'Alman ordusu güçlendirilmeli'

'Alman ordusu güçlendirilmeli'

Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung, Alman Awacs keşif uçaklarının Türkiye'de görev yapacak olmasına yönelik Sol Parti Meclis Grup Başkanı Sahra Wagenknecht'in eleştirilerini konu alıyor.

"Alman ordusu ateş hattına sevk ediliyor ve muhalefet her geçen gün buna tepki gösteriyor. Almanya'da 'meclisin ordusu' konsepti, yeni savaşlar ve müttefiklerin askeri açıdan daha sıkı bağlandığı bir dönemde sınırlarını zorluyor. Alman ordusu sürekli hukuki açıdan belirsizlikler içinde kalıyor, çok sayıda görev nedeniyle gücünün sınırına gelmiş durumda ve ayrıca haksız ve düşmanca eleştirilere maruz kalıyor. Bu sorunu bertaraf edebilmek için parlamentonun askeri görev kararlarına katılımının pratik uygulamaya uygun bir şekilde düzenlenmesi gerek. Parlamentonun yıllık kararlar çıkarması ve çok uluslu birliklere yönelik istisnalar orduyu rahatlatacaktır. Böylece Batı'nın hava operasyonları ile IŞİD terörünü aynı kefeye koyan Sahra Wagenknecht'inki gibi yıkıcı eleştirilere de zemin kalmayacaktır."

Alman ordusunun güçlendirilmesine ilişkin tartışmaları Stuttgarter Zeitung yorum köşesine taşımış. Yazıda şu satırlar dikkati çekiyor:

"25 yıllık küçülme döneminin ardından ordunun yeniden takviye edilmesini düşünmek doğru bir adım olur. Aynı zamanda savunma bütçesi de önümüzdeki yıllarda artırılmalı, en azından acil önemdeki cihazlarla tam olarak donatılması sağlanmalı. Bunda Alman dış siyasetini askeri bir kimliğe büründürme çağrısı olamaz. Ama güvenlik tedbiri kendini kötü durumlara, kestirilemeyen ve hatta mümkün görünmeyen olumsuz gelişmelere karşı hazırlamak demektir."

Koblenz'de yayımlanan Rhein Zeitung ise sığınmacı sorunuyla baş edilmesinde Türkiye'nin önemine dikkat çekiyor:

"Avrupa bu sorunla, istatistikleri işine geldiği gibi yorumlayarak baş edemez. Bu yüzden gelen sinyalleri dikkatli değerlendirmek gerekir. Ve bu bir süre bu şekilde devam etmeli. Zira şu anda kaçarak buraya gelenler savaşın korkunç yüzünü gördüler. Ama aynı zamanda Suriye çevresindeki mülteci kamplarında insanlığa sığmayan muamelelerle karşılaştılar. Ankara AB'nin yardımlarıyla bölgedeki sığınmacıların durumunu iyileştiremediği sürece rahat nefes alabilmek için hiçbir neden yok. Ne sığınmacılar, ne de yardım çalışanları için."

Almanya'ya gelen sığınmacıların Almanca ve uyum kurslarına gönderilme planları Frankfurter Rundschau'da bir yorumun konusunu oluşturuyor:

"Federal Eğitim Bakanı Wanka, "Almanya'da sürekli olarak yaşamak isteyen, bizim değerler sistemimizi ve demokrasimizin kurallarını kabul etmeli" diyor. Sürekli mi? Saçma. Eğer değerler sistemiyle hukuk ve yasalar kast ediliyorsa buraya gelen herkes ilk andan itibaren sadece bilmekle değil, onlara uymakla da mükelleftir. Bir hukuk devletinde en etkileyici olan özellik, insanlar arasında ayrım yapmamasıdır. Yasalar herkes için geçerlidir. Kimin ne kadar kalacağı önemli değildir. Tüm bu popülist açıklamalarla, "Buraya gelenlere demokrasi kurallarını öğretiyoruz" mesajı verilmek istenir. Mesela polislerin kendi ülkelerindeki gibi diktatörlerin emir kulu olmadığını, insanların dostu olduklarını öğretmek gibi. Bunun için sözleşmelere, anlaşmalara gerek yok. Eğitim ve uyum kursları yeter."