanır. Müvekkilim ve diğer sanıklar bu şüpheler doğrultusunda sanki giderek katletmiştir. Davanın iki önemli delili Adli Tıp veya TÜBİTAK’tan gelecek raporlardır" diye konuştu.

 

'Ali İsmail'in yüzünde darbe izi yok'

 

Sanık avukatları, güvenlik kamera görüntülerinde orada arbededeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını iddia ederek, "Ali İsmail hastaneye merdivenden düştüğünü söyleyerek tedavi olmuştur. Yüzünde hiçbir darbe izi yoktur. Fırın önünde 6-7 saniyelik görüntüler var. Oradan da Ali İsmail Korkmaz’ın olup olmadığı belli olmamaktadır" diye ifade verdi.

 

Duruşmada ara karar

 

Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken, tutuksuz yargılanan sanıkların tutuklanma talepleri reddedildi. Duruşma 9 Ekim'e ertelendi.

 

Oğlunun adını koluna yazdırdı 

 

Bu arada Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz’ın, oğlunun adını sol koluna dövmeyle yazdırdığı ve Ali İsmail yazılı bir kolyeyi boynuna taktığı görüldü. Anne Korkmaz, "Oğlum geri gelmeyecek. O acı dinmeyecek. Ama katiller de rahat sokakta dolaşmasınlar. Adaleti bulmak için Kayseri'deyiz" dedi. 

Anne Emel Korkmaz, Gezi olaylarında yaşamını yitiren Ethem Sarısülük'ün annesi SaykıAbdullah Cömert'in annesi Hatice, Berkin Elvan'ın babası Sami, Mehmet Ayvalıtaş'ın babası Ali'nin de aynı acıları yaşayan kişiler olarak kendisini Kayseri'deki davada yalnız bırakmadıklarını söyledi. Emel Korkmaz, DHA muhabirine sol kolunda oğlunun adı ve kırmızı bir kalp işaretinin bulunduğu dövme ile boynundaki 'Ali İsmail' yazılı kolyeyi gösterirken, şöyle dedi: 

"Bunları, Alimin ölümünden 10 gün sonra yaptırdım. Ben, hep karşıydım böyle şeylere. Ama, acısını içime gömdüğüm Alim bana bunu da yaptırttı. Kolyeye de karşıydım. 'Neden isimlerini taşıyorlar?' derdim. Onu da Alim için yaptırdım. Alişimin, adını, hatırasını taşımak istedim. Gerçi o benim yüreğimde, beynimde, aklımda, her yerde. Ali İsmail'i kalbime kazıdım. Yine de ismini taşımak istedim."  Anne Emel Korkmaz, Gezi eylemleri sırasında dövülüp 38 gün komada kaldıktan sonra 10 Temmuz 2013 tarihinde hayatını kaybeden oğlunun pusu kurularak katledildiğini, bazı kişilerin saçma sapan şeylerle katilleri sıyırmaya çalıştıklarını anlatırken şöyle devam etti:  "Görüntüler ortada. Nasıl bir vicdan? Onlar insan kanı taşımıyor mu bu raporu verenler? Onların evlatları, anneleri yok mu? Empati kursunlar; 'Benim çocuğumun başına böyle bir şey gelmiş olsa, acaba ben ne yapardım? Annem ne yapardı?' Onu düşünsünler. Yani hangi vicdanla, hangi dinle böyle bir şey yapabiliyorlar? Çocuğa tekme atıyor, benim oğlum beyin kanaması geçiriyor, doktor 'Bir şeyin yok' deyip eve gönderiyor. Oğlumu darp eden katil insan olamaz. 'Travma var' diye rapor veriyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir ülkede ve nasıl bir hükümet tarafından yönetildiğimizin bir göstergesidir. Adaleti bulmak, oğlumun katillerinin cezalandırılması için buradayım. Oğlum geri gelmeyecek. O acı dinmeyecek. Ama katiller de rahat rahat sokakta dolaşmasınlar. Onlar da cezalandırılsın ki, başka canlar yanmasın, başka anneler ağlamasın diye. Biz bunu istiyoruz." 

 

Demirtaş da duruşmadaydı 

 

Duruşmayı izlemek için Kayseri’ye Ali İsmail Korkmaz’ın yanı sıra, Gezi Parkı gösterileri sırasında hayatını kaybeden diğer gençlerin aileleri de geldi. Korkmaz ailesinin tüm fertlerinin yer aldığı duruşmada, Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, Mehmet Ayvalıtaş'ın babası Ali Ayvalıtaş, Abdullah Cömert'in annesi Hatice Cömert, Ethem Sarısülük'ün annesi Sayfı Sarısülük, Ahmet Atakan'ın annesi Emsal Atakan da katıldı. CHP ve HDP'li siyasiler de davaya yoğun ilgi gösterdi. 

Selahattin Demirtaş, duruşma için geldiği Kayseri’de Erkilet Havaalanı'nda yaptığı açıklamada, " Türkiye ’de insanların birbirini döverek öldürmeyeceği bir ortamı, hepimizin linç öfke, öfke ve kinle yaklaşmayacağı bir ortamı yakalamamız gerekir" dedi.