Alman iç istihbaratı hakkında suç duyurusu

Alman iç istihbaratı hakkında suç duyurusu

Skandal Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanını yerinden etmiş ve ‘Konfeti Operasyonu'nun ortaya çıkmasından sonra Heinz Fromm 2012 yazında istifasını vermişti. Bu esprili tabir aslında somut bir skandalın adıydı. ‘Nasyonal Sosyalist Yeraltı' adlı Nazi örgütünün kendini ele vermesinden altı ay sonra Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın örgütle ilgili dosyaları imha ettiği ortaya çıkmıştı. Dosyalarda, teşkilatın irtibat elemanı olarak da adlandırılan aşırı sağcı ajanlarıyla ilgili bilgiler yer almaktaydı. Belgeler NSU'nun ortaya çıkarılmasından bir hafta sonra 11 Kasım 2011'de imha edilmişti.

Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın başkanı Fromm dosyaların imha edildiğinden haberi olmadığını söylüyor, ‘önemli güven kaybından' ve ‘teşkilatın itibarının zedelendiğinden' söz ediyordu. Fromm'un istifasından 4 buçuk yıl sonra Anayasayı Koruma Teşkilatı mensupları hakkında suç duyurusu yapıldı. Suçlananlar arasında önemli belgeleri imha direktifini veren Lothar Lingen takma adlı teşkilat çalışanı da bulunuyor.

Takma adlı baş tanık: Lothar Lingen

‘Konfeti Operasyonu' Münih Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki NSU davasında da önemli rol oynadı. 2015 yılının ağustos ayında 29 müdahil davacının avukatları, tamir edilen belgelerin dava kapsamına alınması ve Lothaer Lingen'in tanık olarak dinlenmesi için dilekçe verdi. Federal Savcılık, ‘mesnetsiz olduğu ve şimdiye kadar elde edilen bilgilerin ışığında spekülasyondan ibaret olduğu' gerekçesiyle bu talebin reddedilmesini sağladı.

Oysa Federal Savcılığın değerlendirmesi eylül ayı sonlarında Federal Meclis NSU özel araştırma komisyonunda ortaya çıkan tespitlerle hiç uyuşmuyordu. Lingen tanık olarak komisyona çağrılmış ve kamuya açık oturumda Lingen'in ifadesindeki bazı bölümler savcılık tarafından okunmuştu. Lingen'e göre, NSU adlı terör hücresinin ortaya çıkarılmasından sonra ‘kamuoyunun Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın kaynaklarını öğrenmek isteyeceği gayet açıktı.' NSU davasının baş sanığı Beate Zschäpe ile ölü ele geçen suç ortakları Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos Thüringenliydi.

Maktul yakınlarına göre aydınlatma kararlılığı gösterilmiyor

İç istihbarat örgütü bu eyaletteki aşırı sağ örgütlenmelere çok sayıda ajan sızdırmıştı. Bu nedenle, ‘Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın neden üçlünün terör faaliyetleri hakkında bilgilendirilmediği' soruluyordu. Lingen Federal Savcılığa verdiği ifadede önemli kayıtların imhasını böyle gerekçelendirince dört müdahil davacı avukatı Köln Savcılığına Lingen ile ‘şimdiye kadar adı açıklanmayan' diğer iç istihbarat mensupları hakkında suç duyurusunda bulundu. Müdahil avukatların savcılık dilekçesinde Anayasayı Koruma Teşkilatı ‘cezalandırılmasını önlemeye teşebbüs' ve ‘resmi belgeleri gizlemekle' de suçlanıyor.

Suç duyurusu 4 Nisan 2006'da NSU tarafından katledilen Mehmet Kubaşık'ın eşi ve kızı adına yapıldı. Maktulun avukatları amaçlarının resmi makamlara baskıyı arttırmak ve ‘iç istihbaratın Kubaşık'ı öldürülmekten kurtaracak bilgilere sahip olup olmadığını' öğrenmek olduğunu açıkladılar. Elif Kubaşık kendisine ve kızına ‘cinayetin aydınlatılacağını dair söz verildiğini ancak bunun tam aksinin yapıldığını' söyledi.

Federal Savcılık da ihbar edildi

Eylül ayında da müdahil davacı avukatları Seda Başay-Yıldız ve Mehmet Daimagüler Federal Başsavcılık ile Berlin Emniyet Müdürlüğü yetkilileri hakkında, ‘suçun ortaya çıkarılmasını' önledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Bu başvuru Jan W. Adlı Neonazi'nin not defterindeki kayıtlara dayanıyor. Defterdeki notlardan 1998 yılında yeraltına inen NSU üçlüsünün Jan W.'den silah temin etmesini istediği anlaşılıyor. Başak-Yıldız ve Daimagüler Münih'teki NSU davasında Mundlos ve Böhnhardt tarafından öldürülen Enver Şimşek, İsmail Yaşar ve Abdürrahim Özüdoğru'nun yakınlarını temsil ediyorlar.

© Deutsche Welle Türkçe

Marcel Fürstenau