2015 yılının Haziran ayı sonlarında Almanya – Belçika sınırında yapılan rutin kontroller sırasında Lübnan doğumlu iki gencin bulunduğu bir otomobilde polis tarafından arama yapıldı. Bremen'de yaşayan ve yanlarında sadece el çantası bulunduran iki kişi Belçika'ya alışveriş için gittiklerini beyan etti.
Aachen Savcılığı sözcüsü Jost Schützeberg aramanın nasıl geçtiğini şöyle anlatıyor: "El çantalarından iç çamaşırı ve 490 bin euro çıktı. Aramanın yapıldığı yer ve nakit euroların diziliş şekli bu paranın uyuşturucu suçundan, dolayısıyla uyuşturucu satışından kaynaklandığına işaret ediyordu.”
Essen gümrük müdürlüğünde yapılan inceleme sırasında çantaların içinde kokain izine rastlandı. Lübnan asıllı Bremenliler de daha önce zabıtlara geçmiş kişilerdi.
Fransız emniyeti tarafından Aachen Savcılığına, uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili soruşturmada bu şahısların adlarının da geçtiği bildirildi.
Amerikan ve Fransız makamları yıllardır "Sedir Operasyonu” adı altında, Avrupa çapında faaliyet gösteren kara para aklama şebekesinin izini sürüyor. Soruşturma dosyasında Kolombiya'daki bir kokain karteli hesabına çalışan 14 zanlının uyuşturucu satışından elde edilen milyonlarca euroyu akladıkları ve Lübnan'dan yönlendirilen şebekenin Almanya'nın da aralarında bulunduğu Avrupa ülkelerinde haftada 1 milyon euro akladığının olduğu belirtiliyor.
Sedir Operasyonu'nu yakından takip eden Avrupa Polis Teşkilatı Europol’un sözcüsü Slava Stefanova Avrupa’da milyarlarca Euro kazanan kokain şebekelerinin en büyük sorununun paranın Avrupa’da, kendilerinin ise Güney Amerika’da bulunmalarından kaynaklandığını söyledi.
Kara para aklama şebekelerinin hiyerarşik bir yapılanmayla çalıştıkları belirlendi. Belçika sınırında tutuklananların da dâhil oldukları grubun Belçika, İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya'da uyuşturucu satışından elde edilen paraları toplayıp satın aldıkları lüks eşyayı Ortadoğu'da sattıkları, kazanılan paranın da bölgedeki bankalar aracılığıyla Güney Amerika'ya havale edildiği öğrenildi. Şebekenin Hizbullah hesabına çalışıp çalışmadığı da araştırıldı. Ancak bunu kanıtlayacak herhangi bir delil bulunmadığı için terör finansmanı suçlaması dava dosyasına işlenmedi.
Sıkı kontroller nedeniyle Avrupa’da nakit paranın büyük miktarlar halinde bankaya yatırılmasının kolay olmadığını belirten Stefanova sözlerini şöyle sürdürdü: “Uyuşturucu satışından kazanılan para toplanıp bir araya getirildikten sonra aklama şebekesine aktarılıyor. Lübnanlı şebeke bu parayı pahalı kol saatleri ve lüks otomobillere yatırıyor ve daha sonra bu saatleri Ortadoğu ülkelerinde pazarlıyor. Bu satıştan kazanılan para da o ülkelerdeki bankalara yatırılıyor.”
Lübnan ve Dubai'deki banka işlemlerinde problem çıkmıyor. Ortadoğu bankalarındaki uyuşturucu parası kolayca Kolombiya’ya havale edilebiliyor.
Avrupa’daki kuyumcuların 2011 ile 2015 yılları arasında uyuşturucu parası aklayanlara 20 milyon euroluk değerli saat ve mücevher sattıkları belirlenmiş.
Plastik torbalarda taşınan milyonların kuyumcuları kuşkulandırmadığı anlaşılıyor. Aachen Savcılığı Lübnan asıllı müşterilerle iş yapan kuyumcular hakkında "dikkatsizlikten para aklamaya iştirak” ettikleri şüphesiyle soruşturma yürütüyor.
Fransız makamlarının hangi suçlamayı kanıtlayacakları, hangilerinin ise varsayım olarak kalacağı mahkemede belli olacak. Konuyla ilgili araştırmayı izleyen ortak medya biriminin verdiği bilgilere göre "Sedir Operasyonu” sanıklarından biri suçlamayı reddederek, kendisine teslim paranın "temiz” olduğunu sandığını iddia ediyor. Paris'te görülmekte olan "Sedir” davasının kasım ayı bitmeden kapanması bekleniyor.