Berlin-Ankara hattında diyaloğu güçlendirme yönünde çabalar artıyor. Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann, "Almanya’nın uzun yıllar PKK’nın Türkiye açısından nasıl bir tehdit olduğunu anlayamadığını, 15 Temmuz darbe girişimini ve 'Gülen hareketi' faaliyetlerini de algılamakta sorun yaşadığını" söyleyerek “özeleştiri”de bulunduklarını söyledi. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında bizim tepkimiz çok zayıf oldu” diyen Büyükelçi, iki ülke arasında diyalog kapılarının son dönemde daha fazla açıldığına işaret etti.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre Martin Erdmann, tansiyonun yükseldiği Ankara ile ilişkilerde Almanya’nın daha yapıcı siyaset izlediği bir döneme girildiği vurgusu yaptı. Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkesi Almanya ile Türkiye arasında, AB-Türkiye ilişkileri, PKK ve DHKP-C’nin Almanya’daki faaliyetleri, Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşları gibi sorunlu başlıklar bulunuyor. Erdmann, Almanya’nın uzun yıllar PKK’nın Türkiye açısından nasıl bir tehdit olduğunu anlayamadığını, 15 Temmuz darbe girişimi ve Gülen hareketi faaliyetlerini de algılamakta sorun yaşadığını söyleyerek “özeleştiride” bulunduklarını belirtti. “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında bizim tepkimiz çok zayıf oldu” diyen Büyükelçi, iki ülke arasında diyalog kapılarının son dönemde daha fazla açıldığına işaret etti.
Cumhuriyet'te yer alan haber aynen şöyle devam ediyor:
Son dönemde yüksek tansiyonlu Ankara-Berlin hattında yeniden diyalog zemininin sağlanmasına yönelik karşılıklı çabaların arkasında ne olduğu yoruma açık elbet, ancak AB’nin Varna’daki liderler zirvesinde gözler önüne serildiği gibi oluşumun lokomotifi Almanya’nın da krizler yumağına dönüşen ilişkilerde bir kez daha “sorunlardan ziyade uzlaşabileceklerimize odaklanalım” siyasetini denemeye karar vermiş olması akla ilk gelenlerden... Tabii bu tutumun Almanya’da seçimlerle birlikte Merkel hükümetinin uzun koalisyon pazarlıkları ardından bir kez daha işbaşı yapmasıyla daha belirgin olduğu da açık. Türkiye’deki insan hakları, demokrasi, basın, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğüne yönelik ciddi erozyona ilişkin Berlin’in sert çıkışları ortada.
Ancak diğer yandan Merkel cephesinde Ankara’ya kapıların tümüyle kapatılmaması, “kirli uzlaşı” tepkilerinin merkezinde Avrupa’ya sığınmacı akınını kesme hedefli anlaşmanın Türkiye tarafından çöpe atılmaması düşünceleri epeydir hakim. Merkel’in AB’nin Türkiye ile diyaloğunun sürdürülmesi gerektiği çünkü “AB ile Türkiye’nin birbirine bağımlı olduğu” sözleri de geçmişten akılda kalanlardan... Bir diğer unutulmaması gereken ise halihazırda Türkiye’ye AB’ye “tam üyelik” yerine “imtiyazlı ortaklık” çıkışlarının merkezindeki yönetimin de Merkel’li Berlin olduğu... Yani Berlin’in AB cephesindeki tutumu Ankara için zaten bildik... Diğer yandan Berlin, Türkiye ile “zıtlaşmasında” ortaya çıkan siyasi gerilimin Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli topluma da yansımasını engelleme çabasında... Bir anlamda dış politikanın ülke istikrarına zarar vermemesi eğiliminde.
Zaten AB içinde, ABD ile ilişkilerde siyasi, ekonomik sorunların diz boyu olduğu, Batı ile Rusya arasında “Soğuk Savaş” rüzgârlarının estirildiği, Suriye’da sahada “vekâlet savaşları” eşliğinde her gün yeni hamlelerin peşi sıra geldiği dönemde Ankara ile diyaloğu yeniden ısındırma hamlesinde.
Ankara’nın da başta AB ve onun güçlü dinamikleri Almanya-Fransa hattında diyalog kanallarını açık tutma yönünde ataklarından biri geçen şubat ayında Başbakan Binali Yıldırım’ın Merkel ile bir araya geldiği Berlin ziyaretiydi. Yıldırım, temaslarında “Almanya’dan PKK’ye, FETÖ’ye karşı da adım bekliyoruz” mesajını iletmişti. Öncesinde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dönemin Alman mevkidaşı Gabriel’le buluşmuş, taraflardan “görüş farklılıklarının ve zorlukların sürdüğü ancak bunların çözümü için diyalog ve işbirliğinde hemfikir olunduğu” mesajı gelmişti. Bir nevi “krize parantez...” görüntüsü verilmişti.
Türkiye’deki tutuklu kimi Alman vatandaşının tartışmalı süreçlerle serbest bırakılması da ilişkilerde arka plan pazarlıkları yorumlarını artırıyor. Türkiye’nin Almanya’dan “FETÖ, PKK üyesi olmakla suçlanan isimlere” ilişkin iade talepleri biliniyor. Ancak Berlin’in Ankara’nın bu taleplerine mesafeli olduğu da... Anlaşılan rasyonel siyasetiyle bilinen Berlin, Moskova ile ilişkilerde olduğu gibi “ne yardan ne serden” misali, Ankara ile karşılıklı baltaları biraz olsun indirme denemesinde...