Alman milletine sesleniş

Radikal yazarı Kemal Yılmaz, 'Alman milletine sesleniş' başlıklı yazısında işadamı Ömer Koç'un açacağı sanat müzesinden bahsettikten sonra Berlin'de sürmekte olan Frankfurt Kitap Fuarı'na değinerek esprili bir dille Türk edebiyatının tartışıldığı sempozyuma olan ilgi azlığından yakınıyor.***Alman milletine sesleniş Pat: Ömer Koç’un açacağı çağdaş sanat müzesinin yeri belli oldu. Rahmi Koç Sanayi Müzesi’nin yakınlarında, Haliç kıyılarında geniş bir alanda kurulacak. Bir dönem İstanbul Bienali’nin direktörü olan Emre Baykal da müzenin yönetiminde yer alacak. Evet Türk sanat ortamına dair son zamanlarda duyduğum bu en önemli haberi ‘pat’ diye söyleyiverdim. Kendisi için toplayan her tutkulu koleksiyoncu gibi Ömer Koç da uğraşısını yıllardır sessiz ve derinden götürmekteydi. Yerli-yabancı çok önemli sanatçıların çok önemli eserlerinin bulunduğu söylenen sanat koleksiyonu için Ömer Koç’un bir müze kurma fikri olduğu biliniyordu. Geçenlerde İstanbul Modern’deki açılışta duydum ki müze için Haliç kıyısındaki eski endüstriyel bölgeden bir yer belirlenmiş. 2010’a kadar bitirilecekmiş. Hatta, Sarıyer’deki Sadberk Hanım Müzesi’de buraya taşınacakmış. Hatta lokanta bile belliymiş, Borsa işletecekmiş... Söylentiler gerçekleşirse orasının Türkiye’de koleksiyonu, yeri, sergileriyle gerçekten çok dinamik ve ilgi çekici bir sanat müzesi olacağından hiç şüphem yok. O nedenle bu haftanın havadislerine Ömer Koç’un müze projesiyle başladım. Söze geçen haftadan kalan bir konuyla devam edeyim. Hani Berlin’e giden yazarlarımızın vize maceralarından söz açmıştım... Yazarlarımız vizelerini alıp Berlin’e ulaşmışlar. Türkiye’nin Frankfurt Kitap Fuarı dolayısıyla yıl boyunca Almanya sathında düzenleyeceği etkinliklerin çeşitli organizasyon işlerini üzerine alan firmanın yetkilileri tarafından havaalınında karşılanmışlar. Şahane bir otelde ağırlanmışlar. Görmek istedikleri yerleri görüp, doğru dürüst yerlerde yemeklerini yiyip bir memleketin kendi yazarlarına, edebiyatçılarına göstermesi mecburi tüm hürmeti ve titizliği görmüşler. Ama mutlu olamamışlar. Neden? Çünkü Almanlar, bir konuk ülkenin yazarlarına göstermeleri gereken ilgiyi göstermekte yetersiz kalmışlar. Şimdi sokaktan bir Berlinliyi çevirip “Kardeşim, sen niye gitmedin bakalım Çağdaş Türk Edebiyatı Sempozyumuna?” desek,”Haberim yoktu valla” diyecek, belli. Her defasında aynı terane. Bu Almanlar çok oluyor artık. Yok yeterince afiş asılmamış, yok gazetelerde ne ilan varmış ne haber, yok gerekli kurum ve kuruluşlarla iletişime geçilmemiş, yok üniversiteyle filan işbirliği yapılmamış, şuymuş buymuş. Ben anlamam, sen hani ‘münevver millet’tin, sen hani iki saat süren okuma akşamlarına katılıp gözünü kırpmadan dinleme sabrına sahip bir millettin. O zaman bir yerden duyacaksın, araştıracaksın ve o salonu dolduracaksın kardeşim. Haziran ayında da Berlin’deki kadın yazarlar sempozyumunda ortalık tenhaydı. Hadi o zaman yaz ayıydı, hepiniz Alanya’daydınız. Bu sefer işin özrü yok. İki tane simultane çevirmenin hazır bulunduğu oturumda, dört tane kulaklık alınmış... Olmaz böyle şey. Rivayete göre konuşmacılar, konsolosluk yetkilileri, düzenleyenler filan derken salonda bizimkilerin sayısı dinleyicilerden fazlaymış. Üstelik de salon 50-100 kişilik mütevazi bir mekân olmasına rağmen. Tabii sonuçta sayfa sayfa konuşmalar hazırlayıp Almanlara kendimizi anlatacağız diye oralara kadar giden yazarlarımızın da epey keyfi kaçmış. Bu vesileyle bir kez daha Alman milletine sesleniyorum: Bu yaptığınız konukseverliğe sığmaz. Ekim’de Frankfurt’a geldiğimde hepinizi salonlarda pür dikkat bizi dinlerken görmek istiyorum, haberimiz yoktu demeyin!***İlgili haberler:Frankfurt Kitap Fuarı'nda ''İstanbul'' sergisiTürk müzisyenler Frankfurt'taTürk edebiyatı Berlin'de tartışılacak