Star gazetesi yazarı Beril Dedeoğlu, Der Spiegel dergisinin yayımladığı, “Almanya’nın Türkiye’yi dinlediği” iddialarını bugünkü köşesine taşıdı.
“Dinleme krizi neden ifşa edildi?” sorusunu soran Dedeoğlu, “bu itiraf, ABD’nin Merkel’i dinlemesine karşı yapılmış bir hamlenin ortaya dökülmesi olarak görülebilir” dedi.
“İkinci amaç ise, Türkiye-AB ilişkisiyle ilgili olabilir” diyen Dedeoğlu, “Söz konusu skandal, Almanya’da Türkiye’nin AB üyeliğine kategorik olarak karşı çıkmayan partiler tarafından ağır dille eleştirildi. Bu partiler, devletler dostlarını dinlemez derken adı bilinmeyen yetkili Türkiye dost değil dedi. Dolayısıyla bu haberi yayanlar, Türkiye-AB ilişkilerinin ortasındaki Merkel’in elinin zayıflamış olmasını istiyor olabilir” görüşünü dile getirdi.
Beril Dedeoğlu’nun Star gazetesinin bugünkü (20 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, “Merkel bahane, amaç müzakere” başlıklı yazısı şöyle:
Alman istihbarat servisinin Türkiye’yi dinlediği iddiaları ortaya çıktı. Alman yetkililer gazetelere verdiği demeçlerle olayı doğruladı, ancak bu yetkililerin kim olduğu bilinemedi. Yani ortada bir itiraf olup olmadığından “resmi” anlamda emin olmak kolay değil.
Açıklamalarına bakılırsa Almanya Türkiye’yi 2009’dan beri dinliyormuş. Demek ki daha önceleri Almanya’nın Türkiye’de hiç bir istihbarat faaliyeti yokmuş, ne zaman ki Merkel 2009’da iktidara gelmiş, dinleme olayı başlamış.
Bunun inandırıcı hiç bir yanı yok; her devlet olanakları ölçüsünde başka devletleri izler; ama yakalanmaz. Dolayısıyla Türkiye’nin dinlediği yolundaki haberler meseleyi öncelikle dinleme değil, bir Merkel meselesi olarak gösterme amacı taşıyor.
Bu skandalı Türkiye ortaya çıkarmış olsaydı, Türkiye’nin Almanya ile, daha doğrusu Merkel ile temsil edilen Muhafazakar Demokrat eğilimle ilişkilerini bundan böyle daha da gereceğini anlayabilirdik. Ancak bu haber dünyaya yine Almanya içinden yayıldı.
Neden Türkiye dinlenmiş?
Fikir yürütelim. Merkel muhaliflerinin başbakanı küresel düzeyde zor durumda bırakma girişiminde oldukları açık. Açık olmayan bunu neden Türkiye üzerinden yaptıkları.
Türkiye üzerinden yapılan bir ifşanın ilk amacı, Almanya’nın Türkiye’yi Ortadoğu ve Kafkasya açısından köprü bir ülke olarak görmesiyle ilgili. Almanya’nın müttefiklerine rağmen yaptığı bölgesel “açılımları” açısından, bu dinlemeler yaşamsal önemde olabilir. Türkiye dinlendiğinde sadece Türkiye’nin değil ABD’nin de Irak, Suriye, IŞİD ya da başka kuruluşlar hakkındaki faaliyet stratejileri hakkında bilgi sağlanabilir. Yani bir bakıma ABD’yi dinleyemeyen Merkel, bunu Türkiye üzerinden yapmış olabilir. Dolayısıyla bu itiraf, ABD’nin Merkel’i dinlemesine karşı yapılmış bir hamlenin ortaya dökülmesi olarak görülebilir.
İkinci amaç ise, Türkiye-AB ilişkisiyle ilgili olabilir. Bilindiği gibi Merkel Türkiye’nin AB üyeliğine en fazla karşı çıkan kişi, neredeyse bu eğilimin temsilcisi. Söz konusu skandal, Almanya’da Türkiye’nin AB üyeliğine kategorik olarak karşı çıkmayan partiler tarafından ağır dille eleştirildi. Bu partiler, devletler dostlarını dinlemez derken adı bilinmeyen yetkili Türkiye dost değil dedi. Dolayısıyla bu haberi yayanlar, Türkiye-AB ilişkilerinin ortasındaki Merkel’in elinin zayıflamış olmasını istiyor olabilir.
Neden açığa çıktı?
Yetkililer, Türkiye’yi bağımsız Kürdistan’a karşı oldukları için dinledikleri yolunda bir açıklama yapmış. Böyle bir sürece girilirse, Almanya onu tek başına tersine çeviremez; başka ülkelerle ittifak yapması lazım. Bu konuda Türkiye ile çalışmadığı anlaşılıyor; o zaman İran ve Rusya ile çalışıyor demektir.
Ukrayna krizinden beri ABD’nin Rus-Alman ilişkilerini gevşetip Almanya’yı kendi yamacına almaya çabaladığını yazıp duruyorduk. Öyle anlaşılıyor ki, bu süreç devam ediyor; zira Merkel ifşa olunca ortaklarıyla olan faaliyetlerine de sınır gelir. Ayrıca Türkiye’yi dinlediğine göre, epeyce şey duymuş olmalılar ve bu duyduklarının hiç de AB üyeliğine karşı faaliyetler olmadığını en iyi onların anlamış olması gerekir.
Öteki Almanya Merkel’i bundan daha açık biçimde uyaramaz. Ancak ifşa sürecinin bir uyarısının da Türkiye-AB ilişkilerine yapıldığı söylenmeli. Bundan böyle ABD’nin ‘Batı’ bloğunu daha da güçlendirecek, safları sıkılaştıracak politikalar uygulayacağı açık; dolayısıyla Türkiye’nin de müzakere sürecine geri çekilmesi ihtiyacı var. Kısacası, Türkiye’nin yüzünü yeniden AB’ye dönmesini sağlayacak koşullara kafa yoranlar var; Türkiye’nin de bu hazırlık sürecine yardım etmesi için uygun bir zaman.