Almanya'da yükselişi önlenemeyen parti: AfD

Almanya'da yükselişi önlenemeyen parti: AfD

Almanya'da; İslam, mülteciler ve yabancı karşıtı açıklamalarıyla dikkat çeken sağcı ve popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi son olarak Berlin eyaletinde de meclise girmeyi başardı.

AfD eyalette dün yapılan seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 14,2 oranında oy aldı. Parti böylece Berlin'le birlikte 16 eyaletten 10'unda temsil hakkı kazanmış oldu.

Almanya'da Eylül 2017'de genel seçimler yapılacak ve kamuoyu araştırmaları AfD'nin ülke çapında üçüncü parti olma yolunda ilerlediğini gösteriyor.

Merkel'in partisi Berlin'de ağır yenilgi aldı

AfD Genel Başkan Yardımcısı Beatrix von Storch'a göre, partisinin Berlin'de meclise girmesi ve seçimlerde iktidardaki Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) oy kaybetmesi, iki parti arasında 'muhafazakar seçmenleri kazanma yarışını' kızıştıracak.

Von Storch Facebook hesabından yaptığı açıklamada, "2017'de (Başbakan) Angel Merkel'ın siyasi açıdan ayakta kalma mücadelesine tanık olacağız ve AfD genel seçimlerde Federal Meclis'teki üçüncü büyük parti olacak" dedi.

Eyalet meclislerinde 100'den fazla milletvekili olan ve bugüne dek en fazla oyu yüzde 24,3'le Almanya'nın doğu eyaletlerinden Saksonya Anhalt'da alan AfD, Die Zeit gazetesinin analizine göre Berlin'de en çok Hristiyan Demokrat Birlik'ten (CDU) seçmenlerinden oy aldı.

Ancak gazetenin analizi, Sol Parti'nin dahi seçmenlerinin bir bölümünü AfD'ye kaptırdığını gösterdi.

Die Zeit ayrıca, AfD'nin normal koşullarda oy kullanmayan seçmenleri de harekete geçirdiğini savunuyor.

AfD'nin birçok eyalette meclise girmesini yorumlayan ve Berlin'de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesi ise vatandaşların bilgisiz ve yabancılara karşı önyargılı olmalarının, İslam'a karşı genel düşmanlığı artırdığını ve bu ruh halinin AfD ile hesaplaşmayı engellediğini öne sürdü.

Almanya'nın doğusundan Leipziger Volkszeitung gazetesine göre ise AfD, Almanya siyasetinde kendisine sarsılması zor bir yer edinebilir.

Gazete, "Yerleşik siyasi partilerin temsilcileri AfD milletvekillerini 'Bunlar demokrat değil' diye damgalamak ve bir köşeye atmak yerine bu parti ile programları konusunda tartışmaya girebilirlerse, hayırlı olur" yorumunu yaptı.

AfD, 2013'te Euro Bölgesi'ndeki kurtarma paketlerine tepki amacıyla kuruldu. 2014'de Avrupa Parlamentosu'na iki milletvekili gönderdi. Aynı yıl Almanya'da eyalet meclislerinde de temsil edilmeye başlandı.

Parti, kendilerini Avrupa'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar Hareketi (Pegida) olarak tanımlayan oluşumla dayanışma içinde oldu.

Temmuz 2015'e dek partinin sözcüleri Bernd Lucke, Frauke Petry ve Konrad Adam'dı. Aylar süren parti içi iktidar mücadelesinin ardından Frauke Petry ve Jörg Meuthen eş genel başkan seçildi.

Parti programını ancak bu yıl netleştiren AfD bu nedenle uzun süre 'Somut bir çizgisi olmadığı' gerekçesiyle eleştirildi.

Önce Euro karşıtı söylemiyle ortaya çıkan AfD artık kamuoyunda İslam, mülteciler, güvenlik gibi kamuoyunun gündeminde olan konulara yöneliyor.

AfD mülteci krizi sırasında Almanya'da mültecilere yönelik 'hoşgeldin kültürüne' karşı çıktı. Başbakan Merkel'in izlediği mülteci politikasını sert bir biçimde eleştirdi. Kamuoyunda destek buldu.

Siyaset bilimcilere göre Hristiyan Birlik Partileri'nden daha sağda duran bir parti AfD. 'Sağ popülist' olarak nitelendiriliyor. Ancak İslam ve yabancı karşıtı açıklamaları nedeniyle partiyi 'Aşırı sağcı' diye tanımlayanlar da var.

Kamuoyu araştırma şirketi Forsa'nın AfD destekçileriyle ilgili olarak yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, Almanya'da seçmenlerin büyük bölümü üst ve orta tabakadan oluşuyor. Doktor, mühendis, emekli, memur, serbest çalışanlar ağırlıkta.

AfD seçmeninin ise üçte ikisini erkekler oluşturuyor. Destekçilerin yüzde 24'ü Katolik, yüzde 29'u Protestan. Yüzde 47'lik kesimse her iki kiliseye de üye değil.

Partinin destekçilerin büyük bölümü, evli ve nüfusu 20 binin altında olan yerleşim birimlerinde yaşıyor. En büyük endişeleri ekonomik açıdan durumlarının kötüleşmesi. Federal Meclis'te temsil edilen partilere duydukları güvenin azaldığını vurguluyorlar.

Siyasi partiler konusundaki araştırmaları ile tanınan Oskar Niedermayer da bu görüşü savunanlardan. Siyaset bilimci, Deutschlandfunk Radyosu'na yaptığı açıklamada, "Seçmenlerin AfD'ye yönelmesinin asıl nedeni, Başbakan Merkel'in izlediği mülteci politikası" dedi ve ekledi:

"Hristiyan Birlik Partileri başta mülteci politikası olmak üzere aralarındaki tartışmaları bir kenara bırakmalı. CSU lideri Seehofer mültecilere üst sınır konulması ısrarından vazgeçmeli, Merkel ise mülteci politikasında aldığı her kararın doğru olmadığını kabul etmeli.

"Vatandaşları mülteci politikasında tek başına hareket etmeyeceklerine ikna etmeli, onların korkularını ortadan kaldırmalılar."

Başbakan Angela Merkel, Berlin'deki başarısız seçim sonuçlarının sorumluluğunu üstlendiğini söylüyor.

Bild gazetesinin Eylül ayında kamuoyu araştırma şirketi Emnid'e yaptırdığı ankete göre AfD halen en yüksek oy oranına ulaşmış durumda. Ankete göre Almanya'da şu an genel seçim yapılsa; Hristiyan Birlik Partileri yüzde 32, Sosyal Demokrat Parti yüzde 24, AfD ise yüzde 14 oranında oy alacak.

Yeşiller Partisi'nin oy oranı yüzde 11, Sol Parti'nin oy oranı ise yüzde 9 olarak tahmin ediliyor.

AfD'yi yakından takip eden Deutsche Welle editörlerinden Kay-Alexander Scholz'e göre partinin geleceği kendi dışındaki siyasi gelişmelere de bağlı.

Kay-Alexande Scholz konuyla ilgili analizinde, "Yeni terör saldırıları düzenlenecek mi? Sığınmacı sayısı konusunda nasıl bir gelişme olacak? Almanya'da entegrasyonun üstesinden nasıl gelinecek? İşte AfD'nin 2017 Eylül'ünde yapılacak genel seçimler sonrasında Federal Meclis'te hangi oranda temsil edileceği birçok faktöre bağlı olacak" dedi.