Pelin Ünker
Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) 23 yıldır süren mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak düzenlemede sona yaklaşıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Sosyal Güvenlik Kurumu'nun dijital ortamda olmayan dosyaların kayıt çalışmalarını tamamladığını söyledi. Altyapıyı oluşturduklarını belirten Bilgin, "İstifade edecek insanların tamamını kapsayacak bir düzenleme yapılacak" ifadesini kullandı.
Haziran ayı itibarıyla EYT düzenlemesine tabi olacak 8 Eylül 1999 öncesi prim günü ve sigortalılık süresini tamamlamış 1,5 milyon kişinin olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın Ocak 2023'te ise 1,7-1,8 milyon kişiye yükselmesi bekleniyor.
Peki EYT'liler tam olarak ne istiyor? Sorunun çözüme kavuşturulmasının bütçeye maliyeti ne olacak? Kasada bunun için yeterince kaynak var mı? İşte altı soruda EYT tartışması:
DW Türkçe'ye konuşan Sosyal Güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, "Ocak ayından itibaren 1,5 milyon kişi emekli olsa, yaklaşık 8,5 milyar Türk Lirası (TL) gibi aylık bir maliyeti, yıllıkta 100 milyar TL gibi bir maliyeti olur" diyor.
Türkiye'de ortalama emekli aylığının 4 bin 600 TL olduğunu, Ocak ayında devlet memurları, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı emeklilerine yüzde 17 gibi bir enflasyon farkı verileceğinin tahmin edildiğini ifade eden Erdursun, ortalama emekli aylığının 5 bin 400-5 bin 500 TL civarına yükseleceğini söylüyor.
Bir yılda 400 bin kişinin EYT düzenlemesi çıkmasa dahi emekli olduğunu dile getiren Erdursun, bu nedenle gerçek maliyete 1 milyon kişi üstünden bakılması gerektiğini vurguluyor.
Asgari ücrete yüzde 50 civarında zam beklendiğini hatırlatan Erdursun, "Türkiye'de özel sektörde 19 milyon çalışan var. Bu 19 milyon çalışanın aylıklarına yüzde 50'ye yakın zam yapılması demek, aynı zamanda devletin özel sektör çalışanları üzerinden almış oldukları vergi ve sigorta primlerinin de yüzde 50'si artması demek" diyor ve ekliyor: "Bu da devletin çalışanlar üzerinden alacağı sigorta primi ve verginin yaklaşık olarak aylık 28 milyar TL artacağı anlamına geliyor."
Erdursun'un verdiği bilgiye göre yaklaşık 13 milyon emeklinin de aylığı yüzde 17 oranında arttığında devletin aylık gideri 10 milyar artmış olacak. Aynı dönemde sigorta primi ve vergi üzerinden devletin gelirinin 28 milyar arttığı düşünüldüğünde devletin aylık gelir-gider farkı 18 milyar TL'yi bulacak. Özgür Erdursun, bu 18 milyar TL'nin 8,5 milyarı EYT'lilere verilse kasada yine 10 milyar liraya yakın paranın kalacağını vurguluyor.
Diğer yandan artan maaşların harcamalara yansıyacağını, dolaylı vergi gelirlerinin de artacağını ifade eden Erdursun, "Aslında kendi kendini amorti eden bir sistem var. Kaldı ki bu bedavaya dağıtılan bir para da değil. EYT'lilerin maliyeti diyoruz ancak EYT'liler zaten yıllarca çalışmış, primlerini yatırmış, vergilerini ödemişler. Bedavaya bir şey isteyen kişiler değiller ki" diye konuşuyor.
Türkiye'de prim gününü doldurmasına rağmen emekli olamayan vatandaşlar, uzun yıllardır mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.
17 Ağustos 1999 depreminin hemen ardından yapılan sosyal güvenlik reformu, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) denilen binlerce çalışanın mağduriyetine yol açtı. IMF ile stand-by anlaşması yapan DSP-MHP-ANAP hükümeti tarafından 8 Eylül 1999'da çıkarılan 4447 No'lu yasa, geriye dönük olarak işletildi ve bu tarihten önce sigortalı olanlara da uygulandı. Binlerce kişi, işe başladığı tarihe göre tüm şartları yerine getirse de yaşı beklediği için emekli olamadı.
Sorun 1999'dan bu yana aralıklarla gündeme geldi ama bir çözüme kavuşmadı. Yaşa takılan çalışanlar 28 Şubat 2014'te EYT Derneği'ni kurdu. Grup, Türkiye'nin 22 ilinde dernekleşerek federasyon haline geldi. Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa ve Kayseri'de geniş katılımlı mitingler düzenledi.
DW Türkçe'ye konuşan EYT Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Avcı, milyonlarca emekçi için artık bir dönüm noktasına gelindiğini vurgulayarak "23 yıllık mağduriyette bugün bir çözüm aşamasına gelinmiş olması EYT federasyonumuzun ortaya koymuş olduğu kararlı bir duruşun göstergesidir" diyor.
Ancak federasyon olarak siyasi irade tarafından çözüm masasına çağrılmadıklarını söyleyen Avcı, bunun gerçek hak sahipleri tarafından kabul edilmeyecek bir yaklaşım olarak görüldüğünü belirtiyor. "EYT federasyonu olarak 23 yıllık mağduriyeti görmezden gelen çözüme katkı sunmayan yanımızda olmayan her türlü siyasi iradeye muhalifiz" diyen Avcı, "Bizler davaya başladığımız ilk günden itibaren bu yolda emek vermiş tüm dava arkadaşlarımızla birlikte 'EYT haktır çözüm tektir' düşüncemizden hiçbir zaman ödün vermedik, vermeyeceğiz. Bizlere sunulması muhtemel yaş veya prim odaklı şartlı çözüm önerilerini kesinlikle kabul etmiyoruz. Hiçbir pazarlık içinde olmadık olmayacağız. Çünkü emeğin pazarlığı olmaz" ifadelerini kullanıyor.
Geçtiğimiz günlere EYT'de yaş sınırı iddiası damga vurmuştu. Kadınlarda 48-50, erkeklerde ise 50-52 yaş sınırı geleceği iddiası sonrası tüm gözler ekonomi yönetiminden gelecek açıklamaya çevrildi.
Bakan Bilgin'in açıklaması "EYT'de yaş sınırı olmayacak" olarak algılandı. Ancak EYT'de yaş sınırı için net bir bilgi yok.
Özgür Erdursun, emeklilikte yaşa takılma konusunda yaş sınırının konuşulmasının çok manasız olduğunu vurguluyor. Erdursun, "Mağduriyet meselesi konuşulurken biz bu işi çözüyoruz ama yaşla çözüyoruz derlerse yaşla mağdur olan kişiler bir kere daha yaşla mağdur olur. Konu yaş değil çünkü. Konu hak mağduriyeti, hakkını kaybetme meselesi" diyor.
Düzenlemenin Aralık ayı sonuna kadar Meclis'e gelmesini bekleyen Erdursun, yürürlük tarihi Ocak olduğu takdirde emeklilik müracaatında bulunanların ilk aylıklarının Şubat ayı itibariyle hesaplanmaya başlanacağı, ilk maaşın da Nisan ayının 25'inde ödeneceğini tahmin ediyor.
Bir EYT'linin kıdem tazminatı alabilmesi için son iş yerinde en az 1 yıllık çalışmanın olması gerektiğinin altını çizen Erdursun, "Emeklilik hakkını aldıktan sonra kıdem tazminatını talep eder, kıdem tazminatını alır, daha sonra tekrar çalışmak isterse işveren bu kişilerin girişlerini bir gün sonra, emeklilik talebinden sonra da hemen yapabilir. Sosyal güvenlik destek primiyle, emekliler için ödenen primle tekrar girişlerini yapar. Bu kişiler tekrar çalışabilirler. Emekli olduktan sonra emekli aylıklarına bir kesinti olmaz" bilgisini veriyor.
Prim günü eksik olan ve borçlanmayla EYT'ye başvuracak kişilerin ise 31 Aralık tarihine dikkat etmesi uyarısı yapan Erdursun, "Doğum, askerlik gibi süreleri borçlanıp primlerini tamamlayacaklar, ödeyecekleri parayı yüzde elli daha fazla ödememek için muhakkak bu tarihe dikkat etsinler. Küçük bir örnek vereyim. Bir çocuk için 720 gün doğum borçlanması yapılır. Bu doğum borçlanması için bir kadın 31 Aralık'a kadar müracaatta bulunursa 49 bin 695, 1 Ocak'tan sonra başvurursa 75 bin liraya yakın para öder" diyor.