Almanya’da yedi yıl boyunca kapalı tutulduğu belirtilen sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun annesi ile büyükanne ve büyükbabası hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu.
Eylül sonunda kurtarılan çocuğun, koruma altına alındığı ifade edildi .
Sosyal uzmanlar, kız çocuğunun merdiven çıkmak gibi günlük aktivitelerde zorlandığını belirtti.
Alman basınında yer alan haberlere göre, kilit altında tutulan çocuk hiç orman ya da yeşillik görmedi.
Çocuğun annesinin yıllar önce, yetkili makamlara yalan söyleyip, İtalya’ya taşındıklarını bildirdiği ortaya çıktı.
Almanya’nın batısında, Saurland bölgesindeki Attendorn’da bulunan ev sıradan görünüyor.
Birkaç merdivenden çıkılarak, evin kahverengi kapısına ulaşılıyor.
Ancak savcılar, bir anne ve bu beyaza boyalı duvarların ardında annesi ile büyükanne ve babasının çocuğu yedi yıl boyunca dünyadan uzakta, kilit altında tuttuğunu söylüyor.
Bu sürede çocuğun bir başka insanla teması olmadığı, hiç okula gitmediği ve hiç dışarıda vakit geçirmediğine inanılıyor.
Savcılar, çocuğun fiziksel olarak istismar edildiği ya yetersiz beslendiğine yönelik bir kanıt olmadığını belirtiyor.
Yerel sosyal hizmetler yetkilisi Michael Farber, çocuğun okuyabildiğini ve matematik şilemleri yapabildiğini ancak günlük aktivitelerde zorlandığını ifade etti.
Adı açıklanmayan çocuğa psikolojik destek verildiği kaydedilirken, Ulusal Çocuk Koruma Derneği’nden bir uzman “Çocuğun dünyası alt üst oldu. Başka bir gezegendeymiş gibi hissedecek” dedi.
Savcılar şimdi ne yaşandığını ve nasıl yaşandığını belirlemeye çalışacak. Anneyle büyükanne ve büyükbabanın sessiz kaldığı ve bu nedenle bir motivasyon belirlenemediği kaydediliyor.
Ancak genel kanı, annenin çocuğu, doğumdan hemen sonra ayrıldığı babasından uzak tutmaya çalıştığı yönünde.
Annenin, babanın çocuğu görmesini engellediği ve baba 2016’da mahkemeye başvurduğunda ortak velayet verildiği kaydediliyor.
Ancak hem Alman makamları hem de baba, bu noktada annenin çocukla birlikte ülke dışına gittiğine inanıyordu.
2015’te anne resmen İtalya’ya taşındığını bildirdi. Ancak savcılar, gerçekte annenin Almanya’yı hiç terk etmediğin, büyükbaba ve büyükannesiyle yaşadığını düşünüyor.
24 bin nüfuslu kasabada çocuğun yokluğunun nasıl bu kadar uzun süre fark edilemediğine inanılamıyor.
Yetkililerin, son yıllarda çocuğun nerede olduğuna dair iki ihbar alındığı, ancak çocuğun evde tutulduğuna dair net bir kanıt olmadığı ortaya çıktı.
Bu yılın Haziran ayında bir çift küçük bir çocuk gördüklerini bildirdi ve soruşturma sonucu çocuk ve annesinin hiç İtalya’da yaşamadığı tespit edildi.
Bu süreç sonunda çocuk büyükanne ve büyükbabasının evinde bulundu.
Zanlılar, hürriyeti tahdit ve istismar suçlarından soruşturuluyor.
Savcılar annenin 10 yıla kadar hapis cezası alabileceğini söylerken, şu ana kadar resmen herhangi bir suçlama yöneltilmedi.
Alman basınında yer alan haberlere göre, kilit altında tutulan çocuk hiç orman ya da yeşillik görmedi.
Çocuğun annesinin yıllar önce, yetkili makamlara yalan söyleyip, İtalya’ya taşındıklarını bildirdiği ortaya çıktı.
Almanya’nın batısında, Saurland bölgesindeki Attendorn’da bulunan ev sıradan görünüyor.
Birkaç merdivenden çıkılarak, evin kahverengi kapısına ulaşılıyor.
Ancak savcılar, bir anne ve bu beyaza boyalı duvarların ardında annesi ile büyükanne ve babasının çocuğu yedi yıl boyunca dünyadan uzakta, kilit altında tuttuğunu söylüyor.
Bu sürede çocuğun bir başka insanla teması olmadığı, hiç okula gitmediği ve hiç dışarıda vakit geçirmediğine inanılıyor.
Savcılar, çocuğun fiziksel olarak istismar edildiği ya yetersiz beslendiğine yönelik bir kanıt olmadığını belirtiyor.
Yerel sosyal hizmetler yetkilisi Michael Farber, çocuğun okuyabildiğini ve matematik şilemleri yapabildiğini ancak günlük aktivitelerde zorlandığını ifade etti.
Adı açıklanmayan çocuğa psikolojik destek verildiği kaydedilirken, Ulusal Çocuk Koruma Derneği’nden bir uzman “Çocuğun dünyası alt üst oldu. Başka bir gezegendeymiş gibi hissedecek” dedi.
Savcılar şimdi ne yaşandığını ve nasıl yaşandığını belirlemeye çalışacak. Anneyle büyükanne ve büyükbabanın sessiz kaldığı ve bu nedenle bir motivasyon belirlenemediği kaydediliyor.
Ancak genel kanı, annenin çocuğu, doğumdan hemen sonra ayrıldığı babasından uzak tutmaya çalıştığı yönünde.
Annenin, babanın çocuğu görmesini engellediği ve baba 2016’da mahkemeye başvurduğunda ortak velayet verildiği kaydediliyor.
Ancak hem Alman makamları hem de baba, bu noktada annenin çocukla birlikte ülke dışına gittiğine inanıyordu.
2015’te anne resmen İtalya’ya taşındığını bildirdi. Ancak savcılar, gerçekte annenin Almanya’yı hiç terk etmediğin, büyükbaba ve büyükannesiyle yaşadığını düşünüyor.
24 bin nüfuslu kasabada çocuğun yokluğunun nasıl bu kadar uzun süre fark edilemediğine inanılamıyor.
Yetkililerin, son yıllarda çocuğun nerede olduğuna dair iki ihbar alındığı, ancak çocuğun evde tutulduğuna dair net bir kanıt olmadığı ortaya çıktı.
Bu yılın Haziran ayında bir çift küçük bir çocuk gördüklerini bildirdi ve soruşturma sonucu çocuk ve annesinin hiç İtalya’da yaşamadığı tespit edildi.
Bu süreç sonunda çocuk büyükanne ve büyükbabasının evinde bulundu.
Zanlılar, hürriyeti tahdit ve istismar suçlarından soruşturuluyor.
Savcılar annenin 10 yıla kadar hapis cezası alabileceğini söylerken, şu ana kadar resmen herhangi bir suçlama yöneltilmedi.