Ali Koç: Fenerbahçe Genel Kurulu'nda kimseyi desteklemiyorum

Ali Koç: Fenerbahçe Genel Kurulu'nda kimseyi desteklemiyorum

1907 Derneği'nin bugüne kadar Fenerbahçe Kulübü seçimlerinden taraf olmamaya özen gösterdiğini vurgulayan Ali Koç, "Pek çok proje ürettik ve öncülük yaptık. Kulübümüze değer yaratmaya çalışan Fenerbahçe sevdalıların yer aldığı büyük platformdur. Nasıl herkes seçim zamanlarında münferiden oy veriyorsa bugün de herkes bu şekilde hareket edecektir" dedi. Fenerbahçe Genel Kurulu'nda kimseyi desteklemediklerini de söyleyen Koç, "Fenerbahçe 1907 Derneği daha önce hiçbir seçimde taraf olmamıştır. Adaylar arasında bir tarafının yanında olmak, Fenerbahçe Kulübü'nün bir düşünce kuruluşu olan ideolojimiz ile çelişir" ifadesini kullandı.

1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, sarı lacivertli kulüpte yarın başlayacak olan seçim maratonu hakkında bir basın toplantısı gerçekleşti.

Ali Koç'ın konuşmasının satırbaşları;

'1907 Derneği seçimde taraf olmamıştır'

 

F.Bahçe'deki yöneticiliğimin ikinci döneminde 3 Temmuz gibi bir zorlu sürecini yaşadım.  Bu süreçte F.bahçe camiasının nasıl bir camia olduğunu ve farklılığını gördüm ve gurur duydum. Ve böyle bir dönemde Fenerbahçe ekonomisini de büyütmeye devam etti. Bunun için taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte alakam olmayan kurum ve kişilerle adım geçti. Ne bununla ilgili ne de 3 Temmuz süreci ile ilgili bir açıklamada bulunmadım. Bu süreçle ilgili artık bazı bilgilerin paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. 1907 derneği ile ilgili spekülasyonlar yapılıyor. Ve seçim süreciyle ilgili görüşlerimizi açıklayacağız.  Ardından 3 Temmuz süreciyle doğru bildiklerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Genel Kurul ile ilgili şahsım ile ilgili yapılan iddialara açıklık getirmek istiyorum. Derneğimiz kurulduğu günden bu yana tek amacımız her alanda Fenerbahçe'ye destek olmak... Fenerbahçe 1907 Derneği daha önce hiçbir seçimde taraf olmamıştır. Adaylar arasında bir tarafının yanında olmak, Fenerbahçe Kulübü'nün bir düşünce kuruluşu olan ideolojimiz ile çelişir.

* 1991 yılında 11 milyon dolar bütçe oluşturarak basketbol şubesini üstlenmiştik. * 1998 yılında Fenerium'u kurarak bedelsiz Fenerbahçe'ye teslim ettik. * Fenerbahçe logosunun tescili projesinde yer aldık. 3 Temmuz sürecinde 3 milyon lira bütçe oluşturduk.

 

'Derneği adaya destek olacağı iddiası asılsızdır'

 

20 yılda gerçekleştirdiklerimizi hatırlatırken vizyonumuzun altını çizmek istedik. 1907 Derneği Fenerbahçe aşığı kişilerin yer aldığı bir kurumdur. Derneğin üyelerine seçimlerde bir adaya destek olacak şekilde oy kullandırılacağı iddiaları asılsızdır.

 

'Aydınla ile hiçbir sıkıntım yok'

 

M. Ali Aydınlar ile ilgili kişisel bir sıkıntım ve husumetim yoktur. Fenerbahçe'nin faydasına çalıştığı bir kesindir. Bakü'de Fenerbahçe Voleybol takımı ile ilgili kendisine teşekkür eden kişiydik.  TFF başkanlığı ağzınızla kuş tutsanız yaranamayacağınız bir görevdir. Çok büyük güçlükle yönetilmesi gereken ama hassasiyetle davranılması gereken bir süreçti 3 Temmuz... Spor hukukuyla idare edilseydi sürecin bu kadar karmaşıklığı sürüklenmeyeceği ortadır.

 

'3 Temmuz'da gizlilik ihalelerine müsada edildi'

 

3 Temmuz süreci ile doğru bilgilenmeniz gerek noktalar vardır. Artık sessiz kalınmayacak noktaya varan gerçekleri medyada çıktığı gibi değil meydana geldiği gibi öğrenmek herkesin haklarıdır.  Hafızalarını tazelemek adına özet yapmak istiyorum. 3 Temmuz sabahı dünya spor tarihinde görülmemiş bir operasyonla güne başladık.  Gizlilik olmasına rağmen süreçteki tüm detayları ifadeleri an be an öğrendik. Gizlilik ihlallerine müsaade edildi. Basın yasağı bile çok uzun bir süre getirilmedi. Basın yasağı için başvurmasına rağmen bunu başaramadık.

Son yıllarda basın yasağının ne kadar ivedilikle getirildiğini araştırın ve görün. Basın yasağının 3 Temmuz sürecine getirilmemesi benim konuya farklı gözle bakmama neden olmuştu. Spor hukuku dikkate alınsaydı, Türk sporu uluslararası kamuoyunda bu kadar zedelenmezdi. Eğer ben başkan olsaydım, gizlilik ihlalinin önemi anlatır bunun önüne geçilmesi için gerekeni yapardım. Gerekiyorsa devletin en tepesine gider, bakın basın yasağı ilan edilen davalara der ve bunun için uğraşırdım. Bunu başarır ya da başaramazdım ama denerdim.  Hiç bir savunma hakkı verilmeden basın yoluyla kişiler kamuoyu önünde suçlu ilan edilmiştir. F.Bahçe kişi ve medya kurumlarının tutumu, konuyu fırsat bilen rakiplerimizi tutumu daha da zor durumlara düşmüştür.

 

'Ortaya atılan ilk etik raporu Fenerbahçe'yi bu duruma getirmiştir

 

Kamuoyu baskısında kalan TFF, 1. Etik Kurulu raporu diye bir şey ortaya attı. Hiç bir savunma alınmadan sadece emniyetteki ifadelere dayandırılan bu rapor UEFA'nın temel dayanağı haline gelmiştir. Mehmet Ali Bey, nasıl böyle bir rapora müsaade vermiştir. Emniyetten gelen bilgilerin nasıl geldiğini de bilmiyoruz. Bu rapora belgeler yollandıktan sonra 31 kşi daha gözaltına alındı. Binlerce sayfa daha bilgiler daha oluştu. Ama durumu idare etmek için ortaya atılan etil kurulu raporu F.Bahçe'yi bu duruma getirmiştir. Tüm bunların Türk sporunun iyiliği için her platformda tartışılmasına hazır olduğumun bilinmesini istiyorum.

 

'Aydınlar'ın üzerinde baskı kuruldu'

 

Bu süreçte Aydınlar üzerinde müthiş bir baskı kuruldu. Bu ifadeyi bana Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve Aydınlar da UEFA Başkanı Platini'ye ifade etmiştir. Aydınlar'a yapılan baskı Fenerbahçe formasını çıkaramadığı ve bu yüzden ülke futboluna tehlikeye atacağı iddialarıdır. O yüzden tüm ifadelerinde ülke sporunu tehlikeye atamazdım cümlelerine yer veriyor. Araştırma yapılırsa bir kulübün yaptıkları ile bir ülkenin cezalandırılmadığını görürsünüz.

 

'Ülkemizi küçük düşürecek gelişme yaşandı'

 

15 Ağustos'ta yayınlanan raporun ardından ülkemizi küçük düşürecek bir gelişme yaşandı. UEFA'nın bir müfettişi ülkeye gelip savcı ile görüştü. TFF'nin görmezden geldiği bu süreç methiyeler ile anlatıldı. Aksine UEFA sen ne yapıyorsun demeliydi. İnsanın gücüne gidiyor. Türk futbolun temsil eden kişiler dik durması gerekirken tam aksini yaptı. Sonra geçtiğimiz Kasım ayında UEFA'nın o yöneticisi olan Cornu'yu yalancı ifade ettiler. Hangisi doğru? UEFA neden konuya girdiği soruluyor. UEFA'nın konuyla muhatap olduğu kişiler Fenerbahçe'nin şike yapmamış olma ihtimalinin yüzde 1 bile olmadığını söylediler. Bu ifadeler Cornu'nun kendi ifadeleri.. Sen kararı alamayıp UEFA'ya gel bana baskı yap bu kararı aldır dersen... UEFA'ya kızmayalım, UEFA'nın o dönemdeki Türk futbolundaki muhataplarına kızalım...

 

'Süreci iyi yönetemediler'

 

O dönemin TFF yönetimi ve başkanı sürece iyi niyetle yaklaşmış olabilir, en az hasarla süreç atlatılsın diye çalışmış olabilir. Ancak UEFA'ya dik duramayarak ve UEFA'nın olağandışı isteklerine kayıtsız kalamayarak süreci iyi yönetememiştirler. Aydınlar ve ekibinin bu süreçte en büyük eksikliği Fenerbahçe'nin şike yapmadığına inanmamalarıdır.

 

'Ne oldu o sekiz takıma?'

 

Biz o yıl şampiyonluğu nasıl kazandığımızı bilirken sayın Aydınlar, sürecin daha ilk günlerinden bu yana bu iddialara itimat etti. Bizim F.Bahçe yönetimi olarak Aydınlar ile ters düştüğümüz konu budur. Durum Vahim! Bu laf çok kullanıldı. 8 takımdan bahsediliyordu. Ne oldu o 8 takım?

 

'Aydınlar bilgisiz ve yetersiz'

 

Sayın Aydınlar'ın spor hukuku ve süreçleri konusunda bilgisiz ve yetersiz olması sürece ilişkin yetersiz olmasıydı. UEFA'nın müfettişine muhatabınız biziz demeliydi. Allah'tan savcı dik durabildi de bilgi vermedi. Kararsızdı çok ciddi gel-gitler yaşadı. Örneğin ligin başlayacağı tarihler ile ilgili... Önce milli maçlar yüzünden dedi, sonra sıcaklar yüzünden dedi.. Daha sonra takvim sıkışınca da ‘Ne yapayım şike süreci yüzünden geç başlamak zorunda kaldık” dedi.. Kendi istifa süreci de öyle.. İki gün içerisinden 'istifa ettim' dedi, sonra etmedim dedi ve istifa etti.

Play-off oynanacağını bile TFF yönetim kurulu medyadan öğrendi. Çok konuştu ve medya önünde çok çelişkili ifadeler kullanması nedeniyle kötü niyetinden olmasa da manipülasyona açık bir konuma geldi. Kendisine yapıştırılmak istenen F.Bahçe üzerinden Türk futboluna zarar vermeme baskısı meyvelerini verdi.