Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan gazeteci - yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanıklı davanın beşinci duruşmasına bugün (15 Şubat 2018) Silivri'de devam edildi.
Duruşmanın dördüncü oturumunda sanık avukatları, savcının esas hakkındaki mütalaasına ilişkin olarak savunmalarını yaptı. Davanın başladığı günden bu yana ortaya "somut delil konamadığını" belirten Altan kardeşlerin avukatı Ergin Cinmen, Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun müvekkili Şahin Alpay hakkında "hak ihlali" gerekçesiyle "tahliye" kararı verdiğini hatırlattı. AYM kararının uygulanmaması durumunda "görevi kötüye kullanmak" suçunun doğacağını belirten Cinmen, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) bu davayla ilgili olarak ileride "meslekten çıkarma" cezasını gündemine alabileceğini ifade etti.
Oturuma, eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül'ün avukatı Mustafa Bal'ın savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmasıyla başladı. Duruşmanın başladığı günden bu yana "delillerin toplanamadığını" belirten Bal, "Bu dava çökmüş, yerle yeksan olmuştur" dedi. Mahkeme Başkanı'nın "Toparlayın" uyarısı üzerine Bal, "Sayenizde ceza yargılamasının 'büyüklere masallar' olduğunu öğrendik. Kendimi bir oyunun figüranı gibi hissediyorum. Adaletin bir cinayeti hâline gelirse bu dava, bu cinayetin faillerinden biri siz olacaksınız" diye konuştu. Bal, sözlerini şöyle noktaladı:
"Anlaşılıyor, devam ettirmeyeceksiniz.Bağımsızlık, tarafsızlık gibi kavramlar yargı için kolay üretilmedi. Bu yargılamalar, sanığın nefesini kesmeye matuf. Müvekkilimin tahliyesini ve beraatına karar verilmesini talep ediyorum."
Mustafa Bal'ın ardından Altan kardeşlerin avukatı Ergin Cinmen, dün (14 Şubat 2018) yarım kalan savunmasına devam etti. Davanın uluslararası camiada da takip edildiğini vurgulayan Cinmen, Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun, müvekkili Mehmet Altan hakkında verdiği "tahliye" kararını hatırlattı. "AYM'nin kararı bizi ilgilendirmez' demeyin. Dilerim, sayın heyetiniz AYM'nin kararına uymama tavrınızı son kararınızda değiştirirsiniz" diyen Ergin, "AYM aslında bizim savunmamızı yapıyor, bu davanın kararını veriyor. Mahkemeniz oy çokluğuyla hukuki bir kaos yaratmıştır" ifadesini kullandı. p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px 'Helvetica Neue'; -webkit-text-stroke: #000000} span.s1 {font-kerning: none}
Söz konusu "hak ihlali" kararına eski Adalet Bakanı ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Başbakan Binali Yıldırım'ın gösterdiği tepkileri hatırlattı. Cinmen, AYM'nin siyasetin en tepeleri tarafından alaşağı edildiğini belirtti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Ergin Cinmen'i "Konunun dışına çıkıyorsunuz, toparlayın" diye uyardı. Cinmen ise, müvekkillerinin üç kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığını anımsatarak şöyle devam etti:
"Bu bile konu dışıysa çıkıp gidelim buradan. Ceza hukukunun değerli isimlerinden İzzet Özgenç, Prof. Adem Sözüer, Prof. İbrahim Kaboğlu, YARSAV Başkanı Murat Aydın, AYM kararına mahkemenizin uymamasını eleştiren ve doğurduğu sonuçlar hakkında uyaran açıklamalar yaptılar. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, "Burada hukuka aykırılık aşıldı, suç işleniyor" dedi. Mahkemeniz, AYM kararının gereğini yapmazken 'Bu karara uyarsak mahkumiyet kararı verilemez' görüşüyle ihsas-ı rey durumu doğacağını belirtti."
AYM kararının uygulanmaması durumunda "görevi kötüye kullanmak" suçunun doğacağını belirten Cinmen, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) meslekten çıkarma cezasını da söz konusu edebileceğini belirtti. Cinmen, "Nitekim bugün de birçok hâkim ve savcı ya tutuklu, ya hükümlü ya da firaridir. Mahkemeniz ya hukuka ya da hukuksuzluğa imza atacaktır" ifadesini kullandı.
Daha sonra eski Zaman Gazetesi Marka Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek'in avukatı söz aldı. Yakup Şimşek'in avukatı, müvekkilinin dava konusu olan Zaman'ın 2015 güz dönemi reklamını çeken kişi olmadığını savundu. Reklam filminin bir "tehlike suçu" olarak değerlendirilemeyeceğini vurguladı ve filmin davanın tutuksuz olarak yargılanan sanığı Tibet Murat Sanlıman'ın şirketi tarafından çekildiğini iddia etti.
Tutuklu yargılanan Fevzi Yazıcı'nın avukatı Sevgi Taş, savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı yaptığı savunmada "İddianamede hukuken olamayacak şeyleri tecrübe ediyoruz" dedi. Temel hak ve hürriyetlerin idari kararlarla konjontüre göre kısıtlanamayacağını belirten Taş, "Müvekkilim gibi, onun çalıştığı kurumun terör örgütü olduğunu ne bugünkü iktidar biliyordu, ne o günkü iktidar. Müvekkilimin çalıştığı kurum, o zaman sadece 'cemaate yakın kurum' idi" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı kast ederek "Bu kadar kudret sahibi bir insanın 'hata yaptık, aldatıldık' deme imkanı varsa, benim müvekkilimin de 'bu kurum terör örgütüymüş, hata yaptım' deme hakkı olmalı. Bu hakkı kullanmasına yardımcı olmalısınız" görüşünü dile getirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilinin, Fevzi Yazıcı tutukluyken tekrar gözaltına alındıktan sonra müvekkiline "Konuştuklarımıza avukatına da söyleme" dediğini belirten Taş, "Hezeyan içindeyim" dedi.
Avukat Sevgi Taş, Fethullah Gülen'den bahsettiği sırada Mahkeme Başkanı ile tartışma yaşadı. Taş, "Fethullah Gülen denen zat" dediği sırada başkan müdahale ederek "Fethullah Gülen'e 'zat' mı dediniz siz?" sorusunu yöneltti. Taş'ın "Küçümsemek için dedim onu" demesi üzerine başkan, "Terörist başı' diyoruz biz" karşılığını verdi. Avukat Taş da, "Daha ağır bir ifade kullanabilirdim, kullanıyorum da, şu anda öyle dedim. Böyle müdahale ediyorsunuz, bütünlüğü bozuyor" ifadesini kullandı.
Avukat Taş, savunmasını sonlandırırken "Yaptığınız bu yargılamalar hem devletin, hem Tanrı'nın yasalarına aykırı. Devletin yasalarına aykırılık uzun zamanda uzun zamanda sonuç doğurmayabilir, ama Tanrı'nın yasalarına aykırılık öyle değil..." derken başkan "Anayasaya aykırı şeyler söylemeyin. Kimi tehdit ediyorsunuz" sözleriyle müdahale etti. Avukat Taş, "Vicdani kanaatten söz ediyorum" deyince başkan "Ne demek istediğimi anladınız değil mi? Böyle devam edecekseniz savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmanızı yapmış sayarak kapatacağım mikrofonunuzu" karşılığını verdi. Avukat Taş, başkana "gayet iyi anladığını" belirterek müvekkilinin mal varlığına konulan tedbirin kaldırılmasını, tahliye ve beraat kararını verilmesini talep etti.
İşte dakika dakika yaşananlar
15:50 - Bugünkü oturum sona erdi. Duruşmaya yarın 09:30'da devam edilecek.
15:45 - Avukat Bahri Belen: Suçun unsurlarının oluşmamış olması nedeniyle müvekkilimin beraatini talep ediyorum.
15:40 - Avukat Bahri Belen, dava dosyasında adı geçen tanıkların mahkemede dinlenilmemesini eleştirdi.
15:35 - Duruşmada son olarak tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman'ın avukatı Bahri Belen söz aldı.
14:35 - Avukat Sevgi Taş, Fevzi Yazıcı'nın beraatini ve mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasını talep ederek savunmasını tamamladı.
14:30 - Avukat Sevgi Taş, mahkeme başkanınca mahkemeyi tehdit eder şekilde konuştuğu gerekçesiyle uyarıldı.
14:25 - Avukat Sevgi Taş: Müvekkilim 15.12.2017’ye kadar Emniyet’te kaldı. Kendisine ne konuşulduğunu avukatına bile söyleme denilmiş. O tarihten beri cezaevinde 3 kişilik koğuşta tek kalıyor.
14:17 - Avukat Sevgi Taş, Fevzi Yazıcı'yla gözaltına alındıktan sonraki 8 gün boyunca görüşemediğini söyledi.
14:15 - Avukat Sevgi Taş: Tutuklu bir insanın gözaltına alınması diye bir şey var mı bizim hukuk sistemimizde? Yok.
14:12 - Avukat Sevgi Taş, Fevzi Yazıcı'nın evinde arama yapılıp dijital materyallere el konduğunu, bundan 484 gün sonra tutukluyken tekrar gözaltına alındığını söyledi.
14:10 - Avukat Sevgi Taş: Bir kişiye "senin bir zamanlar çalıştığın kurumun terörist olduğunu fark ettim, gel buraya" denilmesi hukuken kabul edilemez.
14:05 - Duruşmaya tutuklu yargılanan Fevzi Yazıcı'nın avukatı Sevgi Taş'ın açıklamalarıyla devam ediliyor.
13:59 - Avukat Büşra Şimşek müvekkilinin beraat ve tahliyesini talep ederek savunmasını bitirdi.
13:50 - Avukat Büşra Şimşek: Müvekkilim sadece Zaman gazetesinde çalışmıştır. Örgüt hiyerarşisi içinde yer aldığına dair hiçbir delil yoktur.
13:48 - Yakup Şimşek'in aynı zamanda kızı olan diğer avukatı Büşra Şimşek konuşuyor: İşin (reklam filmi) sahibi serbest gezerken müvekkilim 18 aydır tutuklu.
13:45 - Duruşma yeniden başladı:
12:00 - Oturuma, saat 13:30'e kadar ara verildi.
11:45 - Yakup Şimşek'in avukatı, ifadeleri dava dosyasına giren tanıkların mahkemede dinlenilmesini talep ettiklerini ancak bu talebin de reddedildiğini söyledi.
11:42 - Yakup Şimşek'in avukatı: 15 Temmuz davalarının çoğu sonuçlandı ya da karar aşamasında. Bu davaların hiçbirinde "reklamdan etkilendik" diye bir beyan olmadı.
11:40 - Yakup Şimşek'in avukatı: Reklam filminin suç unsuru taşıyıp taşımadığına dair bilirkişi raporu istedik, ancak talebimiz reddedildi.
11:36 - Yakup Şimşek'in avukatı söz konusu reklam filminin sanık Tibet Murat Sanlıman'ın sahibi olduğu reklam şirketince hazırlandığını yineledi.
11:35 - Yakup Şimşek'in avukatı darbe çağrışımı yaptığı iddia edilen "gülen bebek" reklamının hazırlanışıyla ilgili faturayı gösterdi.
11:33 - Yakup Şimşek'in avukatı: Kasıt ile hazırlık arasına "öncü eylem" diye bir kategori koyarsanız suç icat etmiş olursunuz.
11:31 - Yakup Şimşek avukatı: Davada reklam filmi hazırlığın öncü hareketiymiş gibi sunuldu. Öncü hareket diye kavram icat edildi.
11:27 - Yakup Şimşek'in avukatı: TCK 309, 311 ve 312. maddeleri (darbe suçu) tehlike suçlarını düzenliyor. Tehlike suçunda hazırlık hareketleri de cezalandırılır.
11:25 - Yakup Şimşek müdafii söz aldı: Müvekkilim Zaman gazetesinin 2015 tarihli 20'şer saniyelik 5 reklam filmi nedeniyle darbe davasına dahil edilmiştir.
11:22 - Avukat Ergin Cinmen: "Mahkemeniz tarihi bir karar verecek; ya hukuka ya da hukuksuzluğa imza atacaksınız" diyerek konuşmasını bitirdi.
11:20 - Avukat Ergin Cinmen: Hukuka aykırı uygulamalar mahkeme eliyle de yapılsa suçtur.
11:15 - Avukat Ergin Cinmen: AYM kararı doğrultusunda karar vermezseniz bunun siz hâkimler açısından da hukuki sonuçları olacaktır.
11:10 - Avukat Ergin Cinmen: Öne sürülen bir neden de AYM kararının ihsas-ı rey sonucuna yol açacağıydı, ama siz ilk celseden beri verdiğiniz kararlarla zaten ihsas-ı rey yaptınız.
11:00 - Avukat Ergin Cinmen: AYM'ye bireysel başvuru yapılacağını kabul ediyorsak delil incelemesi yapmasını da kabul etmek zorundayız.
10.50 - Avukat Ergin Cinmen: Mahkemeniz AYM kararını delil incelemesi yaptığı gerekçesiyle uygulamadı. AYM dosyadaki delilleri incelemeden nasıl değerlendirme yapacaktı?
10:49 - Avukat Ergin Cinmen, AYM kararıyla ilgili siyasilerin açıklama yapmasının yasaya aykırı olduğunu söyledi. Cinmen, konu dışına çıktığı gerekçesiyle uyarıldı.
10:45 - Avukat Ergin Cinmen, AYM'nin Mehmet Altan'ın tutukluluk nedeniyle haklarının ihlal edildiğini belirten kararından uzun alıntılar yaptı.
10:40 - Avukat Ergin Cinmen: İstediğiniz kadar bireysel başvuru deyin, AYM'nin kararı bu davanın omurgasına yönelik bir karardır.
10:34 - Avukat Ergin Cinmen, "Bu dava sadece burada takip edilmiyor, dünyanın her yerinde takip ediliyor," diyerek Avrupa Konseyi Genel Sekreterinin Ankara ziyaretini anımsattı.
10:33 - Avukat Mustafa Bal'ın ardından AhmetAltan ve Mehmet Altan müdafii avukat Ergin Cinmen dün yarım kalan savunmasını tamamlamak üzere söz aldı.
10:27 - Avukat Mustafa Bal: Evet, kardiyoloji uzmanlığı gerektiren bir durumla alakalı olarak kulak burun boğaz, dermatoloji uzmanlarınca hazırlanmış bir heyet raporu.
10:25 - Mahkeme Başkanı, Şükrü Tuğrul Özşengül'ün heyetçe verilen rapora göre cezaevinde kalmasına engel bir durumun olmadığını söyleyerek müdahale etti.
10:24 - Avukat Mustafa Bal: Müvekkilim dün hastalandı ve mahkeme salonundan götürüldü. Akıbeti hakkında bilgi alamadım. Kendisini bugün burada gördüğüm için mutluyum.
10:23 - Avukat Mustafa Bal: Kendimi bir oyunun figüranı gibi hissediyorum. Bize bunu buram buram hissettirdiniz.
10:21 - Avukat Mustafa Bal: Mahkeme heyetine teşekkür ediyorum. Ceza yargılamasının büyüklere masallar olduğunu sayelerinde öğrendik.
10:20 - Avukat Mustafa Bal: Bu davada ontolojik yokluk var. Yokluğu ispat etmeye çalışıyoruz.
10:19 - Avukat Mustafa Bal: AYM delilleri inceleyerek değerlendirme yapmış. Ancak derece mahkemeleri delil incelemesi yapmıyor, soruşturmanın genişletilmesi taleplerini reddediyor.
10:18 - Avukat Mustafa Bal: Anayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan başvurusunda verdiği kararla bu davanın omurgası çökmüştür.
10:17 - Avukat Mustafa Bal: Başkaları darbe ihtimalinden bahsedince "büyük gazeteci" oluyor ama müvekkilim bunu yapınca darbe suçlamasıyla yargılanıyor.
10:16 - Avukat Mustafa Bal: Müvekkilimin Said Sefa'yla çiğ köfte partisinde çekilmiş fotoğrafları müşahhas delil olarak sunulmuş. Bu olsa olsa müvekkilin damak zevkine delil olur.
10:15 - Avukat Mustafa Bal Müvekkilimin darbe gecesi katıldığı programda darbe girişiminden duyduğu üzüntüyü dile getiren sözleri savcılıkça ayıklanmış.
10:00 - Avukat Mustafa Bal: Bu davada çok şey öğrendim. Literatür bilgim çöpe atıldı. Savcılık lehte delil toplamaz mesela. Savcılık baştan savar.
09:57 - Avukat Mustafa Bal, mahkeme başkanı tarafından diğer sanık ve avukatların söylediklerini tekrarlamaması konusunda uyarıldı.
09:56 - Avukat Mustafa Bal: Sayenizde ve sıralı yetkililerin sayesinde AYM'ye bireysel başvurular etkisiz hale geldi. - savunma ve son söz aşamasına gelmiş bir davada mahkemeniz itirazları reddederken hala "Delillerin toplanmamış olmasından" bahsedebiliyor. Bu dava çökmüş, yerle yeksan olmuştur.
09:55 - Avukat Mustafa Bal: Mehmet Altan savunma yaparken "ajitasyon yapmayın" dediniz. Sanıkların işi sizi etkilemek. Bunu uygun gördükleri şekilde yapma hakları var.
09:45 - Duruşmada ilk olarak Şükrü Tuğrul Özşengül müdafii Mustafa Bal söz aldı: Diğer avukatların savunma hakkının ihlal edildiğine dair beyanlarına katılıyorum.
17 sanıklı olarak başlayan davanın ilk duruşması 19-23 Haziran 2017 tarihinde görülmüş, Altan kardeşler ve Ilıcak’ın yanı sıra diğer tutuklu sanıklar Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül ile tutuksuz sanık Tibet Sanlıman duruşmada savunmalarını yapmışlardı. Beş günlük duruşmanın sonunda mahkeme tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar vermiş, kararda “mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren deliller bulunması ve adlî kontrol hükümlerinin yetersiz kalması” gerekçe gösterilmişti. Altanlar’ın gözaltı gerekçesi 14 Temmuz 2016 gecesi, sonradan kapatılan Can Erzincan TV’de Nazlı Ilıcak’la beraber katıldıkları bir televizyon programında darbe girişimiyle ilgili “sübliminal mesaj” vermek olarak açıklanmış, ancak yaygın uluslararası tepki sonrasında bu suçlama soruşturmanın ilerleyen aşamalarında şekil değiştirerek, “darbeyi çağrıştırıcı söylemlerde bulunmak” şeklini almıştı. Davaya bakan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın 19 Eylül 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmasında, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmaları nedeniyle bu sanıkların dosyasının ayrılmasına karar vermiş, böylelikle davada toplam yedi sanık kalmıştı.
Davanın 11 Aralık 2017’de görülen duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan savcı, tutuklu yargılanmakta olan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Fevzi Yazıcı'nın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçunu düzenleyen 309/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını, tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman’ın ise “'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan hapisle cezalandırılmasını talep etti. Bundan bir sene öncesinde, Altan kardeşlerin avukatları 8 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Ahmet ve Mehmet Altan için ayrı ayrı başvurmuş, mahkemeden bir cevap gelmeyince 12 Ocak 2017 tarihinde benzer başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılmıştı. 11 Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi, Mehmet Altan ve “Zaman gazetesi” davasında tutuklu olarak yargılanan köşe yazarı Şahin Alpay için yapılmış olan bireysel başvuruları görüşerek, Altan ve Alpay’ın tutukluluk hallerinin hak ihlâli teşkil ettiğini karara bağladı. Ancak yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, önce AYM’nin gerekçeli kararının Resmî Gazete’de yayımlanmamış olmasını, ardından ise Anayasa Mahkemesi’nin “yetki gaspı” yaptığını öne sürerek, AYM kararı uyarınca yapılan tahliye taleplerini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlâli kararlarının emsâl teşkil etmesi nedeniyle Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın avukatlarınca yapılan tahliye talepleri de oy birliğiyle reddedildi. İstanbul 27. Ağır Ceza mahkemesinin de itirazları reddetmesi üzerine, Mehmet Altan’ın avukatları 30 Ocak günü Anayasa Mahkemesi’ne “âdil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlâl edildiği” ve “tutuklamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesi kapsamında siyasi olduğu” gerekçeleriyle yeni bir bireysel başvuruda bulundular. AYM 2 Şubat günü, bu yeni başvuruya öncelik vermeyi kararlaştırdığını duyurdu. Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan bireysel başvurular ise mahkemece henüz karara bağlanmadı. Ancak bu başvurularla ilgili olarak Strasbourg’daki mahkememin yürüttüğü evrak toplama ve yazışma süreci tamamlandı.
Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ocak tarihli kararında “Mehmet Altan’ın eylemlerinin iki yazı ile bir televizyon programında yaptığı konuşmadan ibaret” olduğunu saptadığını, tüm aşamalarını UYAP üzerinden incelediği dava dosyasında “somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığını,” “yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceğini” hükme bağladığını hatırlatan Ahmet ve Mehmet Altan’ın avukatları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “15 Temmuz darbeye teşebbüs suçu”na dair kararlarında darbe suçunun unsurlarının “cebir ve şiddet” olduğunun, ve manevi cebrin Türkiye’deki yasal düzenlemede olmadığının da altını çizdiler. Avukatlar, “Aksinin bizi Yassıada Mahkemelerine götüreceği kabul edilmektedir,” dediler. Ergin Cinmen, Figen Albuga Çalıkuşu, Ferat Çağıl ve Melike Polat ortak açıklamalarında şunları vurguladılar: “Siyasi iktidarın bu günlerde Avrupa Birliği’nin vizesiz dolaşım kriterlerinden geriye kalan kısmında düzenlemeye gittiğini, ifade ve düşünceyi korumaya alma gayreti ile Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılması muhtemel değişiklik önerilerini AB’ye ilettiğini görüyoruz. Bizim davamızda da düşünce yargılanmaktadır – ki Anayasa Mahkemesi verdiği kararı da bu saptamayı yapmıştır. Bu gelişmeyi birlikte değerlendirdiğimizde, bomboş olan dosya kapsamında, ifade, düşünce ve basın özgürlüklerinin ihlâli niteliğindeki ağır, vahim hukuksal yanılgıya son verilmesini bekliyoruz. Hukuka olan inancımız gereği adalet arama çabamız ile savunmamızı yapacağız.’’
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px 'Helvetica Neue'; -webkit-text-stroke: #000000} span.s1 {font-kerning: none} p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px 'Helvetica Neue'; -webkit-text-stroke: #000000} span.s1 {font-kerning: none}