Türkiye'de siyasi tutuklular, cezaevlerinin durumu ve işkence iddiaları Federal Meclis'teki siyasi partiler tarafından gündeme getirilmeye devam ediliyor. Alman hükümeti, Sol Parti'nin konuyla ilgili soru önergesine verdiği yanıtta, "Demokratik meşruiyete sahip muhalefetin bir bölümüne karşı yargı yoluyla atılan adımlar Alman Hükümeti tarafından büyük bir dikkat ve endişe ile izlenmektedir" dedi.
Hükümetin yanıtında, son dönemdeki tutuklamalar, kayyım atamaları hakkında ayrıntılı bilgiler verilirken, siyasi değerlendirmeler de aktarıldı.
Son dönemde HDP ve DBP'nin 94 belediye başkanının, AKP'nin 9, MHP'nin 3 ve CHP'nin de 2 belediye başkanının görevden alındığı, yerlerine kayyım atandığı bilgisini veren hükümet, bu gelişmelerin çok yakından takip edildiğini ifade etti.
Hükümet, siyasi tutuklamalar ve kayyım atamaları konusunda görüşlerinin "ısrarlı bir şekilde" hem Türk hükümeti ile görüşmelerde hem de ilgili uluslararası forumlarda gündeme getirildiğine de dikkat çekti.
Sol Parti soru önergesinde, Türkiye'deki kardeş partisi olan HDP ile ilgili olarak da ayrıntılı sorular yöneltti, HDP'li tutuklular hakkında ayrıntılı bilgiler talep etti.
Hükümet bu sorulara verdiği yanıtta, HDP'nin 10 eski milletvekili ile 5 bini aşkın parti üyesi ve sempatizanının tutuklu olduğunu belirtti. Ayrıca, 2015 yılından bu yana tutuklanan veya gözaltına alınan 90 belediye başkanı ve seçilmiş yerel yöneticiden 40'ının halen hapishanede olduğu bilgisi aktarıldı.
Sol Parti soru önergesinde, AİHM'in serbest bırakılması yönündeki kararına rağmen HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun sürmesi hakkında Alman hükümetinin değerlendirmesini de sordu.
Merkel hükümeti, bu soruyu şu şekilde yanıtladı: "Federal Hükümet ısrarlı bir şekilde ve farkı düzeylerde, muhalefet temsilcileri hakkında yürütülen kovuşturmaların hukuk devleti ve Türkiye'nin uluslararası alanda uymakla yükümlü olduğu ilkelere uygun yürütülmesi için girişimlerde bulunmaktadır. Türkiye'deki dış temsilciliklerimizde de bu amaç doğrultusunda Türkiye'de ilgililer hakkında yapılan duruşmalara gözlemci olarak düzenli bir şekilde katılmaktadır."
Soru önergesinde Türkiye'deki tutuklu gazetecilerin durumu da soruldu. Alman hükümeti yanıtında görevleri nedeniyle tutuklu olan gazetecilerin sayısına ilişkin sivil toplum örgütlerinin farklı rakamlar verdiğine dikkat çekerek, "Türk Bağımsız Gazeteciler Platformu'na (P24) göre Türkiye'de tutuklu gazeteci sayısı 159" denildi.
Federal hükümetin, basın özgürlüğünün korunması için Türk hükümeti nezdinde yoğun girişimlerde bulunduğu aktarılırken, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlülükleri, Türkiye dahil altına imza atan herkes için bağlayıcıdır" denildi.
Merkel hükümeti ayrıca Türkiye'deki işkence ve kötü muamele iddialarının "son derece ciddiye alındığını" vurguladı.
Tutuklulara yönelik kötü muamele ve işkence iddialarının "büyük bir dikkatle takip edildiği" bilgisini paylaşan hükümet ayrıca yanıtında şu ifadelere yer verdi:
"Hükümet, bu iddialar konusunda hükümet dışı örgütlerin temsilcileri ile düzenli bir iletişim içerisinde bulunuyor. Hükümet, hem Türkiye ile temaslarda hem de ilgili uluslararası forumlarda, cezai kovuşturmalarda hukuk devletine uyulmasını gündeme getirmektedir."
Sol Parti, hükümete "polis, asker ya da istihbarat görevlilerinin gözaltılar sırasındaki işkence ve kötü muamelesi hakkında ne tür bilgilere sahip olduğunu" da sordu. Alman hükümeti bu soruyu şöyle yanıtladı:
"Federal hükümette, kişilerin ve sivil toplum kuruluşlarının, işkence ve kötü muamele suçlamalarının yer aldığı, doğrulanması imkanı bulunmayan raporları bulunmakta. Bu raporlar özellikle Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası ile ilişkili."
Hükümet ayrıca, Ocak ayında Hür Demokrat Partil milletvekili Stephan Thomae'nin, Türkiye'de "hukukun yok sayıldığı", ayrıca "karanlık mekanlar" olarak adlandırılan merkezlerde işkence yapıldığı iddiaları hakkındaki sorusuna verilen yanıta da atıfta bulundu.
Bu yanıtında hükümet, bu iddialar hakkında sahip olunan bilgilerin, Almanya'nın güvenliğine zarar verebileceği, Alman istihbaratının faaliyetlerini zaafiyete uğratabileceği gerekçesiyle açık bir şekilde paylaşılamayacağına, gizlilik derecisindeki bu bilgilerin ancak Federal Meclis'teki özel bölümde sadece milletvekilleri tarafından okunabileceğine işaret etmişti.
Alman hükümeti, Türkiye'deki cezaevlerindeki duruma ilişkin bilgiler de aktardı, birçok hapishanenin kapasitesinin aşılmış durumda olduğunu belirtti. Bu konuda Türk Adalet Bakanlığı'nın istatistiklerine atıfta bulunan hükümet, Türkiye'de toplam kapasitesi 213 bin 862 kişi olan 288 cezaevi bulunduğuna, 20 Kasım 2018 tarihli verilerine göre ise cezaevinde tutulan kişi sayısının 260 bin 144 kişiye ulaştığına dikkat çekti.