Küresel çapta hissedilen tedarik sıkıntısı, enerji fiyatlarındaki artış ve yükselen enflasyonun sonuçları Almanya'da da özellikle dar gelirli kesimde daha da hissedilmeye ve endişe yaratmaya başladı. Aralık 2021'de yüzde 5,3 olan tüketici enflasyonu oranı geçen ay hafif bir azalmayla yüzde 4,9 olarak kayda geçse de yazın yollanacak yıllık enerji ve yakıt faturası, şimdiden pek çok kişinin uykularını kaçırıyor.
Artan rahatsızlık üzerine Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve liberal Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan üçlü koalisyon bugün bakanlar kurulunda bir kereye mahsus bir enerji ve yakıt yardımını karar bağladı. Düzenleme, artan enerji fiyatları nedeniyle dar gelirli hanelere ve öğrencilere bir kereye mahsus para yardımını öngörüyor. Federal bütçeden karşılanacak yardım dar gelirli olduğu için kira desteği alan 710 bin hane ile üniversite öğrencileri ve meslek eğitimi gören gençleri kapsıyor. Yardım alacağı tahmin edilen birey sayısı da toplamda 2 milyon 100 bin olarak açıklandı.
Kabinenin ardından Federal Meclis'ten de geçmesi gereken uygulama şöyle bir modeli öngörüyor: Dar gelirli olup devletten kira yardımı alan tek kişilik bir haneye 135 euro yardım, iki kişilik bir haneye 175 euro yardım, ilave olarak da evde kalan her birey için de kişi başına ekstra 35 euro. Üniversite öğrencileri ile meslek eğitimi alan gençler de yine bir kereye mahsus olarak 115 euro yardım alabilecek.
Düzenlemenin 1 Haziran'da yürürlüğe girmesi planlanıyor, nitekim Almanya'da yıllık tüketim hesaplaması için sayaçlar genelde yaz başında okunup, en geç yaz sonu senelik toplam fatura dökümü vatandaşa gönderilmeye başlıyor.
Almanya Tüketiciyi Koruma Derneği, artan enerji fiyatları karşısında öngörülen söz konusu devlet yardımını yetersiz bulup eleştirerek hane başına en az 500 euro yardım verilmesini talep etti. Almanya Birleşik Hizmetler Sendikası (ver.di) Başkanı Frank Werneke de hükümetin planladığı yardımı yetersiz bulduklarını söyleyerek, bazı vatandaşlar için durumun "Yemek mi ısınma mı?" sorusuyla özetlenecek hale geldiğini belirtti. İlaveten Werneke, sadece dar gelirli olup devletten yardım alanların değil bütün işçi ve emekçi kesimin yükselen faturalar nedeniyle zorlandığını, bu nedenle de enerjiden alınan katma değer vergisinin en azından bir süreliğine kaldırılmasını talep etti. Bunun daha geniş bir kesimi rahatlatacağını savundu.
Ancak başta Yeşiller olmak üzere iklim korumaya öncelik veren siyasi partiler veya sivil toplum kuruluşları bunun iyi niyetli olsa da doğru bir yaklaşım olmayacağı görüşünde. Zira bir yandan fosil enerjiye bağımlılığın azaltılması hedeflenirken ona uygulanan vergi kolaylığının teşvik anlamına geleceği endişesi hâkim. İlaveten fosil enerji piyasasında üretim miktarı ile fiyatların kestirilemez olduğu da düşünülüyor ve siyasi baskı aracı olarak kullanıldıklarına işaret ediliyor.
Bu arada Almanya'da hükümet artan enflasyon ve enerji fiyatları karşısında bütün vatandaşları rahatlatacak bir başka değişikliğe hazırlanıyor: Yenilenebilir enerji arzı ve talebini destekleme amacını güden, tüketici katkı payının da bulunduğu uygulamada vatandaşın payının 2023 yerine en kısa sürede kaldırılması gündeme geldi. Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, "Bana kalsa önümüzdeki haftalarda hemen kaldırırım" dedi.
Almanya'da yenilenebilir enerji kullanımını teşvik amaçlı 2000 yılında bir yasal düzenleme yapıldı ve finansmanı için bir fon oluşturuldu. Bununla devlet alternatif enerji dağıtımını ve kullanımını teşvik etmeye başladı. Dağıtımcılar devlet teşvikli alternatif enerjiyi satın almakla yükümlü hale geldi ve bunu elektrik borsasında da satışa sunmaya başladı. Geliri ile gideri arasında kaybı olması halinde kaybı söz konusu fondan karşılanıyor. Uygulama 2023'e kadar fona tüketicinin katkı payını da öngörüyor. Vatandaş ödediği elektrik faturasında kilowatt başına belli bir pay ödüyor. Bu miktar 2010'da tüketicinin kullandığı kilowatt başına 2 cent, 2018'de 6,8 cent oldu. Sosyal yardım kuruluşları, az da görünse bu katkı payının düşük gelirliler için önemli olduğunu kaydedip alınmasına derhal son verilmesini talep etti.
Almanya'da yakıt ve enerji faturaları, kullanım sonrası tüketilen miktar üzerinden ödenme ilkesine dayanmıyor. Genelde hanelerde yaşayan kişi sayısı, evdeki elektrikli veya gazlı alet ve cihazlar ile evin metrekaresi baz alınarak yıllık tüketim tahmini olarak hesaplanıyor ve aylık diğer yan giderler kalemine eklenerek kesiliyor. Enerji ve yakıt tüketimindeki gerçek miktar ise sayaç okunmasıyla senede bir kez belirleniyor. Bu da eyaletler arasında kısmi farklılıklar olsa da genelde yaz başı sayaç okunup yaz sonuna doğru vatandaşa gönderiliyor. Öngörülen ile gerçek tüketim arasındaki fark da fazla kesildiyse vatandaşa iade edilmesi ve sonraki 12 ayın aidatlarında duruma göre indirime gidilmesi sonucunu doğurabiliyor. Faturanın öngörülenden fazla olması halindeyse ilave ödeme dışında sonraki 12 aylık aidatta artış da mümkün.
Şimdiye kadar Almanya'da enflasyon çok düşük olduğu için öngörülüp kesilen ile sonuçta gelen fatura arasındaki makas kestirilebilir düzeydeydi. Ancak son aylarda artan enerji fiyatları bu makasın bu yaz daha büyük olacağına işaret ediyor. Dolayısıyla hem bu sene için vatandaştan ilave enerji gideri talep edileceği gibi, bu seneki veriler bazında hesaplanacak ve önümüzdeki 12 ayın aidatına yansıyacak aylık tahmini enerji giderinin de artması mümkün.
Almanya'da Aralık 2020 ile Aralık 2021 zaman diliminde sıvı yakıt ile enerji fiyatları Federal İstatistik Dairesi verilerine göre yüzde 38 artış kaydetti. Konutların kullandığı enerjide ise fiyatların yüzde 11 oranında arttığı bildirildi.
Yine Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre en fakir hanelerde enerji için ödenen miktar bütün gelirlerin yüzde 9,5'ine tekabül ediyor ki bu miktar yüksek gelirli hanelerin neredeyse iki katı.
Almanya'da hizmet ve gıda fiyatlarında 2017'den bu yana artış görülürken enerji ve emtiadaki fiyat düşüşleri nedeniyle 2020'de enflasyon yüzde 0,5 olmuştu. Pandemi nedeniyle 2020'nin ikinci yarısında hükümetin gıda ve temel giderlerde katma değer vergisini azaltmasıyla da enflasyon düşük seyretti. Uzmanlar tekrar eski vergi oranına geçilmesinin de enflasyon verilerine artış olarak yansıdığını belirtiyor.
Elmas Topcu
© Deutsche Welle Türkçe