Almanya’ya gelen mültecilere ilk 12 ay çalışma izni verilmiyor. Avrupa Birliği’nin yeni yönetmeliğinde ise bu sürenin 9 aya indirilmesi öngörülüyor. Buna rağmen Almanya’da mültecilerin durumu değişecek gibi görünmüyor.
Federal İstatistik Kurumu'na göre Almanya'da yaklaşık iltica başvurusunda bulunan 130 bin kişinin yalnızca yüzde 3,7’si çalışıyor. Çalışanların da yalnızca üçte biri tam zamanlı bir işe sahip.
Bu durum onların çalışmak istememesinden değil çalışmaya izinli olmamalarından kaynaklanıyor. Zira mültecilerin Almanya'ya geldikten sonraki ilk 12 ay içerisinde çalışma izinleri yok. Ancak bu süre dolduktan sonra yetkililer çalışma izni verebiliyor. Avrupa Birliği'nin hazırladığı yeni yönetmelik çerçevesinde bunun değişmesi bekleniyor. 27 Avrupa ülkesinin kabul ettiği karara göre mülteciler 9 ay sonra çalışmaya başlayabilecekler.
Yeni yönetmelik bir uzlaşmanın sonucunda meydana geldi. Avrupa Birliği Komisyonu süreyi 6 aya düşürmek isterken Almanya 12 ay konusunda ısrarcı olunca 9 ayda karar kılındı. Berlin 12 ay ısrarın arkasında “iltica hakkının istismar edilmesini önlemek” olduğunu vurguluyor. Federal İçişleri Bakanlığı sözcüsü DW’ye yaptığı açıklamada “insanların tamamen ekonomik nedenlerle Almanya'ya göç ettikleri halde iltica başvurusunda bulunmasını önlemek istediklerini” söyledi.
Almanya’nın tutumuna muhalefet edenler ise sığınmacıların çalışmadıkları takdirde devlet yardımına bağlı kalacaklarını ve işsizken topluma uyum sürecinin zorlaşacağını vurguluyor. Buna ek olarak sığınmacıların monoton bir hayat ve aşağılanma hissi yaşadıkları kaydediliyor.
Pro Asyl adlı sivil toplum kuruluşundan Bernd Mesovic, sığınmacıların küçük bir kısmının göç edeceği ülkeyi ekonomik nedenlere bağlı olarak seçtiğini belirtiyor. Mesovic, göçmenlerin gidecekleri yeri o yerdeki ilişkiler ve o ülkeye ulaşımlarını göz önüne alarak seçtiklerini kaydediyor. Göçmenler genellikle aynı dili konuştukları ya da akrabalarının yaşadığı ülkeyi tercih ediyor.
Mesovic, ayrıca göçmenlerin istihdam konusunda Almanlarla rekabet edecekleri düşüncesini ise yersiz buluyor. Zira göçmenlerin çoğu gerekli iş vasıflarına sahip değil ve bu vasıflara sahip olanların da mesleki eğitim diplomaları Almanya'da tanınmıyor.
“Piyasa kendini her şekilde düzenler” diyen Mesovic, sığınmacılara yönelik çalışma yasağını kaldırma çağrısı yaptı. Mesovic yeni AB yönetmeliğinin ise bu konuda en fazla sembolik bir anlam taşıdığını kaydetti.
Sığınmacıların ilk dört yıl içinde yaptıkları başvurularda iş bulma kurumları, o iş için öncelikle Alman ve AB vatandaşlarının başvuru yapıp yapmadığını araştırmaya devam edecek. Mesovic, bu nedenle pek çok sığınmacının iş bulma şansının zor olduğunu belirtiyor.
Ayrıca göçmenler ülkenin her yerinde değil yalnızca resmî olarak ikamet ettikleri yerde iş arayabiliyorlar. İş ararken, dil yetersizliği ya da yetersiz meslekî eğitim gibi daha pek çok engelle karşılaşıyorlar. Mesovic, sığınmacılara işe yönelik eğitim sunmanın önemli olduğunu belirtiyor.
Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada, yeni AB yönetmeliğinin sonucu olarak somut bir değişiklik ya da sığınma başvurularında bir artış beklemediklerini dile getiriyor. Bunun nedenini Almanya'da uzun süren uygulama (yaklaşık 6 ay) işleminin caydırıcı etkiye sahip olmasıyla açıklıyor.
AB’nin kararının sonbaharda resmileşmesi bekleniyor. Yönetmeliğin resmiyet kazanması için AB Parlamentosu'nda onaylanması gerekiyor. Ancak her koşulda sistemin uygulamaya geçmesi yıllar alacak gibi görünüyor. (Deutsche Welle Türkçe)