Almanya'dan notlar

Almanya'dan notlar
Gürsel Köksal bildiriyor... TBMM'den milletvekilleri Berlin'de Bild gazetesini ziyaret ettiler Almanya'nın başkenti Berlin'e gelen TBMM Dışişleri Komisyonu üyeleri Axel Springer Grubu'nun merkezini ziyraet ederek, hem grup, hem de grubun en büyük gazetesi Bild'deki çalışmaları incelediler. Bild gazetesinin ikinci sayfasında “Axel Springer'in misafiri Türk politikacılar” başlıklı haber şöyle: “Bild'e üst düzey ziyaret. Türkiye parlamentosunun en önemli dış politika uzmanları dün Berlin'de Axel Springer grubu ve Avrupa'nın en büyük günlük gazetesi Bild hakkında bilgilendiler. Onları Grup Başkanı Mathias Döpfner karşıladı. Bild'in Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann Türkiye'nin en önemli gazetesi Hürriyet'le işbirliğini anlattı. Her iki gazete yıllardır Türkçe ve Almanca ortak makaleler yayınlıyor, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında saygı çağrısında bulunuyorlar. Misafirler arasında Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet ile Federal Meclis'in (Bundestag) Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz de yer alıyordu.  Murat Mercan başkanlığındaki TBMM Dışişleri Komisyonu heyeti, Federal Meclis Dışişleri Komisyonu üyeleriyle görüşmelerde bulunmak dün üzere Berlin'e gelmişti. Heyet, AKP'den Eskişehir Milletvekili Mercan'ın yanı sıra Mehmet Çerçi (Manisa), Necip Taylan (Tekirdağ) ve CHP'den Onur Öymen (Bursa), MHP'den Tunca Toskay (Antalya) ile Dışişleri Komisyonu Danışmanı Büyükelçi Akın Algan ve TBMM Dışişleri Protokol Müdürlüğü'nden Bülent Erten'den oluşuyor. Medya Erdoğan'ı bu kez manşetlere taşımadı ama yine de gördü Eski Başbakan Schröder'in doğum günü partisi için Hannover'e gelen ve Almanya'da 3 gün kalarak, hem Alman kamuoyuna, hem de buradaki Türk kamuoyuna yönelik toplantılar düzenleyen Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları, Alman medyasında geçen yılki gibi geniş yer bulamadı. Erdoğan'ın geçen yıl Berlin, Ludwigshaven ve Köln'ü kapsayan temaslarındaki yaptığı açıklamalar birçok gazetede manşetlerden verilmiş, konuşmalarının, özellikle de Köln konuşması, Almanca çevirileri büyük ölçüde ya da tamamen yayınlanmış, daha sonra da bu konuşmalardaki mesajları ve tezleri uzun süre – hala – tartışılmıştı. Başbakan'ın Hannover'deki doğum günü partisine katıldıktan sonra, pazar günü düzenlenen Alman medya mensuplarına yönelik kahvaltılı bilgilendirme toplantısındaki mesajları, gazetelerdeki haberlerde ele alınırken, yine Hannover'de çok sayıda Türk örgütünün temsilcisinin katıldığı toplantıdaki konuşmasına ise değinilmedi. Bild gazetesi tek sütundan verdiği “Erdoğan yeni NATO şefini eleştiriyor” başlıklı haberde Başbakan'ın karikatür krizinde Rasmussen'e yardım teklifinde bulunduğunu, ancak kabul görmediğini açıkladıktan sonra, “Bu problemi çözemeyen bir kişi, daha sonra NATO Genel Sekreteri olarak, diğer problemleri nasıl çözebilir?” sorusunu yönelttiği belirtiliyor ve Türkiye'nin NATO zirvesinde Danimarkalı devlet adamının bu göreve atanmasını engellemeye çalıştığı vurgulanıyor. Financial Times Deutschland'ın “Türkiye, Almanya'ya seyahatlerde vizenin kaldırılmasını istiyor” başlıklı haberinde Erdoğan'ın Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasıyla ilgili son kararına dayanarak, özellikle Almanya'ya seyahat etmek isteyen Türk işadamlarının bu uygulamadan muaf tutulması gerektiği yolundaki açıklamaları öne çıkıyor. Frankfurter Rundschau'nun “Erdoğan vize zorunluluğunu kınıyor” başlıklı kısa haber de Başbakan'ın vize uygulamasını eleştirdiği ve bunun ekonomik ilişkileri engellediği yolundaki açıklamalarını içeriyor. Süddeutsche Zeitung'un “Erdoğan vize zorunluluğunun sona ermesini istiyor” başlıklı haberinde de aynı konu işlendikten sonra, Başbakan'ın Ilısu Barajı ve Almanya'daki Türklerin entegrasyonuyla ilgili açıklamalarına da yer veriliyor. Almanya'nın Ilısu Barajı'na kredileri iptal etme kararında PKK propagandası etkisinde kaldığını ileri sürdüğü belirtiliyor. Daha sonra da Almanya'daki Türklerin topluma entegrasyonu için tüm çabaları desteklemek istediği ve Alman hükümetinin 'entegrasyon planı'nı selamladığı kaydediliyor. Haberde Erdoğan'ın ad vermeden Alman politikacılara seçimlerde Türkleri malzeme yapmama çağrısında bulunduğuna da işaret ediliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yayınlanan “Garantör Obama / Erdoğan, Taliban ve ikinci Salman Rüştü” başlıklı yorumda Erdoğan'ın Rasmussen konusundaki açıklamaları tartışılıyor. Erdoğan'ın bu konudaki sorunları Obama'ya anlattığı ve ABD Başkanı'nın garantör olduğu yolundaki sözlerine değinildikten sonra, bu garantörlüğün ne için olduğunu tam olarak açıklamadığı belirtiliyor. Hamburger Abendblatt'ın “Başbakan ülkesini Avrupa için bir zenginlik olarak görüyor” başlıklı, “Almanya'daki vatandaşlarına buraya tam çok fazla uyum göstermemeleri yolundaki uyarısıyla Türkiye Başbakanı Erdoğan geçen yıl olumsuz manşetlere yol açmıştı. Dün ise ondan belirgin biçimde başka şeyler duyuldu” sözleriyle başlayan haberde, Erdoğan'ın Alman gazeteciler için Hannover Havalalanı Oteli'nde düzenlenin kahvaltı nedeniyle özel uçağını 1.5 saat beklettiği belirtiliyor. Türkiye'nin tam üyeliğinin AB'ye yük olmayacağını, aksine canlandıracağını savunan Erdoğan'ın hükümetinin Almanya'daki Türklere Alman dili ve eğitimini ihmal etmemeleri için desteklediği kaydediliyor. ZDF'in internet portalında yer alan oldukça uzun haberde de Erdoğan'ın eski arkadaşı Schröder'in Türkiye'nin AB üyeliğin verdiği desteği oldukça duygusal bir tarzda dile getirdiği belirtiliyor ve “O bize hep saygı gösterdi. Saygı, saygıyı hakeder” dediği belirtiliyor. Kendisine yöneltilen Batı ve İslam dünyası arasında bir aracılık rolünü bırakıp, İslam dünyasının sözcülüğüne mü üstlendiği yolundaki soruyu “Bu tamamıyla yanlış. Biz ezilenlerin ve zayıfların sözcüsüyüz” dediği kaydediliyor Erdoğan'a ödül tartışması da devam ediyor Erdoğan'ın Zapetero ve Annan'la birlikte layık görüldüğü “Avicenna Ödülü”yle ilgili tartışmalar da haberlerde ele alındı. Bazı Hıristiyan demokrat politikacılar da bu fırsatı Türkiye'ye ve Türklere yönelik karşıtlıklarını dillendirmek için değerlendiriyorlar. Frankfurter Rundschau'nun “Koch Erdoğan'ı övüyor, ama eleştirel” başlıklı haberinde CDU'lu politikacıların ve CDU ağırlıklı Hessen hükümetinin bu doğrultudaki açıklamaları yer alıyor. Ödülün Frankfurt'taki törende “Medeniyetler İttifakı” adına Portekiz eski Cumhurbaşkanı Jorge Sampaio tarafından alınacağına değinilen haberde, Erdoğan, Zapatero ve Annan'ın bu ödüle layık görüldüğü ve Hessen Başbakanı Koch'un ödül töreninde yapacağı konuşmanın eleştirel olacağı vurgulanıyor. Hessen Eyalet Hükümeti Sözcüsü Dirk Metz'in açıklamasına göre Başbakan Koch, konuşmasıyla böyle bir ittifaktan, özellikle de Türkiye Başbakanı'ndan beklenenleri vurgulayacakmış. Erdoğan ise Hannover'deki konuşmalarında ad vermeden Türkleri eyalet seçim kampanyalarında malzeme yapan Alman politikacıları eleştirmişti. Hatırlanacağı gibi Hessen eyalet Başbakanı Koch, geçtiğimiz yıllarda bu konuda sadece rakiplerinden değil, kendi partisine mensup önde gelen politikacılardan da ağır eleştiriler alan bir devlet adamı. Yine aynı gazeteye açıklamada bulunan CDU-CSU Federal Meclis Grup Başkanvekili Wolfgang Bosbach, Bild gazetesinde daha önce yayınlanan görüşleri doğrultunda eleştirilerini sürdürerek, “Halen bu ödül için bir gerekçe arayışındayım” dedikten ve Erdoğan'ın Almanya'daki Türklere şimdiye kadar hiç “entegre olun, Almanca öğrenin ve Almanca konuşun” çağrısı yaptığını hatırlamadığını belirttikten sonra, “Ben bunun tam tersini hatırlayabiliyorum” diyor. Aslında Almanya'ya gelen Türk politikacılar, Erdoğan dahil, Türklere seslendikleri her fırsatta entegre olmaları, Alman vatandaşlığına geçmeleri ve Almanca öğrenmeleri çağrısı yapıyorlar. Erdoğan'ın geçen yılki Köln konuşmasını kavramları çarpıtarak ele alan Bosbach da (Erdoğan orada asimilasyonun insanlık suçu olduğunu söylemişti) Hessen Başbakanı Koch gibi CDU'nun Türklere ve Türkiye'ye karşı önde gelen isimleri arasında yer alıyor. Ödül tartışmasıyla ilgili SPD Milletvekili Lale Akgün'le, Yeşiller Milletvekili Ekin Deligöz'ün Erdoğan'a yönelik eleştileri ise bu konuyla ilgili haberlerde yer almıyor. Berlin'de yayınlanan Tagesspiegel'in haberinde ise ödülün Erdoğan'a verilmediği ileri sürülüyor. “Ancak ödül Erdoğan'a verilmeyecek ki” vurgusuyla başlayan haber ödülün “medeniyetler ittifakı”na verileceği belirtiliyor, Erdoğan'ın ödül törenine katılmasının planlanmadığı kaydediliyor. Ancak ödülle ilgili internet sayfasında ve ödül töreninin davetiyelerinde, ödülün “Medeniyetler İttifakı'nın girişimcileri olan Erdoğan, Zapatero ve Annan'a layık görüldüğü” vurgusu hala duruyor. Almanya, Irkçılıkla Mücadele Konferansı'nı boykot ediyor Almanya, Birleşmiş Milletlerin İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenecek Irkçılıkla Mücadele Konferansı'na katılmıyor. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sayfasında yer alan açıklamaya göre Almanya'nın bu kararı, konferansın İsrail'e karşı taraflı bir yargılama platformunda dönüşmesi endişesinden kaynaklanıyor. Almanya'nın yanında Hollanda, İtalya ve Polonya da konferansa katılmayacak. Dışişleri Bakanı Steinmeier, Almanya'nın BM'e üye olduğu 1973'ten beri ilk kez bir BM konferansına katılmadığını ve bu kararın alınmasının kendileri için kolay olmadığını açıkladı. Alman hükümetinin kararı muhalefet partilerince eleştiriliyor. Yeşiller partisi'nden yapılan açıklamada konferansın boykot edilmemesi, aksine aktif katılım gerektiği çağrısında bulunuldu ve “Ancak böylece anti-semitik ve aşırı İsrail eleştirisi içeren bir belge önlenebilir” denildi. Sol Parti de boykot kararını eleştirdi. Partinin Federal Meclis Grubu Göç Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen, "Alman Hükümeti sömürgeci bir güç edasıyla kimin nerede neyi tartışacağını belirlemek istiyor. Ahmedinejad'ın konferans öncesi yaptığı açıklamaları gerekçe gösteren Dışişleri Bakanı Steinmeier'in bu tavrı samimi değil. Kararın ardında yatan gerçek neden, Alman hükümetinin ırkçılıkla mücadeledeki eksiklikleriyle yüzleşmekten kaçmasıdır" dedi. Federal Almanya'nın son yıllarda defalarca uluslararası kurumlar tarafından ırkçılıkla mücadelede yeterli adım atmamakla suçlandığını belirten Dağdelen, "BM'nin ilgili komisyonu Federal Almanya'yı geçtiğimiz yıl Ağustos ayında bu konuda uyardı. AB Komisyonuna bağlı çeşitli kurumlar da benzeri eleştirilerde bulundular. Ancak buna rağmen hükümetin tavrında bir değişiklik olmadı." dedi. Dağdelen hükümetten ırkçılıkla mücadele konusunda daha önce imzaladığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmesini talep ederek şu görüşü savundu: "Polis teşkilatı ve yasalardaki ayrımcılık başta olmak üzere, Almanya'da yapısal ve kurumsal bir ırkçılık sorunu olduğu gerçeğini gizlemek mümkün değildir. Konferanslara katılmayıp bu gerçeği yok saymak, Federal Hükümeti bu sorunları çözmek sorumluluğundan kurtarmaz." Ayrılıkçılar, terör eyleminde İslamcıları geçiyor Avrupa'da ayrılıkçı örgütlerinin gerçekleştirdiği terör eylemlerinin sayısı, İslamcıların hanesine yazılanlardan çok daha fazla. Die Welt gazetesinin Avrupa polis teşkilatı Europol'un yıllık raporuna dayanan haberine göre geçen yıl Avrupa Birliği ülkelerindeki terör eylemlerinin sayısı, bir önceki yıla göre % 23 oranında geriledi. 2008'de gerçekleştirilen terör eylemlerinin büyük çoğunluğu kundaklama ya da küçük çaplı bombalamalardan oluşuyor. Rapora göre geçen yıl gerçekleştirilen ya da polis tarafından ortaya çıkarılan 515 terör eylemiyle bağlantılı olarak 1009 kişi tutuklandı, bunlardan 384 hakkında dava açıldı. Bunların büyük çoğunluğunu Eta gibi ayrılıklıkçı örgütler gerçekleştirdi. Yine aynı raporda İngiltere'deki bir eylem hariç, İslamcı teröristlerin tüm eylem hazırlıkları güvenlik güçleri tarafından önlendi. 2008 yılında tek bir İslamcı terör eylemi gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, aralarında Almanya'nın da yer aldığı birçok AB ülkesi İslamcı terörü halen “en büyük tehlike” olarak görüyor. Güvenlik örgütlerine göre, İslamcı teröristlerin çok sayıda insanın öldürülmesini hedefleyen bombalı saldırılara kalkışma olasılığı halen çok yüksek. Geçen yıl AB ülkelerinde İslamcı terör eylemlerinin hazırlık çalışmalarına katıldıkları suçlamasıyla tutuklanan 187 kişinin büyük çoğunluğu Kuzey Afrika ülkeleri kökenli. Aralarında Pakistan, Afganistan ve Türkiye kökenliler de var. En çok tutuklama Fransa'da (78 kişi) ve İspanya'da (61 kişi) oldu. Diğer tutuklamalar da Almanya, Belçika, Danimarka, İrlanda, İtalya ve Hollanda'da gerçekleştirildi. İnternette çocuk pornosuna yeni önlemlere tepki var Almanya'da Federal Hükümet'in internette çocuk pornosuna karşı yeni önlemleri bazı insan hakları kuruluşları ve muhalefet partilerince eleştiriliyor. Federal Aile Bakanlığı'nca geliştirilen ve internet servis sağlama şirketlerinin polisle işbirliğine dayanan yeni önlemleri esas alan yasa tasarısı önümüzdeki günlerde hazırlanacak. Buna göre Almanya'daki 5 büyük internet servis sağlama şirketi (Deutsche Telekom, Vodafone/Arcor, Alice, Kabel Deutschland ve Telefonica 02), Federal Polis Dairesi'nin (BKA) kendilerine bildireceği çocuk pornosu içerikli portalları gönüllü olarak bloke edecekler. Ancak bu işlemlerde sorumluluk poliste kalacak ve açılacak davaların, tazminat taleplerinin muhatabı sözkonusu blokajı yapan şirketler değil, BKA olacak. Bazı insan hakları örgütleri bu önlemlerin sansüre yolaçabileceği eleştirisinde bulunup, yasa hazırlıklarını protesto ediyorlar. Muhalefetteki partilerden Yeşiller ve Sol Parti, bunun bir seçim kampanyası girişimi olduğunu ileri sürerek, bu yolla çocuk pornosuyla mücadele edilemeyeceğini savunuyorlar. Ayrıca bu önlemlerin hukuki olarak da tartışmalı olduğuna dikkat çekiyorlar. [email protected] Dogan Media International / Frankfurt 17 Nisan 20095 Nisan 20092 Nisan 20091 Nisan 200928 Mart 200926 Mart 200925 Mart 200924 Mart 200923 Mart 200921 Mart 200920 Mart 200918 Mart 200917 Mart 200912 Mart 200911 Mart 200910 Mart 20096 Mart 20095 Mart 200927 Şubat 200925 Şubat 200924 Şubat 200920 Şubat 200919 Şubat 200918 Şubat 200917 Şubat 2009