Alman hükümeti, 24 Nisan için yapılacak açıklamada ilk aşamada soykırım ifadesinin kullanılmamasından yanaydı. Fakat hükümetin bu tutumu hem muhalefet partileri hem de iktidar partileri içinde rahatsızlığa neden oldu. Tepkilerin artması üzerine de koalisyon partileri, parlamentoda yapılacak açıklamada 1915 olaylarını "kitlesel kıyım, etnik temizlik, tehcir ve soykırımlar tarihine örnek teşkil etmektedir" ifadesiyle taşıma kararı aldı. Ayrıca Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Berlin Katedrali'ndeki anma töreninde yapacağı konuşmada da soykırım nitelemesini kullanması bekleniyor.
‘Tarihçiler nezdinde verilecek hukuki bir karara açığız'
Soykırım ifadesine itiraz eden Almanya'daki Türk sivil toplum örgütleri, bu konudaki kararın meseleye dâhil olan tüm taraflar nezdinde ve tarihçilerin de onayıyla verilmesi gerektiğini savunuyor. 1915'te yaşananlarla ilgili araştırmalar yapan "Barış için Diyalog" adlı derneğin başkanı Dr. Ali Söylemezoğlu, alınan soykırım kararlarını yargısız infaz olarak değerlendiriyor.
"Avrupa Parlamentosu'nun, Alman Parlamentosu'nun, Alman Cumhurbaşkanı'nın, Papa'nın bu konuda karar verme yetkisi yok. Çünkü soykırım veya genozid denen şey, bir suç fiilidir.' diyen Söylemezoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor:' Bu suç fiili, işlenmiş mi, işlenmemiş mi? Her suç fiilinde olduğu gibi bu da bir mahkeme tarafından karara bağlanabilir. Kimsenin kimseye 'Bu, hırsızdır' demeye hakkı yoktur. Birisi böyle bir şey derse, bu iftiradır. Dolayısıyla Türklere, bu suç fiilini yüklemek de bir iftiradır. Ancak bir mahkeme bu konuda bir karar verebilir."
Berlin Türk Cemaati Başkanı Bekir Yılmaz da siyasetçilerin alacağı bir soykırım kararını tanımayacaklarını, ancak diyaloğa açık, eşit bir zeminde verilecek her türlü hukuki kararı da kabule açık olduklarını şu sözlerle ifade ediyor:"Bu, parlamentonun işi değildir. Eğer gerçekten bu işin bir çözüme kavuşmasını istiyorlarsa, ne olduğunu anlamak ve tanımlamak istiyorlarsa bir tarihçiler komisyonu kurulur. İçinde Almanlar da Ermeniler de Türkler de Birinci Dünya Savaşı'nda taraf olmuş tüm ülkeler bulunsun, arşivlerini açsınlar. Alacakları kararı da mahkemeye götürsünler. Eğer mahkeme soykırım kararı alırsa, o zaman Türk milleti de Türk toplumu da Türk devleti de bu kararı tanır."
‘Tarih siyasi malzeme olarak kullanılıyor'
Dr. Ali Söylemezoğlu, ayrıca siyasetçilerin bu konuda açıklama yapmasını da konunun siyasi malzeme olarak kullanılması şeklinde yorumluyor. Söylemezoğlu bu çerçevede:"Mesela Papa’nın hedeflerinden biri, kiliselerin birbirlerine yakınlaşmalarını sağlamak. Ruhani lider, Ermeni ve Katolik kiliselerinin yakınlaşmasını istiyor. Onun için de soykırıma dair açıklamalar yapıyor. Yani burada bambaşka unsurlar rol oynuyor. Ayrıca Almanya'da Türk gençlerini, Alman gençleri gibi tarihlerinden utanır hale getirmek istiyorlar. Bunu da açıkça söylediler, yazdılar: 'Türk gençleri, çok milliyetçi, bu nedenle onları entegre edemiyoruz' şeklinde. Bunların hepsi 2005'te parlamentoda söylendi" diyor.
‘Tek taraflı karar ortak yaşama zarar verir'
Bekir Yılmaz, Alman siyasetinin vereceği tek taraflı bir soykırım kararının Almanya'daki Türkleri de olumsuz etkileyeceğini savunuyor. Yılmaz, uyum ve diyalog çağrısı yapan Almanya'nın ülkedeki Türklerin duygu ve düşüncelerini gözetmesi gerektiğini söylüyor. Aynı şekilde Berlin Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Olcay Başeğmez de yapılacak açıklamanın Almanya'daki ortak yaşama ve barışa zarar verebileceğini şu sözlerle belirtiyor:"Karar, Almanya'daki toplumsal barışı çok kötü etkileyebilir. Bizim buradaki Türkiye kökenli Ermeni ya da Kürt yurttaşlarımızla hiçbir sorunumuz yok. Ancak böylesi kararlar, ne yazık ki önyargıları körüklüyor ve bunların sonucunda toplumsal huzur ve barış da olumsuz yönde etkileniyor."
Öte yandan yaklaşık 15 Türk sivil toplum örgütü, "Dostluk ve Barış Buluşması" sloganı altında 25 Nisan'da Berlin'de bir protesto yürüyüşü yapmayı planlıyor.