Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yurt dışından imamların Almanya'da camilerdeki nüfuzunu azaltmak istediklerini açıkladı. Berlin'de düzenlenen İslam Konferansına ev sahipliği yapan Faeser, "Devletlerin yurt dışından Almanya'ya imam göndermesini aşamalı olarak azaltmak istiyorum. Hedef, tamamen sonlandırmak. Bu, özellikle de Türkiye ile ilgili" diye konuştu.
Almanya'da yetişmiş, sosyalleşmiş ve Almanca eğitim almış imamların görevlendirilmesinin entegrasyon politikaları açısından önemine vurgu yapan Faeser, yurt dışına bağımlılıkların ve yabancı ülkelerin nüfuzunun azaltılmasının Alman Müslümanların inançlarını Almanya'da yaşamasını ve kendini dini açıdan evinde hissetmesini kolaylaştıracağını söyledi.
İslam Konferansı 2006 yılında Alman devletiyle Müslümanlar arasında düzenli diyaloğun sağlanması amacıyla hayata geçirilmişti. İçişleri Bakanlığında Çarşamba günü gerçekleştirilen konferansa Müslüman cemaatten yaklaşık 160 temsilci ile devlet yetkilileri, kilise temsilcileri, Yahudi cemaatinden temsilciler ile bilim insanları katıldı.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Juliane Seifert de imamların Alman toplumunda daha fazla kökleşmesi gerektiğini, spor ve kültür gibi alanlarda köprüler inşa edebilen bir konumda olmalarının önem taşıdığını söyledi. Konuyla ilgili geçen hafta Türkiye'de görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Seifert, "Konu, imamların gönderilmesinin bir günde durdurulması değil. Daha ziyade, birlikte bağlayıcılığı bulunan bir yol üzerinde anlaşmak" diye konuştu.
Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) sözcüsü Eyüp Kalyon da Almanya'da dini personel eğitiminde kaydedilen ilerlemelere işaret ederek bir değişim süreci yaşandığını söyledi. Aynı zamanda Diyanet İşleri Türk-İslam Birliğinde (Ditib) imam eğitim programından sorumlu olan Kalyon, Ditib'in iki yıllık eğitim sürecinin ardından bu yıl 25 mezun verdiğini, yeni dönemde 36 kişinin eğitim aldığını bildirdi.
Ditib'de görevli bin 200 din görevlisinden 1000'inin Türkiye'den gönderildiği bilgisini paylaşan Kalyon, Ditib imamlarının Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığınca finanse edildiğine işaretle, Almanya'da çoğu ilçenin imama ayıracak kaynağının bulunmadığına dikkat çekti.
Almanya'da liberal İslam'ın temsilcilerinden biri olarak görülen İslam ilahiyatçısı Mouhanad Khorchide ise konuşmasında Almanya'daki Müslüman cemaatin halen etnik olarak ayrılan ve menşe ülkeye yönelen bir yapıya sahip olmasını eleştirdi.
Vestfalya-Wilhelm Üniversitesi İslam İlahiyatı Merkezi Direktörü olan Khorchide, Faslı bir imamın bir Ditib camisinde vaaz vermesi noktasından hâlâ çok uzak olunduğunu söyledi. Khorchide'in, "Benim Ditib yönetim kurulunda oturduğumu düşünebiliyor musunuz?" sorusu salonda gülüşmelere neden oldu.
İsrail asıllı psikolog ve aşırılıkçı hareketler uzmanı Ahmad Mansour ise Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yayımlanan makalesinde İslam Konferansının yapısına yönelik eleştirilerde bulundu. İslam Konferansının "Almanya'daki Müslümanların çoğunun haberdar bile olmadığı ya da ilgilenmediği elitist bir etkinlik haline dönüştüğünü" belirten Mansour, bunda Müslümanların gündelik hayattaki sorunlarının konferans gündeminde bulunmamasının rolüne işaret etti.
Mansour, "Bazılarının seve seve görmezden geldiği gerçek ise şu: Gündelik hayatta temasların neredeyse hiç olmadığı iki yıllık pandemi sonrasında pek çok kişinin entegrasyon çabaları yıllarca geriye gitti. Mecburen paralel toplumlarda örgütlendiler ve eğitim durumunda felaket boyutlarda gerileme var. Aynı zamanda TikTok gibi platformlarda Almanca yayınlanan ve milyonlarca tık alan kısa videolarla Selefiler atağa geçmiş durumda" ifadelerini kullandı.