Almanya‘da nefret suçları arttı

Almanya‘da nefret suçları arttı

İstatistiklere göre Almanya'da genel olarak suç oranları geçen yıl azaldı ve birçok eyalette kriminal suçlar şimdiye kadarki en düşük seviyeyi gördü. Buna karşın siyasi güdümlü suçların sayısı artış gösterdi.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 2010 ve 2016 yılları arasında nefret suçu olarak sınıflandırılan olayların sayısı 3 bin 770'den 10 bin 751'e yükseldi. Bu artış özellikle “dini ve yabancı ideoloji” kategorisinde yer alıyor.

Öte yandan yurtdışındaki çatışmalardan kaynaklanan siyasi kaynaklı suçlar, aynı dönemde 120'den 404'e çıktı. Din motivasyonlu olarak işlenen suçların sayısı 248'den bin 516'ya çıktı.

2017 yılı ulusal istatistikleri henüz yayınlanmamış olmasına rağmen, Hessen, Baden-Württemberg, Saksonya, Hamburg, Schleswig-Holstein, Berlin ve Rheinland Pfalz dahil olmak üzere, tek tek eyaletlerin bugüne kadar yayınladığı verilere bakıldığında ise bu kutuplaşmanın devam edeceği göze çarpıyor.

Göçmenler destek arayışında

Toplum liderleri, polis de dahil olmak üzere devlet yetkililerinden daha fazla destek ve anlayış talebinde bulunuyor.

Berlin’in Sosyal Demokrat Partisi’nin meclis lideri Raed Saleh’a “Gerçekten endişeliyim” dedi. "İslamofobinin, 10 yıl önce asla düşünemeyeceğim bir dereceye kadar nasıl kışkırtıldığını görebiliyorum."

Dinler arası diyalogda bir rol model olan Saleh, Naziler tarafından 80 yıl önce yok edilen bir sinagogu Berlin'deki Yahudi toplumu ile beraber yeniden inşa etmek istiyor.

Son günlerdeki cami saldırıları ve Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in İslam karşıtı açıklamaları bu diyalogun önemini bir kez daha gösterdi.

Saleh “Camilere saldırılar kabul edilebilir değil. Bir camiye, sinagoga ya da kiliseye yapılan saldırı aslında toluma yapılmış bir saldırıdır” şeklinde konuştu.

İbadet merkezleri polis korumasında

Almanya'daki camiler ve sinagogların gelecekte polis korumasına ihtiyacı olacak mı? Ülkenin din özgürlüğü sağlamak için genellikle daha fazla korumaya mı ihtiyacı var? Bunun cevabı karışık.

Türk Çalışmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi'nden Yunus Ulusoy, “Her caminin veya her Türk kültür merkezinin önünde bir polis memuru koymak mümkün değil” dedi. Ulusoy, kaynakların Almanya'daki 2.000'den fazla camiyi kapsayacak şekilde korumak için genişletilemeyeceğini söyledi.

Aşırı sağcılık, ırkçılık ve anti-Semitizm ile mücadele etmek için çalışan Amadeu Antonio Vakfı'ndaki uzmanlar da benzer bir görüşe sahip. Vakfın sözcüsü Robert Lüdecke, "Camilere yapılan son saldırılar göz önünde bulundurulduğunda, daha güçlü bir polis korumasına ihtiyaç duyduklarını söyleyebilirim," dedi ancak tek başına polisin, altta yatan güvenlik sorununu çözemeyeceğini de sözlerine ekledi.

Lüdecke ve Ulusoy, göçmenleri ve güvenlik görevlilerini temsil eden dernekler arasında daha fazla işbirliğinin gerekliliğini vurguluyor. Lüdecke, "İslami dernekler seslerinin duyulmasını istediklerini açıkça belirttiler, özellikle de bu son kundaklama saldırıları göz önüne alındığında," dedi. Ancak Lüdecke hiç kimsenin bu toplulukla temasa geçip halen güvende hissedip hissetmediklerini sormadığının altını çizdi.

DW/SSB, GY

©Deutsche Welle Türkçe