Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, "Türkiye’de 40 bin insanın ölümüne sebep olan terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın pankartları. Bizdeki solcular böyle nankördür. Böyle haindir. Ağlarlar. Sızlarlar. Fırsat ellerine geçince, arkadan hançerlerler" ifadelerini kullanarak, "Sonra, Türkiye’ye kurşun sıkmış terörist başının pankartını, Türkiye sayesinde yok edilen DAEŞ’in eski başkentinde açıp, bir anlamda Türkiye’yi tehdit ederler" diye yazdı.
CHP'yi Türkiye'nin olası Afrin operasyonuna yönelik tutumundan dolayı da eleştiren Karahasanoğlu, "Türkiye, Afrin’e operasyon düzenlemekte kararlı olduğunu açıklayınca.İlginç bir gelişme yaşandı. Sabah akşam yaptıkları açıklamalarla, Tayyip Erdoğan’ı, Suriye’nin zalimi Esed ile masaya oturmasını isteyen CHP. 'Afrin’e operasyon, hava harekatı yapılmadan gerçekleştirilmeye çalışılırsa, eksik kalır. olmaz' çıkışı yaptı. Hani dedik ki, 'CHP, Türkiye’nin Afrin operasyonunun dört dörtlük olmasını mı istiyor acaba' Ama yine yanıldık.Meğerse bu bir tuzak imiş" ifadesini kullandı.
Karahasanoğlu'nun "Bizdeki solcular nankördür; ağlayıp sızlarlar, arkadan hançerlerler" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
2 sene önce bizdeki solcular ağlıyordu: “Kobani’de insanlar ölüyor. Niye el uzatmıyorsunuz? Niçin insanları ölüme terkediyorsunuz?”
“İnsanlar ölüyor. Sizde hiç mi vicdan yok? Sizde hiç mi insanlık yok” diye, tepemizde söylenip duruyorlardı..
Ne alakası var ise..
Tabipler Birliği Kobani’ye yardım çağrıları yaptı..
Ne ilgisi var ise, Mühendisler Odası Kobani için girişimlerde bulundu..
Açıktan, Türkiye’nin Kobani’yi kurtarmak için, silahlı operasyon yapmasını bile istediler..
Hatta..
Türkiye, Kobani’ye silahlı yardımda bulunmuyor diye, Türkiye’de ayaklanma ilan edip, iç çatışma çıkartmaya kalkıştılar..
Yasin Börü ve birçok Kürt vatandaşımız, PKK’lıların başını çektiği o ayaklanmada şehit edildiler..
PKK’lıların Kobani’de korktukları örgüt kim idi?
ABD’nin kuklası, sözde şeriatçı DAEŞ idi..
Gün geldi..
PKK’lıların Türkiye’den yardım gitmesini istediği Kobani, DAEŞ tehlikesinden kurtuldu..
Hatta tüm Suriye’de, DAEŞ tehlikesi atlatıldı..
Rakka bile DAEŞ’ten Türkiye sayesinde temizlendi.
Peki şimdi Rakka’da ne var?
Türkiye’de 40 bin insanın ölümüne sebep olan terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın pankartları..
Bizdeki solcular böyle nankördür..
Böyle haindir..
Ağlarlar.
Sızlarlar..
Fırsat ellerine geçince, arkadan hançerlerler..
Türkiye’den yardım isterler..
Sonra, Türkiye’ye kurşun sıkmış teröristbaşının pankartını, Türkiye sayesinde yok edilen DAEŞ’in eski başkentinde açıp, bir anlamda Türkiye’yi tehdit ederler..
•
Türkiye, güneyimizde yeni bir devlet veya bir terör örgütünün hakimiyeti altında bir koridora izin vermeyeceğini ilan etti.
ABD, iki gün öncesinde ilan ettiği “30 bin kişilik ordu” açıklamasından hemen çarketti..
Bizdeki sosyete solcuları, her fırsatta yaptıkları “ABD büyük devlet. Öyle planlamadan, ince ince hesap yapmadan bir açıklama yapmaz.. Eğer ‘30 bin kişilik ordu kuracağız’ dedilerse.. Bunun tüm ayrıntılarını uzun uzun incelemiş, ona göre planlama yapmışlardır. Hatta bu işin 10 senelik sürecini bile masaya yatırıp, sonra açıklamalarını yapmışlardır. Bu sözlerinden dönmezler” türünden açıklamayı, yapamadan, hemen toz oldular..
Türkiye, Afrin’e operasyon düzenlemekte kararlı olduğunu açıklayınca..
İlginç bir gelişme yaşandı..
Sabah akşam yaptıkları açıklamalarla, Tayyip Erdoğan’ı, Suriye’nin zalimi Esed ile masaya oturmasını isteyen CHP...
“Afrin’e operasyon, hava harekatı yapılmadan gerçekleştirilmeye çalışılırsa, eksik kalır. Olmaz..” çıkışı yaptı..
Hani dedik ki, “CHP, Türkiye’nin Afrin operasyonunun dört dörtlük olmasını mı istiyor acaba..”
Ama yine yanıldık.
Meğerse bu bir tuzak imiş.
Hemen ertesi günü, zalim Esed açıklama yaptı..
“Afrin’e operasyon yapacak Türk uçaklarını vururuz..”
Al gülüm ver gülüm..
CHP-Esed kol kola..
Türkiye’yi güçsüzleştirmek için, biri tahrik ediyor, diğeri de tehdit ediyor..
Tam bu noktada..
CHP’lilere sormamız gerekir: “Mutlaka işbirliğine girmemiz gerektiğini söylediğiniz Esed, Afrin’de PKK’lıların bulunmasına operasyon düzenlemiyor da.. Orayı PKK’lılardan temizlemek isteyen Türk uçaklarını vuracağını niye ilan ediyor?”
Öyle ya..
“Afrin Suriye toprağıdır, başka ülkelerin buraya müdahalesini kabul etmem”diyorlarsa..
“Afrin benim toprağım. Oradan ben sorumluyum” diyorlarsa..
Afrin’de, PKK’lıların varlığına Esed niye sessiz kalıyor?”
Kemal Kılıçdaroğlu, Esed güzellemeleri yaparken..
Bu soruya da bir cevap vermeli..
Dostu Esed’in açıklamasını bir izah etmeli..
“PKK’ya evet, Türkiye’ye hayır” diyenlerle masaya oturmamızı isterken, nihai hedefini açıklamalı..
•
Maskeler nasıl iniyor aşağıya..
Esed, sözümona kendi topraklarında muhalefet güçlerine tahammülü yokmuş gibi açıklamalar yapıyor..
Dolayısı ile PKK-PYD’yle mücadele ediyor gibi görünüyor..
ABD ise, Esed’i devirmek için yola çıkıp, sonradan bunu askıya almış ve Esed’i devirme planını, Suriye’nin kuzeyinde bir PKK koridoruna tahvil etmiş izlenimi veriyor.
Tabloya, Esed penceresinden bakarsanız..
ABD’ye karşı, Rusya sayesinde direncini sürdürüyor gibi..
Tam bu noktada..
Soru şu:
“Esed hangi akla hizmet ediyor ki, düşmanı ABD’nin desteklediği PKK’yı, Afrin’de korumak için, ‘Türk uçaklarını vururum’ açıklaması yapıyor?..
Üstelik, Rusya bile, genelde işbirliği içinde bulunduğu YPG’yi, Afrin’de desteklememe kararı vererek, Türkiye’nin önünü açarken..
Esed böyle bir tehditte bulunuyor..
Öyle bir fotoğraf ile karşı karşıyayız ki..
Kimin eli, kimin cebinde, belli değil..
Böyle bir tabloda, CHP’liler ve bilumum solcular ise, körü körüne Esed avukatlığı yapıyor..
PKK’yı koruyan..
Türk uçaklarını vurmakla tehdit eden Esed’in yanında yer alıyorlar..
•
Solcular dürüst olmalılar..
Esed konusunda, Türkiye’yi tuzağa çekecek yanlışlara teşvik etmemeliler..
Hele hele..
Kapalı kapılar ardında, Esed ile.. Veya ABD’li yetkililer ile görüşüp..
Türkiye’ye kayıp verdirecek planları gündeme getirerek, dış güçlerin konu mankenliğine soyunmamalılar..
“Türkiye’nin kayıp vermesini istemiyoruz” numaraları ile..
“Afrin’e hava harekatı da yapılmalı” deyip..
Bu konuda gerçekten iyiniyetli bir fikirleri var ise..
Siyasi iktidara özel görüşmelerde aktarmaları gerekir iken..
Kamuoyunda açıklama yapıp..
Ardından Esed’in açıklaması gelince..
Sus pus olarak, olayı sessizlikle geçiştirmeye kalkışmamalılar..