2011 yılında Almanya'da yaklaşık 4 milyon 200 bin yabancı emeklilik sigortası primi ödendiği ifade edildi. Bu rakamın bir önceki yıla nazaran 230 bin daha fazla olduğu kaydedildi. Bunun nedeninin 2011 yılında Alman isthdam piyasalarının Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine açılmış olması ve 2004'te AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının emeğin serbest dolaşımı ilkesi uyarınca, çalışacakları yeri seçebilme hakkına kavuştu. Başka bir neden de Güney Avrupa ülkelerini etkileyen borç krizi sebebiyle çalışanların, ekonomik açıdan daha güçlü Avrupa ülkelerinin tercih edilmesi. Deutsche Welle Türkçe'de konuya ilişkin yayımlanan haber şöyle;
Herhangi bir Alman işletmesinde kayıtlı çalışan herkes, sosyal güvenlik sigortasına prim ödemekle yükümlü. Her ay çalışanların brüt maaşlarının yüzde 18,9'u oranında emeklilik sigortası primi, yüzde 2,05 dolayında da bakım sigortası primi ödemesi yapılıyor. Bunun yarısı çalışan, diğer yarısı ise işveren tarafından karşılanıyor. Yıllar içerisinde, biriken emeklilik primi oldukça yüksek bir meblağa ulaşıyor. Ancak, kendi ülkelerine dönen yabancıların yalnızca bir kısmı bu primlerden tam olarak yararlanabiliyor. Duisburg Üniversitesi'nden İktisat profesörü Reinhold Schnabel, şu açıklamayı yapıyor: “Değerlendirmede en önemli nokta, yabancı çalışanın AB ülkelerinden birinin vatandaşı olup olmadığı. AB vatandaşları ile ‘anlaşma imzalanan ülkeler' adı verilen ülkeler arasında bir fark gözetiliyor. Bu ülkeler, AB'ye üye olmayan ancak Almanya ile emeklilik sigortası konusunda bir anlaşma imzalamış olan ülkeler, mesela Türkiye. İkili anlaşmalar, yabancı çalışanların emeklilik hakkını düzenliyor. Üçüncü grup ise AB üyesi olmayan ve Almanya ile herhangi bir anlaşma imzalamamış olan ülkeler.” Son grupta, Almanya'da prim ödenen sürenin ve primlerin ne kadarının geçerli sayılacağına ilişkin münferit kararlar alınıyor. Yani, Almanya'da çalışan her AB üyesi ülkenin vatandaşı, Almanlarla eşit haklara sahip. Diğer ülke vatandaşları içinse emeklilik maaşı hakkı doğup doğmayacağı çalışma süresine göre belirleniyor. Beş yıldan az prim ödenmişse, emeklilik hakkı doğmuyor. Fakat bu, ödenen primlerin yok olduğu anlamına da gelmiyor. Zira çalışanlar kendi ülkelerine dönmeleri durumunda bu parayı geri isteme hakkına sahip. İktisat Profesörü Reinhold Schnabel, bunun pek de akıllıca olmadığı görüşünde. Schnabel, "Şunu hesaba katmak gerekiyor. Primlerin geri ödenmesi talep edildiğinde, yalnızca çalışanın ödediği pay geri alınabiliyor, işverenin değil. Emeklilik hakkı kazanıldıysa, bunu güvence altına almak daha mantıklı. Primin geri alınmasını ancak Almanya'da çok kısa süre çalışıldığı hallerde öneririm" diyor.
Bir diğer seçenek ise Almanya'da çalışılan sürenin saydırılması. Örneğin böyle bir uygulama iki ülke arasında imzalanan "Sosyal Güvenlik Sözleşmesi" uyarınca Türkiye ile Almanya arasında mevcut. Bu sözleşme, Almanya'da ve Türkiye'de çalışılan sürelerin birlikte hesaplanmasına olanak tanıyor. Ancak Almanya'da çalışanlar ‘bakım sigortası' için de prim ödemekle yükümlü. Bakım sigortası, yaşlılıkta muhtaç duruma düşüldüğünde huzur evlerinden faydalanma hakkını öngörüyor. Ne var ki bu Almanya'ya özgü bir uygulama olduğundan, çoğunlukla ülkelerine dönen yabancıların bu haktan faydalanması mümkün olmuyor. Alman Sağlık Sigortası Yurt Dışı İrtibat Merkezi'nden Bernd Christl, kendi ülkelerine dönen yabancılar için o ülkedeki sigorta koşullarının geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Christl, örneğin Almanya'da çalışıp Türkiye'ye dönen Türk vatandaşları için ödedikleri bakım sigortası primlerinin bir anlamı kalmadığını söylüyor çünkü bakım sigortası primleri iki ülke arasındaki anlaşmanın kapsamında değil. Christl, bu tür durumlarda danışma hizmeti veren kurum ve kişilerden destek almanın önemine dikkat çekiyor.