Almanya'nın adımları daha da sertleşebilir

Almanya'nın adımları daha da sertleşebilir

Uzun süre Türkiye ile gerilimi düşürmeye çalışan Alman hükümetinin bu politikasında değişikliğe gitmesi ve “ekonomik baskı” uygulama kararı almasının perde arkasında yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı.

Türkiye’deki darbe girişimi sonrasında tutuklanan, aralarında gazeteci Deniz Yücel’in de bulunduğu 8 Alman vatandaşının durumu uzun süredir Ankara ile Berlin arasında anlaşmazlık konusuydu.

Son olarak Uluslararası Af Örgütü temsilcilerinin de aralarında bulunduğu insan hakları savunucularının Büyükada’da gözaltına alınması sonrasında Berlin-Ankara hattında bir kez daha yoğun bir diplomasi trafiğine sahne oldu.

Ültimatom verildi

Basına yansıtılmayan bu görüşmelerde Berlin, Ankara’ya ilk kez sert ve net bir tonla insan hakları aktivistlerinin en kısa zamanda serbest bırakılması beklentisini aktardı.

Diplomatik kaynaklar Almanya'dan bakanların, Türk mevkidaşlarıyla irtibata geçerek durumun ciddiyetini ilettiğini, aktivistlerin serbest bırakılmamaları halinde bunun ikili ilişkilerin farklı alanlarında sonuçları doğurabileceği konusunda uyarıda bulunduklarını aktardı.

Bu yoğun görüşme trafiği diplomasi kulislerinde, Ankara'ya ültimatom verildiği yorumlarına yol açtı.

Ancak Ankara’nın beklentiye karşılık vermemesi ve aralarında Alman vatandaşı Peter Steudtner'in de bulunduğu 6 insan hakları aktivistinin tutuklanması Alman hükümetinin ekonomi hamlesini hayata geçirmesini beraberinde getirdi.

"Yanlış algılandık"

DW’ye konuşan diplomatik kaynaklar, Türkiye’deki referandum sürecinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya yönelik sert açıklamalarının, seçim kampanyasına dönük bir taktik olarak değerlendirildiğini, referandum sonrasında normalleşme beklendiğini kaydetti.

Ancak son gelişmelerin ardından Alman Dışişleri’nde yapılan değerlendirmelerde, Berlin’in diyaloğa vurgu yapan yaklaşımının Türk siyasi liderliğinde yanlış bir izlenime yol açtığı, Almanya’nın beklentilerini daha açık ve kararlı bir dille ortaya koyması gerektiği sonucuna varıldı. Bunun üzerine Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel tatilini yarıda keserek başkente döndü.

Ankara ile diyaloğun sonuç getirmediği, bu tutuklamaların “siyasi koz” olarak, bir pazarlık unsuru olarak kullanılmak istendiğini düşünen Berlin, Türk siyasi liderliği üzerinde etkisi olabilecek tek konunun, ekonomik adımlar olacağı sonucuna vardı.

Türkiye’ye demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü konularında yapılan çağrıların da ancak Türk hükümetinin ekonomi alanında baskı hissetmesi durumunda somut bir karşılık bulacağı görüşü ağırlık kazandı.

Bunun üzerine, bir süredir Berlin’de üzerinde çalışılan ekonomik önlemlerin devreye sokulması kararlaştırıldı.

Gabriel'in açıklamaları

Gabriel de Berlin’de aldıkları kararları açıklarken, Türkiye ile iyi ilişkileri sürdürmek istediklerinin özellikle altını çizdi.

Ancak Gabriel bunun Türkiye’nin AB değerlerine sahip çıkmasına, hukuk devleti ve insan hakları konularında adım atmasına bağlı olduğunu vurguladı ve ilk kez diyalogun devamı için Almanya’nın beklediği koşulları açıkça dile getirmiş oldu.

Hukuki güvencenin olmadığı, hatta bazı Alman şirketlerin terörle ilişkilendirildiği bir ülkeye yatırımın teşvik edilemeyeceğini söyleyen Gabriel, Alman hükümetinin bundan sonra Türkiye’ye yatırım yapmaya hazırlanan şirketlere kredi güvencesi vermeyi durdurmayı değerlendirileceğini açıkladı.

Alman Dışişleri Bakanı, AB’nin Türkiye’ye katılım öncesi mali desteğinin gözden geçirilmesi konusunda da gelecek günlerde diğer AB ülkeleriyle görüşmeler yapacaklarını söyledi.

Alman hükümetinin en ciddi adımı ise, Türkiye için büyük önem taşıyan turizm alanında oldu.

Steudtner’in tutuklanmasının, “Türkiye’de Alman vatandaşlarının keyfi tutuklamalardan muaf olmadıklarını gösterdiğini” söyleyen Gabriel, Alman vatandaşlarının Türkiye’ye seyahat etmeleri halinde başlarına nelerin gelebileceği ile ilgili bilgi sahibi olmaları gerektiğini kaydetti.

“Seyahat uyarısından çok daha ağır”

Almanya Dışişleri Bakanlığı, her ülke hakkında “seyahat bilgilerinin” bulunduğu internet sayfasının Türkiye bölümünde, Alman vatandaşları için bir dizi uyarıda bulundu.

Bununla birlikte, bu aşamada Alman vatandaşları için bir resmi bir “seyahat uyarısı” yapılmaması, doğrudan “Türkiye’ye seyahat etmeyin” şeklinde bir uyarı yapılmaması da dikkat çekti.

Alman diplomatik kaynaklar savaş ve çatışma bölgelerine seyahat uyarısı yapıldığına dikkat çekerken, Türkiye ile ilgili seyahat tavsiyeleri kapsamında değişiklik yapıldığına dikkat çekti.

Ancak siyasi gözlemcilere göre Gabriel’in basın karşısına çıkarak Alman vatandaşlarının Türkiye’de hukuki gerekçeye dayanmaksızın keyfi tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söylemesi internette yer verilecek bir seyahat uyarısından “çok daha ağır bir nitelik” taşıyor.

"Gabriel çok dikkatliydi"

Öte yandan DW Türkçe’ye konuşan Alman diplomatik kaynaklar, Gabriel’in açıklamalarında çok dikkatli bir üslup kullandığının altını çizerken, Almanya’nın Türkiye ile diyalog ve işbirliğine kapıyı kapatmadığını, Berlin’in Türkiye’de hukuk devletinin yeniden işler hale gelmesini istediğini, bu yönde adımlar gelmesi durumunda buna olumlu karşılık verileceğini vurguladılar.

Ancak diplomatlar, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve basın özgürlüğü gibi konularda gerilemenin sürmesi durumunda, Almanya’nın ekonomi ve turizm alanlarında yeni adımlar atabileceğine, önlemlerin adım adım sertleşebileceğine dikkat çektiler.

Değer Akal / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe