Almanya’daki Deniz Feneri davasını açan Alman Savcı Kerstin Lotz, skandalın Türkiye'deki bazı isimlerle bağı olduğunu, konuyla ilgili dosyanın zamanı gelince Türk Adalet Bakanlığı'na gönderileceğini söyledi. Alman Savcı iddianamesiyle ilgili Türkiye’de öne çıkan soruları Vatan gazetesine şöyle yanıtladı.
BURADA BASKI YAPILAMAZSanıklardan Firdevsi Ermiş’in ifadesinde “Türk hükümetinin siyasi baskı yapmaya çalıştığı” iddiası da yer almıştı. Bu iddianın Türkiye’de çok tartışıldığını hatırlattığımızda Alman Savcı Lotz, sert tepki göstererek, “Türk hükümetiyle hiçbir temasımız olmadı. Ne ben ne de arkadaşlarıma böyle bir siyasi baskı yapılmadı. Böyle birşey nasıl mümkün olabilir. Baskı yapılamaz zaten, burası Almanya” yanıtını verdi.
AKMAN SORUŞTURULUYORSavcı Lotz, RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilgili iddialar konusunda da açıklama yaptı. Lotz, soruşturma sürdüğü için ayrıntılı konuşamayacağını belirterek, “Zahid Akman iddianamemde yer almıyor. Çünkü onunla ilgili soruşturma henüz tamamlanmadı. Benim iddianamem Firdevsi Ermiş, Mehmet Gürkan ve Mehmet Taşkan hakkında. Akman’la ilgili soruşturma sürdüğü için iddianamede yer verilmedi” dedi. Savcı Lotz, Akman’ın Almanya’ya giriş yasağı olduğu haberlerini ise doğrulamadı.
İlginç tesadüf!GEMİ KAÇIRILDI Savcı Lotz, bağış paralarıyla 1 milyon 114 bin euro’ya alınan geminin, soruşturma başlar başlamaz satıldığını doğrulayarak, “Artık gemi için yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.
DOSYALAR GÖNDERİLEBİLİR Soruşturmada Zahid Akman dışında, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Müdür Yardımcı İsmail Karahan, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ile Mali İşler Sorumlusu Harun Kapuyoldaş’ın da yer aldığını belirten Alman Savcı, bu kişilerin davanın Türkiye ayağını oluşturduğunu belirtti. Savcı Lotz “Dosyanın Türk Adalet Bakanlığı’na gönderilip gönderilmeyeceği üzerinde çalışıyoruz. Soruşturmanın Türkiye ayağı var ve bu konu önümüzdeki hafta salı günü yapılacak duruşmada görüşülecek. Olaylar arasındaki bağlantı kuruldu. Bu kişilerle ilgili bizim soruşturma yapma yetkimiz yok. Ancak kesin karar verildiğinde dosya Türk Adalet Bakanlığı’na gönderilecek” dedi.
Para kuryelerle taşındı İddİanamede, bankalarda toplanan bağışların para kuryeleri aracılığıyla Türkiye’ye götürüldüği anlatılıyor. Bu kuryeler kimi zaman sanıklar Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan’dı. Para kuryeleri aracılığıyla Türkiye’ye gönderiliyor ya da ortak oldukları firmalara aktarılıyordu. Sadece 2003-2006 yılları arasında “teslim alındı belge”lerine göre, para kuryeliği yapan kişilere teslim edilen paranın miktarı 14 milyon euro’yu buluyor.
‘Taklit bile olsa inanmak güç’ Şişirilmiş faturalar arasında, yardım amaçlı Prada marka kot pantolon alındığını gösteren bir fatura da bulunuyor. Savcı şöyle diyor: Örneğin Prada jeans gibi. Bunun yardım mahiyetli olduğu oldukça şüphelidir. Bir adet Prada jeans’in fiyatının 25.00 euro karşılığı olacağı, taklit de dahi olsa, inandırıcı değildir.
Erdoğan’a verilen paranın meblağı belli değil 2 Şubat 2005 tarihli alındı belgesinde Başbakan Erdoğan’a gittiği öne sürülen bir paradan bahsediliyor. O belge iddianamede şöyle yer aldı: “(...)belgede herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen, Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya’daki Tsunami’den zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş’in yedinci kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.”
Erdoğan büyük çaba göstermişti Tsunami felaketi Türkiye’de de büyük üzüntü yaratmıştı. Sözü edilen tarihte Başbakan Erdoğan Türkiye’de işadamlarıyla da bir araya gelip bağış toplamıştı. Toplanan yardım, Erdoğan’ın felaket bölgesine yaptığı ziyaret sırasında iletilmişti. Ancak iddianamede, Deniz Feneri’nin Erdoğan’a böyle bir bağışı ilettiği yönünde herhangi bir kayıt yer almıyor.