Ukrayna'da Bağımsızlık Meydanı'nda başlayan protestolar, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in devrilişi, ardından Rusya'nın Kırım'ı ilhakı ve şimdi de Ukrayna'nın doğusundaki karmaşa. Ukrayna krizi ve Rusya, Alman basınının manşetlerinden inmiyor, yorum köşeleri Rusya'nın rolü, Putin'in amaçları ve Batı'nın konumuyla ilgili değerlendirmelerle dolup taşıyor. Ancak Alman basınında konuyla ilgili haberleri tek taraflı ve yüzeysel olmakla eleştirenlerin sayısı hiç de az değil.
Başlangıçta klasik devrim görüntüleri. Bir protesto kampında daha iyi bir Ukrayna için haftalarca mücadele veren barışçı göstericiler. Sonbahardan beri Ukrayna kriziyle ilgili haberleri Alman medyasından takip edenler her yerde aynı şablonla karşı karşıya: Avrupa yanlısı göstericiler, yolsuzluklara bulaşmış Rusya yanlısı Devlet Başkanı Yanukoviç'e karşı. Medyadaki ‘iyi-kötü' ayrımı oldukça net.
'Siyah-beyaz tablo'
Doğu Avrupa Habercilik Ağı ‘n-ost'un yöneticisi Hanno Gundert iki tarafta da tüm haberlere siyah-beyaz bir bakışın hakim olduğu eleştirisinde bulunuyor ve Ukrayna'da durumun çok daha karmaşık olduğunu belirtiyor.
Kiev'e gönderilen yabancı muhabirler göstericileri ‘Avrupa yanlısı' diye tanımlarken, pek çok Batılı medya mensubunun olayları sadece Bağımsızlık Meydanı'ndan izlemesi, olaya daha geniş açıdan bakabilmek için diğer bölgelere gitmemesi dikkat çekti. Pek çok Batılı gazetecinin konakladığı, direkt meydanda bulunan Hotel Ukrayna, bir nevi muhalefetin basın merkezi işlevi gördü.
Heidelberg Üniversitesi'nden siyaset bilimci Simon Weiss, başlangıçta Alman medyasının da hükümetin de Ukrayna'daki duruma tek taraflı ve dengesiz bir açıdan baktığı eleştirisinde bulunuyor: “Başlangıçta her şeyden önce Bağımsızlık Meydanı'na, protesto cephesine bakıldı. Basit bir şekilde kötü bir yönetici ve yolsuzluklara bulaşmış bir devlet başkanına karşı bir sivil toplum protestosu olarak görüldü.”
'Soğuk Savaş söylemi'
Kuzey Alman Radyoları'nın medya dergisi Zapp'ın bir araştırması da tek taraflılık eleştirisini doğrular nitelikte. Kasım, ocak ve şubat aylarında birer haftalık dilimlerle Alman Birinci Televizyonu ARD'nin haber programlarının analiz edildiği araştırma, söyleşi yapılanların yaklaşık yüzde 80'inin hükümet karşıtı olduğunu ortaya koyuyor. Siyaset bilimci Weiss, pek çok okuyucu ve izleyicinin zamanla taraf tutulduğu izlenimine kapıldığını belirtiyor.
Alman medyasında manşetler, Kırım'ın ilhakının ardından tamamen Rusya'ya kilitlendi ve Soğuk Savaş söylemi medyaya hakim oldu. Pek çok haberde Rusya Devlet Başkanı zalim, acımasız biri olarak sunuldu, hatta Der Spiegel dergisi ‘Putin'i kim durduracak' başlıklı kapağıyla dikkat çekti.
'Ukrayna'ya kulak veren yok'
Bir kesim Putin'i tüm olanların suçlusu ilan ederken, diğer kesim Rusya'nın hassasiyetlerine anlayış gösterilmesi gerektiğini savunuyor. Doğu Avrupa uzmanı Hanno Gundert, ara seslere nadiren rastlandığını belirtiyor ve bu arada asıl önemli konunun gözden kaçtığına dikkat çekiyor: “Tartışmayı hastalıklı bir yöne çeken nokta, Ukrayna'nın konunun dışında bırakılması. Ayrıca Polonya ve Baltık ülkelerinin durumunun çok zayıf bir şekilde algılanması. Bunun bir AB-Rusya ya da Almanya-Rusya tartışması olarak ele alınması ve durumdan asıl etkilenen ülke Ukrayna'nın sesine yer verilmemesi.”