Jenny Hill - BBC Berlin Muhabiri
Almanya'da Pazar günü genel seçim yapılacak. Başbakan Angela Merkel'in muhafazakar partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), dört dönemdir koalisyonların büyük ortağı. Ancak son kamuoyu araştırmaları Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) zafer yolunda olduğunun sinyallerini veriyor.
CDU liderliğini daha önce bırakan Angela Merkel'in 16 yıllık başbakanlık dönemi de bitmek üzere. Hayatlarında başka bir lider görmeyen Alman gençlerin bir bölümü endişeli, kendilerini belirsiz bir geleceğin beklediği görüşündeler.
Dünyanın en etkili liderleri arasında sayılan Angela Merkel, yalnızca Avrupa ve dünyanın politikasını etkilemekle kalmadı. Merkel'in 16 yıllık yönetimi, Almanya'da milyonlarca kişinin yaşamı üzerinde de, iyi ya da kötü izler bıraktı.
2021'de okullarının mezuniyet balosunda eğlenen gençler, Merkel'in Almanya'sında büyüdüler ve başka bir lider görmediler.
Bu gençlerden Ole Schroeder, "Demokrasimiz kusursuz değil ama bence gayet iyi durumda" diyor.
Alisa Gukasov ise "Almanya'nın iyi bir göçmenlik sistemi var. Herkes burada yaşayıp hayallerine ulaşma şansı bulabiliyor" diye konuşuyor.
Ancak gençlerin gelecekle ilgili kaygıları var.
Lina Ziethen'in temel kaygısı, iklim değişikliği:
"Bizlerin artık ayağa kalkıp şunu söylemesi gerek: Karbon salımını azaltmak için araba kullanmayı ve uçağa binmeyi bırakın. Bunu şimdi değil, 50 yıl önce yapmış olmamız gerekirdi."
Bu yaz ülkenin batısında yaşanan yıkıcı seller, birçok Almana aynı şeyleri düşündürdü.
Merkel yönetimi döneminde Almanya karbon salımını azalttı ve yenilenebilir enerjiye yatırım yaptı.
Ancak mevcut hedeflerin yeterli olmadığı düşünülüyor. Almanya, özellikle de Japonya'daki Fukuşima felaketinin ardından nükleer reaktörleri bırakarak, kömür kullanmaya devam ediyor.
Ülkenin önemli bölümünü kaplayan ormanları gezdiğinizde, iklim değişikliğinin verdiği zararı görebiliyorsunuz.
"Borkenkäfer" denen ve ağaçların içerisini oyarak zarar veren böcekler, sıcak ve kuru havada çoğalıyor.
Harz bölgesindeki ağaç tahribatına, sıcak havada sayısı artan böceklerin etkisi büyük. İklim değişikliğinin dolaylı etkilerinden birisi de bu.
Ağaçların doğal savunma araçları da zayıflamış durumda. Harz bölgesinde orman idaresinde yetkili Hans Schattenberg, tek yapabildiklerinin, böceğin yayılmasını durdurmak için geniş araziler boyunca ağaç kesmek olduğunu söylüyor:
"Ormanın iklim değişikliğine bu kadar hızlı etki edebileceğini düşünmezdik. Bizi şaşırtan, yalnızca kozalaklı ağaçların değil, eski meşe ve kayın ağaçlarının da ciddi şekilde etkilenmiş olması."
Eski dönemin belirsizlikleri, bugünlerde yeniden ortaya çıkıyor.
Merkel yönetiminde Almanya'da refah düzeyi, öncesindeki liderlerin de etkisiyle arttı. Eleştiriler ise teknolojik ve dijital avantajlara sahip bazı rakiplerin, ekonomi devi Almanya'yı mücadeleden düşürdüğü yönünde.
Üretim bandında cam şişeler gezinirken, Anke Ketterer Almanya'nın favori ürününü inceliyor.
Ailesi 1877'den bu yana bira imal ediyor. "Mittelstand" denen aile şirketleri, ülkenin ekonomik başarısının mimarları arasında sayılıyor.
Anke, Merkel'in iyi bir iş çıkardığını, onunle geçen yılların iyi hatırlanacağını düşünüyor.
Aile şirketini sürdüren Anke'nin soyadını alan kocası Phillip ise "Şikayet edecek fazla bir şeyimiz yok. Ancak aile şirketleri daha çok desteklenir ve daha az bürokrasiyle uğraşsaydı, daha fazlasını yapabilirdik" diyor ve ekliyor:
"Almanya'da işler iyi gitti. Ancak tehlike şu: Elinizdekiyle çok memnun olursanız, gelişmez ve geri düşersiniz."
Merkel'in 2015'te sığınma arayışındaki yüz binlerce kişiye kapıları kapatmaması, Başbakanlık döneminin dönüm noktalarından birisi oldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Türk "Gastarbeiter" (Misafir işçi) akını, ülkenin yeniden inşasına yardımcı oldu. O dönemden bu yana, Almanya ekonomiyi hareket ettirecek iş gücü ihtiyacını göçmenlerle gideriyor ve nüfustaki yaşlanmayı telafi etmeye çalışıyor.
Bugün Almanya'da yaşayanların dörtte birinden fazlası göçmen kökenli.
İran'dan gelen sığınmacı Negin de onlardan biri. Akdeniz'i küçük ve kalabalık bir botla geçerken boğulma tehlikesi geçirdiğini anlatıyor.
Şimdi bir diş hekiminin stajyeri olarak çalışıyor. Akıcı Almanca konuşuyor ve kendisi de diş hekimi olmak istiyor.
Merkel, "göçmen krizi" olarak anılan dönemde ünlü "Wir schaffen das" yani "Yapabiliriz" sözünü sarf etti. Altı yıl sonra birçokları, Merkel'in hakkını teslim ediyor. "Kriz" hissiyatı son buldu.
Ancak azınlıktaki bazı Almanlar hala kızgın. Bazı göçmenlerin işlediği suçlara ve bazı terör saldırılarına değiniyorlar.
Aşırı sağcı ve göçmen karşıtı parti Almanya için Alternatif (AfD), Meclis'te boy gösteriyor. Eskiden komünist yönetim altındaki ülkenin doğusunda şimdi göçmen karşıtlığından güç alan AfD etkisi hissediliyor.
"Demir Perde" olarak adlandırılan bloğun yenilmesiyle, Doğu Almanya'da yaşayanlara pembe bir gelecek tablosu sunulsa da, 30 yıl içerisinde fırsatlar çoğalmadı, maaşlar ülkenin geri kalanına göre düşük kaldı. Şimdi genç insanları burada kalmaya ikna etmek zor görünüyor.
"Schrebergarten" denen tipik bir Alman bahçesinde zaman geçiren Hannelore ve arkadaşları, Merkel'in ülkenin doğusundaki bölgeleri için daha fazlasını yapabileceği görüşünde. Her şey bir yana Merkel'in de "demir perde" altında büyüdüğünü hatırlatıyorlar.
Almanya'nın eski partileri yerine, AfD'ye oy veriyorlar.
Hannelore, "2015'te göçmenler akın ettiğinden bu yana Almanya geriye düştü" diyor.
Almanya'da eşitsizlikler sürüyor.
Merkel'i eleştirenler, örneğin onun cinsiyete dayalı maaş eşitsizliği hakkında daha çok şey yapabileceğini söylüyor. Almanya bu konuda Avrupa'nın en kötü tablosuna sahip. Kadınların iş hayatında ve siyasette daha fazla öne çıkma konusunda cesaretlendirilebileceği de söyleniyor.
Açık Toplum Vakfı'ndan Daniela Schwarzer, "Merkel bunu denedi" diyor ve onun Almanya'nın en tepesinde yer almasının bile genç kadınlar için güçlü bir rol model olduğunu savunuyor.
Schwarzer, Merkel'in, Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer'e verdiği desteği de hatırlatıyor.
Almanya'nın en popüler figürlerinden biri olarak kalacak olan Merkel, yönetiminde de kadınları önemli noktalara taşıdı ve kendisine kadın danışmanlar da seçti.
Münih Çağdaş Tarih Enstitüsü'nden Prof. Magnus Brechtken, "Uzun vadede insanlar bu 16 yılın yalnızca ekonomik olarak değil ülkenin geleceğe hazırlanması bakımından da oldukça başarılı geçtiğini anlayacak" yorumunu yapıyor.