Almanya'nın üç eyaletinde yapılacak seçimler, mülteci krizi nedeniyle zor günler geçiren Almanya Başbakanı Angela Merkel için bir siyasi sınav niteliğinde. Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan Bild gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Michael H. Spreng, 13 Mart’taki üç eyalet parlamentosu seçiminin Alman siyasetindeki dengeleri yerinden oynatabileceğini söyledi.
Deutsche Welle (DW): Almanya'nın üç eyaletinde yapılan parlamento seçimlerinde Başbakan Angela Merkel'in mülteci politikası da oylanacak mı?
Michael Spreng: Evet. Ne de olsa aralarında Hristiyan Demokrat Birlik'in güçlü olduğu Baden Württemberg'in de bulunduğu üç eyalette seçim yapılıyor. Merkel iltica politikasının da oylanacağı bu seçimleri ciddiye almak zorunda.
DW: Daha önce de Almanya'nın genel politik manzarasını etkileyecek çaptaki eyalet seçimlerine de tanık oldunuz mu?
Spreng: Sanmıyorum. Mülteci akınının yol açtığı krizin benzerini daha önce yaşamadık. Şimdiki seçimlerle kıyaslanabilecek bir oylamayı hatırlamıyorum. Yunanistan krizi sırasında, krizin bu kadar etkileyebileceği eyalet seçimi yapılmamıştı.
DW: Türkiye ile AB arasındaki zirvenin seçimlerin ertesine alınmasının Merkel açısından dezavantajı var mı?
Spreng: Seçimlere çok az kala genel havayı etkilemek mümkün olmaz. Çoğu seçmen kuşkulu ve AB kararlarının neyi değiştireceğini, anlaşmaya varılıp varılamayacağını bekleyip görmek istiyor. Anlaşma sağlanmış olsaydı da bence oylamaların sonucu bundan etkilenmezdi.
DW: Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) tabanında Merkel'i iyi bulanlar azalırken, Yeşiller, Sosyal Demokratlar ve Sol Parti Başbakan Merkel'i alkışlıyor. Liderinin muhalefet tarafından desteklenmesi Hristiyan Demokrat Birlik açısından ne anlama geliyor?
Spreng: Alman siyasi hayatında daha önce rastlamadığımız olağanüstü bir durum söz konusu. Mülteci politikası partileri ayıran sınırları kaldırdı. Hristiyan Birlik üyesi Başbakan'ın arkasında yeni koalisyonlar ve destekçileri bulunuyor. Bu da yepyeni bir durum. Amma çoğunluk hala Merkel'i destekliyor.
DW: İlerde başbakan adaylığı tartışma konusu olabilir mi?
Spreng: Baden Württemberg'deki seçime bağlı. Merkel'in partisi bu eyalette çok taraftar kaybetti. Rheinland Pfalz'da anket sonuçları o kadar kötü çıkmadı. Bu eyaletlerdeki seçim sonuçları belirleyici olabilir. CDU her iki eyaletli de kaybeder ve Rheinland Pfalz sosyal demokrat başbakan ile devam ederse CDU açısından son derece kritik bir durum ortaya çıkabilir. Her iki eyaletin başbakan adayı da seçim kampanyası sırasında Merkel'in mülteci politikasını eleştirmekle büyük hata etti. Bu bakımdan parti yönetiminin seçimlerin kaybedilmesinden kendi adaylarını sorumlu tutması kolaylaşmış oluyor.
DW: Halk Merkel'i tutuyor. Başbakan gideceği bir erken seçimden güçlenerek çıkabilir mi?
Spreng: Buna hiç ihtimal vermiyorum. Zaten Merkel de erken seçim istemiyor. İstifa da etmeyecektir. Güven oylamasıyla düşürülebileceğini de sanmıyorum. Federal mecliste Merkel karşıtı çoğunluk bulunmuyor. Meclisin güvenini, gerekirse diğer partilerin desteğiyle yeniden kazanacaktır. Merkel kendi partisinin güvenini kaybetmiş olabilir ama görülebilir zaman içinde düşürülebileceğine ihtimal vermiyorum.
DW: Mülteci krizi Almanya'nın Alternatifi partisine bol seçmen kazandırdı. Sağ popülist partinin siyasi realite olarak kalabileceğine inanıyor musunuz?
Spreng: Siyasetin geçiş dönemine tanık oluyoruz. Daha önce de olmuştuk. Alman Nasyonal Demokrat Partisi'nin yüzde 10'luk oy oranıyla Hessen eyalet parlamentosuna girdiği dönemi hatırlarım. Cumhuriyetçiler de aynı oranı Baden Württemberg seçimlerinde yakalamıştı. Siyasetin geçiş dönemleri hep olmuştur, ama böyle dönemler sağ popülist ve aşırı sağcılar için hüsranla kapanmıştır. Önemli olan mülteci politikasında ne yapılacağı ve mülteci sayısının nasıl azaltılacağıdır. İltica krizi atlatılırsa Almanya'nın Alternatifi de söner. Ancak iltica tartışmasında öyle ilkelleşme ve kabalaşma oldu ki, sağ popülist partilerin eskisinden daha güçlü kalacaklarını sanıyorum.