Alman tarihinde Barbarossa Harekatı

Alman tarihinde Barbarossa Harekatı

İkinci Dünya Savaşı'na teğmen rütbesiyle katılan eski Almanya Başbakanı Helmut Schmidt, 1995 yılında tartışmalı Alman Silahlı Kuvvetleri sergisinin organizatörlüğünü yapan Hannes Heer ile birlikte katıldığı bir açık oturumda, “Alman ordusu sergide iddia edildiği gibi topyekûn kötü değildi. Saçmalıyorsunuz Sayın Heer”, demişti.

Tartışmanın konusu, Nazi döneminde Alman ordusunun Avrupa'nın doğusunda sürdürülen imha savaşına katılıp katılmadığı idi. Hitlerin nizami orduları on yıllar boyunca Alman toplumuna Prusya geleneğine bağlı asil bir ordu olarak tanıtılmıştı. Özetle, Hitler'in SS adı verilen özel terör ve baskı birlikleri kötü, diğerleri ise iyi idi. İkinci Dünya Savaşı'nın sona erişinin 50'inci yıldönümünde Almanya turnesine çıkan sergi çok şeyi değiştirdi. Bütün bir neslin hissiyatı söz konusuydu. Masum silahlı kuvvetler efsanesi eski Almanya Federal Cumhuriyeti'nin toplumu kandırmak için yaratılan son yalanıydı. Başından sonuna kadar ‘imha savaşı' olarak geçen ‘Barbarossa' adlı Rusya harekâtı sergi sayesinde Almanya'nın tartışma gündemine girmişti.

Rusya harekâtı

22 Haziran 1941'de dünya tarihinin en büyük askeri harekâtı başlamış ve 3,6 milyon Alman askeri dünyanın en büyük ülkesi Rusya'ya saldırmıştı. 140 tümen harekete geçmiş, dünya savaşı içinde dünya savaşı başlamıştı. Sabah saatlerinde Alman orduları 1600 kilometre uzunluğundaki sınırı aynı anda geçmiş, Hermann Göring'in savaş uçakları havalanmaya zaman bulamayan Rus uçuklarını yerde tahrip etmişti. Savaşın ilk gününde 66 havaalanı bombalanmış, 3 bin 600 tank ve 700 bin topla Rusya'daki hedefler vurulmaya başlamıştı. Hitlerin orduları yoğun ve güçlü taarruz sayesinde günde 50 kilometre ilerleyebiliyordu.

Neden Rusya seçilmişti? Bolşevizm Hitler'in can düşmanıydı ve Nasyonal Sosyalist ideolojiye göre Bolşevizm Yahudi hakimiyetiyle eş anlamlıydı. Hitler taarruzdan aylar önce komutanlarına savaş hedeflerini dikte etmişti. Kurmaylar arasındaki savaş planlama toplantılarının protokollerine göre düşmana uluslararası savaş kurallarına göre davranılmayacak, aksine Kızıl Ordu'nun siyasi sorumluları bertaraf edilecek, Ural Dağları'na kadar uzanan topraklar münhasıran Alman yerleşim bölgesi olacaktı. Tankların harekete geçmesiyle birlikte propaganda yayınları da devreye girmiş ve radyodan sürekli zafer haberleri yayınlanmaya başlamıştı.

Hitler'in orduları ilk altı ayda 3,4 milyon Kızıl Ordu mensubunu çembere almayı başarmıştı. İlk aylarda 300 bin Alman askeri ölmüştü. Kasım 1941'de Alman orduları Moskova'ya 20 kilometre mesafeye kadar yaklaşmıştı. Ancak kış soğuğu Rusların imdadına yetişmiş ve yıldırım harekatı ‘yıpratma savaşına' dönüşmüştü. Almanlar donmamak için ölen Rus askerlerinin çizmelerini ayaklarına geçiriyorlardı. Aralık ayında Kızıl Ordu karşı taarruz başlattı.

Katliam dört yıl daha sürdü. Stalingrad önlerinde Kızıl Ordu tarafından kuşatılan 6'ıncı ordu teslim oldu. 1943 Şubat'ı Hitler Almanya'sı için sonun başlangıcı sayılır. Almanların kuşattığı Stalingrad'da 600 bin kişi açlık ve soğuktan hayatını kaybetmiş, 1,2 milyon Beyaz Rus misilleme bahanesiyle infaz edilmiş, 2,5 milyon Yahudi katledilmiş, Almanların esir aldığı 3,3 milyon Rus askeri ölmüştü. Bunların tek sorumlusu Hitler'in SS'leri olabilir miydi?

Asil Silahlı Kuvvetler masalı

1995 yılındaki silahlı kuvvetler sergisinden 12 yıl önce Alman Askeri Tarih Araştırma Merkezi ‘Hayali Yahudi Bolşevizm'ini imha hareketini tek başına Hitler'in SS bölüklerinin üstlendiği, nizami ordunun ise harekâtların idaresi ile yetindiği' iddiasının gerçekleri saptırmak olduğunu ortaya çıkarmıştı. Tarihçi Wolfram Wette de 70'inci yıldönümünde Deutsche Welle'ye verdiği mülakatta ‘elit ordu mensuplarının 1945 yılından sonra sistematik bir şekilde Alman Silahlı Kuvvetleri'ni aklama kampanyası başlattıklarını', anlatmıştı. Amaç doğuda işlenen suçları SS'in üzerine atıp bütün nizami ordu mensuplarını temize çıkarmaktı. Tarihçilerin araştırıp ortaya çıkardıkları savaş gerçeğini ve Rusya ile Güneydoğu Avrupa'da işlenen suçlara silahlı kuvvetlerin ortak olduğunu kamuoyu 1990'lı yılların ortalarında öğrenebildi.

Vahşetin belgeleri

Alman ordusunun 1941 – 1945 yılları arasında işlediği savaş suçlarını belgeleyen sergi Almanya'nın 34 kentini dolaştı. 800 bin Alman sergiye tepki gösterdi. Çünkü kolektif Alman vicdanı iyi ile kötüyü kesin çizgiyle birbirinden ayırmış, SS ve SA'yı Nazi yaparken, Alman silahlı kuvvetlerine ‘masumiyet brövesi' vermişti. Vicdanları temizlemek için arkasına sığındıkları ‘hepsi kötü değildi' iddiası ‘imha savaşı' adlı sergi tarafından çürütülmüş oluyordu. Rusya harekatı sırasında çekilen fotoğraflar vahşeti belgelemeye yetiyordu. Sergi kitle mezarları, darağacında sallandırılanlar ve sivillerin ensesine kurşun sıkmadan önce sırıtan Alman askerlerinin resimleriyle doluydu.

Tarihçilerin çoktan kabul ettikleri gerçekler kamuoyunda provokasyon etkisi yapmıştı. ‘Alman askeri savaş suçu işlemiş olamaz' diyen muhafazakârlar köpürürken, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller savaş suçu tezini savundular. Konu meclis genel kurulunda da tartışıldı. Tarihçi Iring Fetcher, ‘Almanların silahlı kuvvetleriyle yüzleşmelerinin katlanılması gereken bir durum olduğunu', söylemişti.

Ancak tarihi gerçekleri inkar edenlerin yoğun tepkisi yüzünden silahlı kuvvetler sergisini hazırlayanlar üzerinde baskı oluştu. Sergide yer alan 1430 fotoğraftan 20'sinin silahlı kuvvetlerle ilgisinin olmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine tarihçilerden oluşan bir komisyonun nezaretinde serginin konsepti yeniden hazırlandı. Ama ilk serginin mesajı doğru çıktı: Alman Silahlı Kuvvetleri Sovyet savaş esirlerine işlenen suçlara, Yahudilerin katledilmesine ve sivillere yapılan saldırılara katılmış ve bazı suçları nizami ordunun sorumluluğunda işlenmişti.