Almanya'da imza kampanyalarında patlama

Almanya'da imza kampanyalarında patlama

OpenPetition ve Change.org gibi online imza platformlarıyla karşılaşmayan yoktur. Bir caddenin genişletilmesinden, esrar yasağının kaldırılmasına farklı konularda imza vermek için insanlar bu platformları kullanıyor.

Almanya'nın en eski imza kampanyası platformu ise aslında Alman Federal Meclisi'ne ait. Ancak Alman Federal Meclisi gözetiminde düzenlenen imza kampanyalarına katılım 2016 yılı itibariyle tarihinin en düşük seviyesini gösterirken, devlete bağlı olmayan özel platformlar katılımda büyüme kaydediyor. OpenPetition Almanya, 2016 yılında bir önceki seneye oranla beşte bir oranında büyüyerek 4 bin 172 imza kampanyası düzenledi. İnternet sayfası 12 milyon kullanıcıya ulaştı.

Özel girişimler devlete karşı

Bu platformların çekici olmasının bir nedeni kullanıcıların diledikleri her konuda imza kampanyası düzenleyebilmesi. Buna karşın devlete bağlı dilekçe komisyonu kendisine yapılan başvuruların sadece yüzde 10'unu imzaya açıyor. Sosyolog Ulrich Riehm'e göre bu durum kullanıcıların motivasyonunu kırdığı gibi sürecin şeffaf olmadığı izlenimi uyandırıyor.

Siyaset bilimici Markus Linden de aynı görüşte. Dilekçe komisyonun bir çeşit "düşünce polisi” gibi çalıştığını izlenimi verdiğini ifade eden Linden, kişilik hakları ve barışçıl demokratik anayasal düzenle bağdaştığı müddetçe komisyonun kendisine ulaşan dilekçeleri imzaya açması gerektiğini düşünüyor.

Özel girişimin sınırları

Ancak özel girişimlerin de eleştirilen noktaları var. Linden, bu tarz sitelerin "Kampanyamız başarıya ulaşmıştır” şeklindeki paylaşımlarının kullanıcılar tarafından doğrudan politik başarı sağlandığı şeklinde algılandığına dikkat çekiyor. Oysa Federal Meclis'in onayı olmadan düzenlenen bir kampanyada toplanan imzalar bir anlam ifade etmiyor.

Düzenlenen imza kampanyalarının politikalar ve kanun yapımındaki etkisinin ne olduğunu tespit etmek kolay değil. Bu durum Alman Federal Meclisi'ne ulaşan imza kampanyaları için dahi geçerli. Her ne kadar dilekçe sahibine başvurunun değerlendirileceğine dair bir geri bildirim yapılsa da kanun yapımında dilekçenin ne ölçüde dikkate alındığı bilinmiyor.

OpenPetition bu sebeple başarıya ilişkin başka ölçütler kullanıyor. Şirket yöneticisi Jörg Mitzlaff göre nihai olarak arzuları yerine gelmese dahi kullanıcıların yüzde 76'sı, devlet ve vatandaş arasında bir diyalog ortamı oluşması durumunda imza kampanyasının başarıya ulaştığını düşünüyor.

Meclise ulaşan imza kampanyalarında durum biraz farklı. İmzaya açıldıktan sonraki dört hafta içinde 50 bin imzacıya ulaşan dilekçeler 2005'ten bu yana meclis dilekçe komisyonu tarafından değerlendiriliyor. Linden bu durumun olumlu olduğunu ancak bir adım daha atılarak özellikle yüksek sayıda imza taşıyan dilekçelere ilişkin olarak katılımcıların komisyondaki oturuma davet edilmesi gerektiğini söylüyor. Böylece meclis yasa koyma konusundaki iktidarını kaybetmeden halkın bu sürece katılımının önünü açmış olur.

Kamu-özel işbirliği?

Özel girişimlere ait platformların güvenilirliği uzmanlar arasında tartışmalı bir konu. İletişim uzmanı Christian Scherg "imzacının gerçek bir kişi olup olmadığının özel girişimlere ait platformlarda önemsenmediği” görüşünde.

Sosyolog Ulrich Riehm ise veri güvenirliğini sağladıkları konusunda bu platformlara güveniyor. Riehm'e göre imza listelerindeki isimlerin gerçekliğinin ister online, ister ıslak imzalı olsun kontrol edilmesi gerekiyor.

Markus Linden, devletin düzenlemek istediği imza kampanyalarının özel girişimler eliyle gerçekleştirilmesi durumunda dikkatlı olunması uyarısında bulunuyor. OpenPetition platformunun sahibi Jörg Mitzlaff ise burada önemli olan imzanın toplanması sürecine ve dijital imzalara ilişkin hukuki kuralların konulması. Linden'e göre de "belirlenen şartlar altında gerçekleşen imza kampanyalarının Meclis tarafından tanınması bir problem yaratmamalı.”

Kazanan tartışma kültürü

Meclis Dilekçe Komisyonu'ndaki uzmanlar ister özel girişimler ister devlet tarafından düzenlensin, katılımcıların iradelerini ortaya koymuş olmaları sebebiyle imza kampanyalarına daha çok önem verilmesi görüşünde. Marcus Linden'e göre katılım ne kadar artarsa kampanyanın demokratik temsil gücü de o kadar yüksek olur.

Jan D. Walter

© Deutsche Welle Türkçe