Ali'den Lilith'e: Pakistan'dan Almanya'ya uzanan bir kimlik mücadelesi

Ali'den Lilith'e: Pakistan'dan Almanya'ya uzanan bir kimlik mücadelesi

Lilith'e göre aslında durumun açıklaması oldukça basit: "Yapım aşamasında bir hata... Doğa aslında hep kadın olan birinden bir erkek meydana getirmeye çalıştı."

Koltuğa oturup eski fotoğraflara bakıyor Lilith. Bunlar, ülkesi Pakistan'da çekilmiş eski vesikalık fotoğraflar. Bu karelerden birinde ciddi bir ifadeyle kameraya gözünü dikmiş bir genç görülüyor. Başka bir fotoğrafta 20'li yaşlarının başındaki aynı genç, yine aynı ciddi tavırla poz veriyor.

Lilith'e göre bu karelerde kadraja yansıyan, mutsuz bir gencin ifadesi... Sahiden de o zamanlar, yani kendi deyimiyle yanlış bir bedende, yanlış bir hayat yaşarken mutsuz olduğunu söylüyor. "Ancak artık fotoğraflardaki bu gence bakmak beni üzmüyor. Geçmişimi değiştiremem, bu yüzden de bence onu olduğu gibi kabullenmek önemli. Geçmişe takılıp kalsaydım asla huzur bulamazdım" diyor Lilith.

Şiddetten kaçış

Lilith uzun bir süre kendi deyimiyle bu "imalat hatası" ile yaşamış. Cinsel yönelimini hiç kimseye açıklayamadan. Pakistan oldukça muhafazakâr, ataerkillikten beslenen bir ülke. Toplumun çoğunluğu Müslüman, kısmen de oldukça dindar. Cinsellik ve eşcinsellik gibi konular ise hâlâ tabu.

Bu nedenle geçen Mart ayında Pakistan'ın ilk trans kadın televizyon spikeri tüm dünyada oldukça konuşulmuştu. Ancak ülkede bu istisnai bir örneğin ötesine geçmiyor. Trans bireylerin çoğu toplumdan izole bir hayata mahkûm ediliyor. Düğünlerde dans etmek dışında neredeyse hiç iş bulamıyorlar. Aileleri trans kimliklerinden haberdar olanlar da, çoğunlukla kendi aileleri tarafından reddediliyor.

Lilith de ailesine utanç kaynağı olma korkusuyla uzunca bir süre gizlemiş kimliğini. Bu suskunlukta elbette hayatından endişe etmesinin de payı olmuş. Zira Pakistan'da trans bireylere karşı şiddet oldukça yaygın. Bu şiddetin sınırları hakaretten, dayağa, tecavüz ve hatta cinayete kadar uzanıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün verilerine göre ülkede yalnızca bu yıl içinde dört trans kadın öldürüldü. Son üç yıl içindeyse yaklaşık 60 trans kadın cinayete kurban gitti.

Lilith hiç tehdit edilmese de, ülkeden ayrılmayı aklına koyduğunu anlatıyor. Cinselliğini sonunda açıkça yaşama umudu onu Almanya'ya kadar getirmiş. Köln Üniversitesi'nde Çevre Bilimleri yüksek lisansına kaydını yaptırmış ve Ekim 2012'de öğrenci vizesiyle Almanya'ya gelmiş. Tüm bu süreçte büyük rol oynayan annesine ise derin bir minnet duyuyor. Annesinin yeni hayatına başlayabilmesi için kendisine 8 bin euro verdiğini ve bir de küçük bir arsasını sattığını anlatıyor. Annesi, onun hayatının başrolünde adeta.

Önce Aliye sonra Lilith

Omuzlarını açıkta bırakan bir elbise giyiyor Lilith. Kulağında da sallantılı küpeler… Makyajı ve saçları da özenli. Feminen bir vücut dili olan Lilith'in hemen her tavrı dış görünüşünden ne kadar gurur duyduğunu gösteriyor. Son iki yılda görüşünde gerçekleşen bu değişimde ise aldığı hormon ilaçları etkili olmuş. Ancak hâlâ çıkan sakallarıyla mücadele ettiğini söylüyor. Çaresizce omuzlarını kaldırarak; bunun kolay olmadığını da ekliyor. Bunun dışında aynaya baktığında görünüşünden oldukça memnun olduğunu vurguluyor.

"Şimdiden anneme benzedim” diyor gülerek ve annesinin bir fotoğrafını gösteriyor. Gerçekten de benzerlik hemen göze çarpıyor.

Sonra da Pakistan pasaportunu gösteriyor. Burada ismi hâlâ Ali Rıza. Ancak Almanya'da sigorta kartından banka kartına ya da ikametgâh belgesine kadar yeni ismi Lilith'i kullanıyor. Uzunca bir süre kullandığı Aliye ismini ise artık istemediğini söylüyor ve ekliyor: "Yeni bir şey olsun istedim; benim kişiliğimle de bağdaşan yeni bir isim…”

Neden Lilith ismini seçtiğini ise şöyle anlatıyor: "Lilith, Adem'in Havva'dan önce Tanrı tarafından yaratılan ilk eşiydi. Yani, o Adem'e boyun eğmek istemedi.” Lilith için, İncil ve Talmud'da da bahsi geçen, ismini aldığı bu kadın adeta bir kahraman: ”Benim için Lilith dünyanın ilk feministi. O çok güçlü bir kadındı ve cinsiyet eşitliği için mücadele verdi. Bu yüzden bu ismi seviyorum.”

Son adım için heyecanlı bekleyiş

Lilith hedefine neredeyse ulaşmış. Şimdi Essen'deki üniversite hastanesinde gerçekleştirilecek olan cinsiyet değiştirme operasyonunu bekliyor. Sigorta şirketi ile hâlâ netleştirilmesi gereken noktalar var. Almanya'da sağlık sigortaları, transeksüellik teşhisine ilişkin gerekli raporlar sunulduğunda cinsiyet değişim sürecinin masraflarını üstlenmekle yükümlü. Bu masraflara hormon tedavisi ve sakal epilasyonu da dâhil.

Ameliyat genelde iki aşamalı oluyor, ilk operasyonun ardından birkaç ay bekleniyor. Bu nedenle Lilith için bu yıl içinde başka bir operasyon öngörülmüyor. O bu bekleme sürecini psikolojik açıdan yıpratıcı olarak nitelendiriyor. Vücudunda olmaması gereken bir şeyin varlığını hissetmenin onu huzursuz ettiğini söylüyor: "Her seferinde cinsel organımı gördüğümde iğreniyorum ve onun korkunç olduğunu düşünüyorum. Sonra kendi kendime sabret diyorum, az kaldı. 2019'da ameliyat olacağımı ve o şeyin artık orada olmayacağını hatırlatıyorum kendime. Bunun epey yardımı oluyor.”

Her ne kadar elinde henüz somut bir tarih olmasa da ameliyat için gün saydığını söylüyor Lilith. Ancak sabırsızlığına korku da eşlik ediyor. Bunun bir nedeni hastanede geçireceği zaman, bir diğeri de kafasını daha fazlasıyla meşgul eden başka bir korku: "(Ameliyattan) sonra her şeyin mümkün olduğunca doğal gözükmesini istiyorum. Ameliyat sonrası kendime baktığımda hayal ettiğim gibi olmamasından korkuyorum. Bir de bir daha orgazm olamamaktan korkuyorum." Bu endişeyi hep içinde taşıdığını ve bu korku yüzünden ameliyat olamayan trans kadınlar olduğunu anlatıyor. Ancak ameliyat olmamak Lilith için bir seçenek değil.

Yeni bir ülke yeni bir başlangıç

Lilith, Almanya'ya geldiğinden bu yana hayatında pek çok değişim olmuş. 2017 yazında Çevre Bilimleri yüksek lisansını tamamlamış; şimdilerde ise Almanya Lezbiyen ve Gay Derneği'nde (LSVD) sevdiği bir işi var. Geçen Kasım ayından bu yana burada Almanya çapında yürütülen bir proje için çalışıyor. Hükümetin uyum sorumlularınca desteklenen "Queer Refugees Deutschland”; lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) mültecilere yönelik bir proje.

Şimdilik bir yıl ile sınırlı olan proje, 2018'in sonuna kadar devam edecek. Ancak Lilith, projenin uzatılmasını umut ediyor. Zira, kendi oturumu da bu projeye bağlı. Köln Belediyesi'nin düzenlediği oturum belgesinde "istisnai durum” ibaresi bulunuyor ve projenin sonuna kadar çalışma izninin olduğu belirtiliyor. Lilith sonrasında ne olacağını ise henüz kestiremiyor.

"Ben buyum diyebilmek kolay değil”

Ancak Lilith için şu anda öncelikli olan danışmanlığını yaptığı mülteciler. Yani, kendisininkine benzer şeyler yaşamış insanlar. Çoğu cinselliğini özgürce yaşayamadığı ülkelerden gelen ve buralardan kaçış yolunda; hatta Almanya'daki kamplarda ayrımcılık ve fiziksel şiddetle mücadele etmek zorunda kalanlar…

Lilith işte bu insanlara kulak veriyor ve elinden geldiğince onlara yardım eli uzatmaya çalışıyor. Şimdiye dek tam 125 hikâye biriktirmiş, bu hikâyelerin her biri de kendine özgü. Ancak bu tecrübeleri yaşayanların açılmasının kolay olmadığının altını çiziyor: "Birçoğu bu konu hakkında açık bir biçimde konuşmakta zorlanıyor. Bir düşünün, LGBTİ bireyler konusunun tabu olduğu bir ülkeden geliyorsunuz. Hayatı boyunca böyle bir ortamda kendini saklamış bir insanın yabancı bir ülkeye gelir gelmez kimliğini açıklamasını bekleyebilir misiniz? Bu epey zorlu bir süreç."

Geçmişin korkuları

Lilith büyük bir sırrın ağırlığı ile yaşamanın ne olduğunu çok iyi biliyor. Yaklaşık altı yıl önce Almanya'ya geldiğinde isminin Ali olduğunu söylüyor. Ve o zamanlar onun aslında Ali olmayabileceğini kimsenin bilmediğini anlatıyor. Buna, hayatındaki en yakın iki insan olan annesi ve kız kardeşi de dâhil. "Onlara açıklamaktan deli gibi korkuyordum. Çünkü ailemi asla kaybetmek istemiyordum."

Henüz bir çocukken bir kez annesine aslında bir oğlan değil, kız çocuğu olduğunu söylemeye çalışmış. Ancak annesi onun bu „açıklamasını" ciddiye almamış, bunun geçici bir evre olduğunu düşünmüş. "Ama ben bunun geçici bir dönem olmadığını içten içe hep biliyordum" diyor Lilith. 2015'te sonunda cesaretini toplayıp annesine açılmış. "Öyle şanslıydım ki" diyor Lilith, "Annem ve kız kardeşim, ‘Bizim için sorun değil, biz seni olduğun gibi kabul ediyoruz‘ dediler."

Türkiye'de yeniden kavuşma umudu

Bu tepkinin bir kaide olmadığının ise bilincinde. Zira kendi ailesinde de herkes durumuna anlayışla yaklaşmamış. Bugün dahi trans kimliğini bir utanç kaynağı olarak gören amcasından korkuyor. 2015'ten bu yana annesini ve kız kardeşini görememiş, çünkü Pakistan'a giderse hapse atılacağından endişe ediyor.

Lilith'in ülkesi Pakistan'da Hz. Muhammed'e ve Kuran'a hakarete ağır cezalar öngören tartışmalı bir yasa var. Yasayı eleştirenler kimi Pakistanlıların söz konusu kanunu birilerini karalamak için kullanarak yetkilileri yanılttığını söylüyor. Lilith'in korkusu da bu: "Pakistan'a ayak basar basmaz (amcamın) beni şikâyet edeceğinden adım gibi eminim. Yurt dışında olduğum sürece bir şey yapamaz, ama oraya gittiğim anda Pakistan yasaları geçerli olacak.”

Lilith'in hâlâ Pakistan vatandaşlığı bulunuyor. Ancak Almanya'da vatandaşlık için gerekli şartları sağlar sağlamaz Alman vatandaşlığına başvurmak istiyor.

Önümüzdeki yıl da annesi ve kız kardeşi ile Türkiye'de buluşmayı planladıklarını söylüyor. "Üçümüz için de Türkiye'den vize almak daha kolay” diyor. Annesi ve kız kardeşinden bahsederken birden sesi titremeye başlıyor Lilith'in. 2019 yılında, yani hayatında yepyeni bir sayfa açtığında, yaşamının merkezindeki iki kadınla "Lilith olarak" buluşmanın kendisi için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor sesindeki titreme ile…

Esther Felden

© Deutsche Welle Türkçe