Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, "Bütün kulüp taraftarlarına sesleniyorum. Bugün bize yarın size olur. Bizim Kayserispor’la hiçbir derdimiz yok. Onların da bizimle olmadığını düşünüyorum. Siyaset girmesin diyorsunuz. Ama siz sokuyorsunuz siyaseti futbolun içine. Bir takımın şampiyonluğu kutlanırken 4 bakan selfie verdiğinde siyaset olmuyor mu? Cumartesi-pazar günü yaşanan maçlardan sonra belli kulüpleri arayıp açıklama zorlamasına gelince siyaset olmuyor mu? Ama Fenerbahçe’de bir maçta tezahürat olunca Fenerbahçe vatan haini. İnsanları kışkırtıyorsunuz. Çok daha önemli dertlerimiz varken, futbol paydaşları yeni bir sayfa açmış, omuz omuza vermişken yapmanız çok yanlış" dedi.
Ali Koç, Kayseri İdare Mahkemesi'nin, Fenerbahçe taraftarı için verilen deplasman yasağına ilişkin aldığı son karar dolayısıyla sarı-lacivertli kulübün televizyon kanalından açıklamalarda bulundu. Öncelikle futbolun tüm paydaşları olarak depremzedelerin yanında olmaya devam etmeleri gerektiğini belirten Ali Koç, taraftarlarının Yukatel Kayserispor maçına alınmama kararının verilme süreciyle ilgili, Kayserispor yöneticilerine karar çıkmadan bir gece evvel kararın söylendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu karardan sonra her şeye rağmen hukuka başvurduk. Elimizdeki tek silah da o, hakkımızı savunmamız gerekir. Mahkeme hemen karar aldı, davalı idareye, yani Valiliğe bir gün savunma süresi verdi. Davalı Valilik, iki savunma yaptı. Bugün Valiliğin yaptığı iki savunma sonucunda Kayseri İdare Mahkemesi, bizim yürütmeyi durdurma talebimizi dün verdiği kararının aksine reddetti. Bunun hukuki bir karar olmadığını herkes bilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak utanıyorum. Adı üstünde hukuk. Son derece ciddi olunması gereken bir süreçte bir Valilik nasıl böyle bir savunma yapar, avukat tutabilir, akıllara ziyan bir olay."
Geçen hafta cumartesi gününden bu yana son derece garip olayların yaşandığını ve yüksek divan kurulunda Fenerbahçe aleyhine başlarına gelenleri anlattığını aktaran Koç, "Bu son olay, bardağı taşırma noktasına gelen bir durumdur. Hükümet ve devlet kavramları da karıştı. Ama hep Fenerbahçe aleyhine çalışılıyor. Cumartesi bizim maçta bazı protestolar, tezahüratlar oldu. Orada bir an saldırıya uğradık. Yönetim olarak devlete karşıymışız, şöyleymişiz, böyleymişiz. Ertesi gün Beşiktaş maçında da benzer olaylar yaşandı. Statta infial oluştu, sonra mesajlar paylaşıldı. Bu mesajları paylaşmanın toplumsal etkisini çocuk bile bilir. Hayretler içindeyim. İş farklı yere gidiyor. Yarın öbür gün kardeşin kardeşe kırdırılacağı bir ortama gidiyor bu şekilde" ifadelerini kullandı.
Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı olarak herkesin katkı sağlayacağı en makul açıklamayı yapmalarının bir işi olduğunu ve bazı kulüplerin siyasi ağırlıklı açıklamalar yapmalarına rağmen vakıf olarak makul bir açıklamayı paylaştıklarını kaydeden Koç, şunları dile getirdi:
"Kulüpler Birliğinde bir kültür vardır, ortak açıklamayı herkes kendi sitesinden de yayınlar. İki büyük takım saatler sona yayınlayınca ilk biz yayınladığımız için yine kötü biz olduk. Bizim düşüncemiz de apaçık ortada. Kim başkan olursa olsun. Bir açıklamadan dolayı bizim beş senede yaptıklarımız, haksız rekabet olduğu zaman söylemimiz, duruşumuz nedir bilinir. Açıklamadan dolayı Fenerbahçe'nin duruşunu sorgulamak, en çok kırıldığım nokta oldu. Sonra birkaç kulüpten daha açıklama girildi."
Açıklama yapılmasının ardından salı günü taraftar yasağıyla ilgili yoğun dedikodu duyduklarını ve bu konu hakkında Kayserispor Kulübü Başkanı'nı aradığını anlatan Koç, başkanın kendisine bu kararı doğrulayan bilgi verdiğini, bu kararın müşterek alınması gereken bir konu olduğunu ona söylediğini ve ona yanlıştan dönmeyi teklif ettiğini belirterek, "Çünkü kararın mantığı yok, ne güvenlik ne sportif anlamda. Anladığım, 'Biz seni cezalandırıyoruz' kararı, yangına benzin dökmenin bir örneği bu. Ne yapacaksın, her maç sahayı mı kapatacaksın? Kime ne ders vermeye çalışıyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Valiliğin açıklamalarından ben bir vatandaş olarak utandım" diye konuştu.
Kayserispor'un açıklamasını gördüğünü ve açıklamanın Kayserispor Kulübü Başkanı'nın kendisine telefonda söylediği şeylerden farklı olduğunu aktaran Koç, başkanın da durumu anlatamadığını vurgulayarak, derhal yürütmeyi durdurmak için mahkemeye başvurduklarını, mahkemenin çabuk hareket ederek Valiliğe savunma süresi verdiğini, Valiliğin yaptığı iki savunmanın hukuki argümanlardan yoksun olduğunu ve Türkçenin bile düzgün yazılamadığını söyledi.
Yayında Valiliğin savunmalarının okumasının ardından tekrar konuşan Ali Koç, 'Maç şifresiz kanalda yayınlanıyor' savunmasını yapan Valiliğin savunmasına eklediği 110 sosyal medya mesajını araştırdıklarını ve bu mesajlardan sadece 6 tanesinin yasak kararı öncesi yazıldığını ifade etti.
Mesajlarda risk oluşturacak içerik bulunmadığını da söyleyen Koç, "Tweetlerin çoğunun Fenerbahçe ile alakası yok. Potansiyel suçlu muamelesi görüyoruz. Bir üst mahkemeye gideceğiz. Bu yarına yetişmeyecek ama sonuna kadar gideceğiz. Kayseri Başkanı da durumdan rahatsız. Söyleyemiyor bir şey. Bakanlıklar, Vali, 'Bizimle ilgili değil.' diyor. Kayseri'ye mi kaldı ihale, yoksa Kayseri gerçekten bize doğruları mı söylemiyor? Böyle olduğunu hiç düşünmüyorum. 'Çek başvurunu o zaman.' diyoruz, 'Ayıp bu.' diyoruz. Bizim Avrupa maçımız var, ne olacak şimdi? Polisiye tedbirlerle falan da halkın idaresinin önüne kimse geçemez" ifadelerini kullandı.
Ali Koç, şu görüşlerini paylaştı:
"Biz kızgınız, Fenerbahçe olarak son derece sinirliyiz. En büyük kızgınlığımız da bu işin bilerek, isteyerek sanki çıkmaza doğru sürükleniyor olması. Troller, belli başlı köşe yazarları, bize 'Vatan haini' gibi pozisyonlar... Söz konusu olan devletiyse Fenerbahçe'nin tarih boyunca neler yaptığı ortadadır. Biz FETÖ ile mücadele ederken vatanseverdik de şimdi protesto olunca mı vatan haini olduk? Bazı kişiler var, onlar FETÖ ile kol kolayken Fenerbahçe savaşıyordu, taraftarı biber gazı yiyordu. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz ya? Bizi tekrar o günlere götürüp kaos ortamı mı oluşturuyorsunuz? Tamam, taraftar bağırdı, sanki ilk kez tribünde insanlar bağırıyor. Olabilir. Olgunlukla karşılamanız lazım. Karşılarsanız olay büyümüyor. Toplumsal psikoloji daha da alevleniyor.
Ben siyasi tezahüratlar olmasını istemiyorum ama hakaret ve küfür olmadığı müddetçe ben karışamam, taraftarın dediğini kontrol edemem. Böyle bir şeye yeltenmek hep ters teper. Siyasilerimizin kafasında şöyle bir düşünce var; kulüp yönetimleri tribünleri kontrol eder, yönlendirir. Yok kardeşim böyle bir şey. Başkan istifa, yönetim istifa, futbolcuları yuhalama, hocaları yuhalama… Bugün için söylemiyorum, bakın futbolun doğasına. Zaman zaman oluyor. Zamanında burada Mesut Yılmaz’a da olmuştu. Bu birden bire Fenerbahçe devletine karşı, hükümetine karşı mı oluyor? Fenerbahçe Türkiye’dir. Fenerbahçe taraftarı kimsenin tekelinde değildir. Her türlü ideoloji, eğitim seviyesi, gelir seviyesi, dinsizi, dindarı hepsi vardır. Sarı lacivert çatı altında buluşmuştur. Bu Galatasaray’da aynıdır, Beşiktaş’ta da aynıdır. Bunu nasıl anlamazsınız? Tabii ki anlıyorsunuz da niye böyle yapıyorsunuz? Niye bizi tekrar hedef alıyorsunuz? Niye Fenerbahçe’yi tekrar bir kaos içine sokmaya çalışıyorsunuz? Biz Kayseri’ye gideceğiz ülke çapında kaos mu yayılacak? Bu mudur anlayışınız? Biz bunun hesabını soracağız. Ben bunu kimin yaptırdığını biliyorum. Çok iyi biliyorum. Çok dramatik bir şey söyleyeceğim. Bu belki de Cumhurbaşkanımıza yapılmış bir kötülüktür. Bunun hukuken, mantıken, sportif açıdan, güvenlik açısından hiçbir açıklaması yoktur. İşimize gücümüze bakacağız nelerle uğraşıyoruz ya? Ne yapacağız, Fenerbahçe seyircisinin ağzına fermuar mı takacağız? İki sene evvel Fenerbahçe-Galatasaray maçında da birinin gelmemesi için bizim stadımıza istihbarat aldık, şöyle olacak, böyle olacak diye bana baskı yapıldı. Allah’a şükür hiçbir şey olmadı. Aynı benzer yaklaşımı bugün o kişi sergiliyor tekrar. Ondan sonra Kayserispor’a açıklama yaptırın. Allah bilir Kayserispor’a tekrar ne açıklama yaptıracaksınız? Hükümetimizde aklıselim insanlar var. İnşallah buna bir şekilde ‘dur’ derler. Bu gereksiz şeyler işi çok kötü yerlere götürüyor.
Benim şahsi görüşüm, ben tribünlerde hiçbir şekilde siyasi söylem, slogan olmasını istemiyorum. Neden? Çünkü Fenerbahçe Türkiye’dir. Her çeşit insan vardır. 90 dakika Fenerbahçe’yi desteklesin veya basketboldaysa 40 dakika. Ama hakaret küfür olmayıp böyle tezahüratlar oluyorsa ben saygı duymalıyım. Hükümetin lehine tezahüratlar olsaydı spor şube işlem yapacak mıydı? Bir de hükümetle devlet konseptini ayıralım. Bakın Kulüpler Birliği açıklamasında da herkes devletin yanında. İstisnasız her kulüp devletin ve milletin yanındadır. Hele bıçak kemiğe dayandığı zaman. Ama herkes hükümeti desteklemek zorunda değildir. Destekleyen Fenerbahçeli vardır, desteklemeyen vardır. Hiç umurunda olmayan da vardır. İnsan psikolojisinden bu kadar uzak mısınız? Bize yurttaşlık dersinde devlet nedir, hükümet nedir diye öğretmediler mi? Futbol kulüplerinde yöneticiler nedir? Yolcu. Dönemlerimiz vardır, gideriz. Kim hancı? Taraftar. Hükümetlerde de, siyasette de böyledir. Hükümetler gelir, hükümetler gider, kalıcı olan devlettir. Nasıl garip garip kelimeler kullanıp Fenerbahçe’yi vatan haini konumuna getirirsiniz? Bilmiyorsanız tarihimize bakın. Dolayısıyla neresinden bakarsanız bakın bu yanlış.
Bütün kulüp taraftarlarına sesleniyorum. Bugün bize yarın size olur. Bizim Kayserispor’la hiçbir derdimiz yok. Onların da bizimle olmadığını düşünüyorum. Ne oldu da bu yapılıyor? Kim yaptırdı bunu size? Elle tutulmayan sebeplerle, argümanlarla. En kutsal yer yüce mahkemedir. Yüce mahkemeye verdiğiniz argüman buysa hiçbir argümanınız yok. Herkes bunun yanlış olduğunu söylüyor ama bu karar kalıyor. Nasıl? Kim, neden yaptırıyor bunu? Siyaset girmesin diyorsunuz. Siyasetle futbol iç içe olmasın. Ben de istemiyorum tribünlerde siyasi söylem. Ama tribünlerde zaman zaman yapılan tezahüratların çok ötesinde siz sokuyorsunuz siyaseti futbolun içine. Bir takımın şampiyonluğu kutlanırken 4 bakan selfie verdiğinde siyaset olmuyor mu? Bir bakanımız çıkıp bir maçtan sonra ‘inşallah x takım şampiyon olur’ dediği zaman siyaset olmuyor mu? Cumartesi-pazar günü yaşanan maçlardan sonra belli kulüpleri arayıp açıklama zorlamasına gelince siyaset olmuyor mu? Ama Fenerbahçe’de bir maçta tezahürat olunca Fenerbahçe vatan haini, Fenerbahçe siyaset, şöyle, böyle. Öyle değil. İnsanları kışkırtıyorsunuz. Yapmayın böyle. Çok daha önemli dertlerimiz varken, futbol paydaşları yeni bir sayfa açmış, omuz omuza vermişken yapmanız çok yanlış. Beklentileriniz, söylemleriniz ve eylemleriniz tutmuyor. Biz yarın yönetim olarak gideceğiz, orada bulunacağız. İnşallah maçımızı kazanırız, sağ salim döneriz. Kayserispor taraftarından da defalarca takımlarının ismini söylediğim için özür diliyorum. Derdimi anlatabilmek için. Belki sizin üstünüze kalmış bir dert bu.
Siyasi sloganlar olmasın, ben de istemiyorum. Saygısızlık olmadığı müddetçe bir şey diyemeyiz. Anayasal haktır. Geçmişte de oldu, bugün de oldu, yarın da olacak. Ben de istemiyorum ama yapacak bir şey yok. Bize baskı yaparak, cezalandırarak yola sokamazsınız. Biraz tarihimize bakın. Bana göre söylem olarak ‘yönetim istifa’ ile ‘hükümet istifa’ arasında hiçbir fark yok. Bu takım, bu camia Türkiye’dir. Her çeşit insan vardır. Hükümet için boynu kıldan ince olan, her şeyi yapacak olan vardır, hükümete karşı olan vardır, arada olanlar vardır, umursamayanlar vardır. Siz nasıl sadece bu camiayı hedef alarak kaos ortamına hizmet ediyorsunuz? Bunu bir gün birileri açıklayacak. Biz burada olalım ya da olmayalım açıklayacak. Sonra bazı kulüplerin bizim taraftarımız hakkında ettiği laflar; zillet vs… Sizsiniz siyaset yapan."
Siyasetin bir parçası olmak istemediklerini ve işleriyle anılmak istediklerini belirten Koç, "Niye bize bunu yapıyorsunuz? Kulüpler, siyasi kurumlar tartışma parçaları değildir ama her çeşit insanı barındırır. Her çeşit insanın olduğu yerde bunlar olabilecek şeyler. Bizi Kayseri maçında cezalandırıp ülke çapında kaos yaratabilme riskini bizim üstümüze koymanızın neresi hakkaniyet? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti var, oraya gidecek 1300-1600 kişi ülke çapında kaos yaratacak, öyle mi? Devletimize, bu kudretli devlete haksızlık bu. Bu yanlıştan dönülmeyecek yarına kadar ama yazıklar olsun diyorum" ifadelerini kullandı.
"Bu iş nereye kadar gidecek bilmiyorum. İşin rekabet tarafı en az üstünde durduğum konu. Kimse çıkıp 'Fenerbahçe devletine karşıdır' diyemez. Bu beni en çok yaralayan konudur. Bizim çizgimiz bellidir. Bizim vazgeçilmez, değişmez ilkemiz, silinmez Atatürk çizgimizdir" diyen Ali Koç, Türkiye nasıl mozaikse kendilerinin de camia olarak bir mozaik oluşturduğunu ve Fenerbahçe'nin devlet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu dile getirdi.
Bunun sadece bugün değil tarihleri boyunca böyle olduğunun altını çizen Koç, "Ama bizimle böyle uğraşmayın. Yaptığınız haksızlıktır, adaletsizliktir, hukuksuzluktur. Yol yakınken bu yoldan dönün, daha fazla germeyin. Taraftarımızdan rica ediyorum; provokasyona gelmeyin. Porovokasyona gelen bir camia olsaydık 3 Temmuz'da yaptıklarımızı yapamazdık. Takımınızı desteklemenizi sizden çok büyük rica ediyorum. Bizleri bambaşka yerlere çekiyorlar. Sonuna kadar mücadelemizi veririz bu haksızlık karşısında. Sadece biz değil, başka kulüp taraftarları da bu hassasiyeti gösteriyor. Onlar da düşünüyorlar; bugün bana yarın ona diye. Gidin geçekten neler yazılıyor sosyal medyada ona bakın savunmada sunduklarınız yerine" ifadelerini kullandı.
Ali Koç, sözlerini şu ifadelerle bitirdi:
"Birleştirici, bütünleştirici olmamız gerekirken neleri konuşuyoruz. Hele bu hassas dönemde. Biz hangi gerekçeyle taraftardan mahrum bırakıldığımızı anlamak istiyoruz. Elimizden geleni yapacağız anlamak için ama daha fazla ayrım yapacak işlemler yapmayın, rica ediyoruz. Bütün kulüpler, devletinin, milletinin menfaatlerinin yanındadır, geçmişte olduğu gibi. Bizim isyanımız, olayların mütemadiyen Fenerbahçe'ye yaşatılması, bu kararın üzerinde makul sebebin olmaması. Hukukla bağdaştıramamamız. Karar, rekabetin eşitlik ilkesine aykırı. Saymakla bitmiyor. Ama ne hikmetse bu kadar eksiği olan, bu kadar yanlış olan, delilleri olmayan bir argümanla bu yasağın getirilip, mahkemenin uygulanabilir olmasının altında neler yattığını inşallah yakında sizlerle paylaşabileceğiz. Özür dileriz. Yarınki maç için kararı değiştirmeye gücümüz yetmedi. Bir üst mahkemeye gidecek bir konu. Ama şuna inanıyoruz; her şeyi gören, bilen Allah var. Bu işin buraya kadar gelmesine dahil olan herkesi Allah'ın takdirine havale ediyoruz. Ahirette de hesap gününde de hakkımızı helal etmiyoruz."