Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Gökay Sofuoğlu ve Alman Demokratlar Birliği (ADD) Genel Başkanı Remzi Aru, iki ülke arasında yaşanan gerilimden nasıl etkilendiklerini ve geleceğe ilişkin beklentilerini anlattı. Gökay Sofuoğlu, konuya ilişkin olarak “Türkiye kökenliler, Türkiye ile Almanya’nın siyasi ihtirasları arasında sıkışmış durumda” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet gazetesinden Gülriz Ergöz’ün haberi şöyle:
Almanya, yarınki (24 Eylül 2017) seçime Türkiye ile kriz gündemiyle gidiyor. Haziran 2016’da Alman meclisinin “Ermeni Soykırımını” tanıma kararı almasından beri aşamalı yükselen gerilimde Ankara’nın, Alman vekillerin İncirlik’i ziyaretini engellemesi Alman birliğinin Ürdün’e taşınmasına yol açtı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki seçim kampanyalarını Almanya’ya taşıma girişimleri reddedilince “Nazi” suçlaması ve ”Türkiye düşmanı partilere oy vermeyin” çağrısı yaptı. Ankara’nın iadesini talep ettiği kişilere Berlin iltica verirken Türkiye’de Alman gazeteciler ve insan hakları savunucuları gözaltına alındı. Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulamaya ve AB’nin Gümrük Birliği’ni genişletmesini veto etmeye başlayan Almanya Başbakanı Angela Merkel, iç siyasi baskı karşısında, Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin sona erdirilmesini bile talep etti. Bu krizi ve etkilerini Almanya’daki Türkiye kökenlilerle konuştuk.
Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Gökay Sofuoğlu:
- Bu krizde iki arada bir derede kalmışlık duygusu var mı?
Alman hükümeti ve halkının Türkiye kökenlilere karşı tavrı değişti mi? Türkiye kökenliler, Türkiye ile Almanya’nın siyasi ihtirasları arasında sıkışmış durumda. Erdoğan ile özdeşletiriliyorlar. Sokağa çıktıklarında sanki Türkiye uzmanıymışlar gibi sorular soruluyor, bunlara cevap vermek zorunda kalıyorlar. Siyasi partiler, seçim programlarında göçmenleri durumlarını iyileştirmeye dönük maddelere yer vermedi. Göçmen düşmanlığı üzerinden siyaset yapılıyor, ırkçı siyaset merkeze oturuyor, tüm partilerin programlarını etkiliyor. Bütün partiler (aşırı sağcı parti) AfD’ye cevap verme yarışına girdi.
- Almanya’da MİT ajanlarının arttığı iddia ediliyor. Korku, baskı ortamı var mı?
37 yıldır Almanya’dayım. MİT ajanı her dönemde vardır. Alman hükümetinin Erdoğan ile iyi anlaştığı dönemde de vardı. Şimdi bu kriz yüzünden daha fazla gündeme getiriyorlar.
- Erdoğan’ın açıklamaları, Erdoğan yanlısı Türk partilerinin seçim kampanyaları, Alman seçmenin AfD’ye kaymasında bir etken midir?
Bence AfD’ye kaymayı hızlandırmıyor. Ancak Erdoğan’ın “Türkiye düşmanı partilere oy vermeyin” çağrısından daha çok üzerinde durulması gereken “politik toplantılara katılmayın” çağrısı. Oysa bizim toplantılara katılıp sorunlarımızı siyasilerle konuşmamız gerekiyor. Erdoğan’ın çağrısına rağmen çok sayıda Türkiye asıllı SPD, CDU, Yeşiller toplantılarına, sokak kampanyalarına katılıyor.
- Türkiye kökenli seçmenin eğilimleri değişir mi?
SPD Türkiye kökenli seçmeni kaybeder mi? Erdoğan yanlısı Türk partiler oy alır mı? Türkiye kökenli seçmenlerin SPD’ye ilgisi devam edecek. Erdoğan yanlısı BIG ile ADD ise kendi aralarında kavgalı. Genel seçime sadece bir eyaletten katılacaklar. Eyalet seçiminde 13 biner, yani toplamda 26 bin oy almışlardı.
- Türkiye kökenli seçmenin katılımı artar mı azalır mı?
Seçime daha büyük ilgi gözlemliyorum. Böyle de olması gerekiyor. Almanya’dakiler Türkiye’den emir almamalı, kendi rüştlerini ispatlamalı. Almanya’nın geleceğini hep birlikte inşa etmeye talip olmalı. Bunun yolu da seçimlere katılmak. Almanya üzerinde yaşadığımız, gün gelip defnedileceğimiz ülke. Bu ülkenin parçası olmanın ötesinde kendisiyiz. Almanya’da satın alınan mezarlık sayısı o kadar arttı ki, Türkiye’ye geri dönmek söz konusu değil.
- Alman devlet politikası uzun süre Türkiye kökenlileri kendi kaderine terk ederek Erdoğan’ın etkisine açık hale getirdi. Türkiye’nin AB üyelik sürecini engellemesi de Erdoğan’ın elini güçlendirmeye yaradı. Almanya’da hep Erdoğan eleştiriliyor, ama bu yönde bir özeleştiri var mı?
Maalesef yok. Seçim kampanyasında kendi yanlışlarının üzerini örtmek için Erdoğan’ı abarttılar. Zaten Erdoğan’ın açıklamalarında Türkiye kökenlilerin sorunlarının çözülmesini isteyen bir hal göremiyorum. Çözmesi gereken Alman devleti, o da program geliştirmek yerine Erdoğan ile kısırdöngü içinde sorunları tamamen ihmal etmiş durumda.
Alman Demokratlar Birliği (ADD) Genel Başkanı Remzi Aru:
- Geçen yıl Alman meclisinde “soykırım” kararının ardından ADD partisini kurdunuz. Bu girişimin nedeni neydi?
Alman partilerinde görev alan Türk kökenli vekiller Türklerin çıkarları doğrultusunda politika yapmadığı için parti kurmayı lüzumlu gördük.
- Erdoğan ile özdeşleşerek kampanya yapıyorsunuz. “Türkiye düşmanı partilere sakın ha oy vermeyin” sözlerini seçim kampanyasında kullanıyorsunuz. Almanya’da büyük tepki çekmiyor mu?
Büyük tepki çekmedi. Almanya’da bütün partiler bunu yapıyor. Yeşiller de HDP mitinglerine katılıyor.
- Alman seçmenlere ulaşma kaygınız var mı?
Alman seçmenlere hevesimiz yok. Önce Türkiye kökenli Müslüman seçmenlere, ardından diğer yabancı kökenlilere ulaşmak istiyoruz. Almanlar en sonda geliyor.
- Sadece tek eyalette örgütlüsünüz. Bu yeterli mi?
Değil. Tüm Almanya’da örgütlenmek istedik. Ama Alman derin devleti engelledi. Genel seçime katılabilmek için eyalet başına 2 bin kişinin imzasının toplanması isteniyor. Bizden imzaları iki günde istediler. Partiye banka hesabı verilmedi ve açılan hesaplar sebepsizce kapatıldı, tekrar açılmadı, mahkemeye gittik, yine olmadı. Bu derin devletin bir oyunu. Demokrasiyi engelliyorlar. Türkiye’de polis paldır küldür gelir baskın yapar, emri kimin verdiği bellidir. Ama Alman devleti yavaş yavaş geliyor, kimin sorumlu olduğunu bilemiyorsunuz.
- Bu kriz Türkiye kökenli seçmenin eğilimlerini değiştirecek mi?
Eskiden Türklere sahip çıkan yoktu. Türkler koyun muamelesi görüyordu. Türkiye’nin insanına sahip çıkması çok güzel. Muhafazakâr insanların çoğu partimizi destekliyor
- Tek eyalette 15 bin oy az değil mi?
O başlangıçtı. Isınma aşamasındayız. Alman seçim sistemi karmaşık, her yerde her türlü faaliyeti yürütemiyorsunuz. Erdoğan posteri açınca Amerikan, İngiliz medyasında haber olduk, çok güzel reklam oldu. Oyumuz artacak.
- Büyük Alman partilerine katılıp mücadele vererek siyaseti içerden değiştirmek daha etkili bir yol olmaz mıydı?
Olmaz. Almanya’da halkın yüzde 17’si, çocukların yüzde 35’i yabancı kökenli. Gelecekte ne olacağı belli. Almanya onları devşirmeye çalışıyor, devşiremezse biliyor ki, yabancılar kendi kültürlerini yaşayacak. Biz “kendi dilimizi, kültürümüz, geleneklerimizi korumak istiyoruz” dediğimizde düşman oluyoruz. Sadece onlar gibi olursanız tolerans tanınıyor, biraz farklı olursanız tanınmıyor. Almanya’da Erdoğan bir numaralı devlet düşmanı görülüyor. Şeytan haline getirdiler. Aklıselim bir şey değil. Bütün medyada Erdoğan’a karşı aynı haberler çıkıyor, içindeki yanlışlar bile aynı, çünkü hepsi tek merkezden servis ediliyor.