İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Yaratmak istedikleri tam bir demokrasi krizidir. Bunu yapmaya çalışırsın, yapmak istersin, belki o ahlakın parçası olabilirsin ama buradan söylüyorum. Milletimiz bunu sana yaptırmaz. Milletin seçtiğini, ancak millet değiştirir, İstanbul için adalet, Türkiye için adalet!" dedi.
İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yapımı tamamlanan 14,5 kilometrelik, 13 istasyondan oluşan Dudullu-Bostancı metro hattının açılışını gerçekleştirdi. Açılış töreninde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Altılı Masa liderlerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da eşlik etti. Açılışta, "Ekrem başkan", "Hak hukuk adalet" sloganları atıldı.
İmamoğlu'nun açıklamasından başlıklar şöyle:
"Ağustos 2022'de başlattığımız 150 günde 150 projenin final açılışındayız. Gerçi biraz hızlı gitmişiz; 150'nci değil 190'ıncı projenin açılışını beraber yapıyoruz. Hepinizin huzurunda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.
Sadece ülkemizin değil, Avrupa'nın en büyük şehrini yöneten belediye başkanlarının mutlaka geçmek zorunda olduğu bir sınav vardır. O sınavı geçmezlerse tüm dersleri verseler de sınıfta kalırlar. İBB'nin en önemli sınavı, metro sınavıdır. Metro medeniyetin başat seviyesidir. Birçok önde gelen kent, İstanbul'u bu yarışta geride bıraktı. O nedenle göreve gelir gelmez metro yapmayı İstanbul için bir onur meselesi haline getirdik. Ne dünyadan ne Avrupa'dan bu konuda geri kalamazdık, o nedenle görevde kaldığımız sürenin yarısını metroya ayırdık.
Hayata geçirdiğimiz metro 46,2 kilometreye ulaştı, daha fazlasının yapımına da devam ediliyor. Metro yapımında tüm başkanların emekleri vardır ama sıralamaya girmeyeceğim. Bazı başkanlarımızda kilometrelerden bahsedilirken, bazıları metreyle ölçülüyor. Biz nezaketi elden bırakmadan devam edeceğiz.
Türkiye’de siyasi rakibe teşekkür etmek bu iktidar zamanında haram ve günah oldu. Hak yiyenlerden olmadım, olmayacağım.
İstanbul’a hayır hizmetlerde bulunmuş herkese şükranlarımı sunacağım. Çünkü devlet devamlılıkla ayaktadır. Bugün birkaç yılı konuşanlar inanın ki kum tanesi gibidirler tarih içerisinde.
İstatistik bilimini severim detaylarına girip kalpleri kırmayacağım. Derdim kimseye nispet yapmak, kendimizi öne çıkarmak olmadı, olmayacak. İstanbul’un hepimizin olduğunu biliyoruz. Ben eminim ki tevazunun ön planda olduğu altılı masanın bütün liderlerinin, burada olan üç sayın genel başkanım da benimle aynı fikirdedir. Hizmetin partisi olmaz, şu parti yaptı, bu partinin projesi diye bir kavram asla olmaz. Milletimizin vergilerini, milletimizin seçtiği yöneticiler en verimli, en ahlaklı, en hesap verebilir şekilde değerlendirme zorunluluğumuz vardır. Devlet insanı olmaktan bahsediyorum.
Bize milletin verdiği görev bu kadar yalın ve anlaşılırdır. İşte bu yalın yetkiyi sindiremez, milletin seçtiği kişi olarak millete efendilik yapmaya kalkarsan İstanbul’un bu halis yönetimine el koymak adına her türlü kumpası yapmaya kalkarsınız. Yaratmak istedikleri tam bir demokrasi krizidir. Bunu yapmaya çalışırsın, yapmak istersin, belki o ahlakın parçası olabilirsin ama buradan söylüyorum. Milletimiz bunu sana yaptırmaz.
Tam da burada milletimizin cevabını hatırlamak isteyenler 31 Mart, 6 Mayıs ve 23 Haziran’daki süreci hatırlasın. Benim bahsettiğim gök kubbeyi başınıza yıkmanın tasviri budur, onu başka yere çekmeye çalışanlar bunu anlasınlar. Anladığınızı da düşünüyorum. Anladığınızı da hissetmek istiyorum. Milletin seçtiğini ancak millet değiştirir! Buradan haykırıyorum, İstanbul için adalet, Türkiye için adalet diyorum.
150 günde 150 proje kapsamında bu kadim şehrin her bölgesinde eşit bir biçimde hizmeti koşarak yaparak her gittiğimiz yerde hangi partiden olursa olsun belediye başkanını kucaklayıp davet ederek tam 161 noktada 190 projeyi tamamladık ya da temel attık. Bu kapsamda 27 altyapı projesine tam 9,1 milyar lira, 11 ulaşım projesine 14.9 milyar lira, 9 kültürel miras projesine 120 milyon lira, 44 çevre ve kentleşme projesine 2,9 milyar lira, 13 kültür ve sanat projesine 300 milyon lira, 13 spor ve sağlık projesine 250 milyon lira… Halkımızın vergileriyle bize ulaşan o kutsal emanete, bütçemize gözümüzün nuru gibi bakarak şehrimize tam 31 milyar liralık açılışlar yapmanın gururunu yaşıyorum. İstanbul yatırımlarla güçleniyor mottosuyla çıktığımız bu yolda sosyal destek ve yardımları da görülmemiş ölçüde artırdık. Yeşil alan yatırımlarına hiç olmadığı kadar hız verdik. Onlarca kreş açtık, hiç yoktu. Binlerce gencimizin faydalanacağı yurtları açtık, açmaya devam ediyoruz. Yerebatan Sarnıcı’nı da tarihi camii ve türbelerimizi de restore ettik, etmeye devam ediyoruz. Su baskınlarını önleyen altyapı yatırımlarını da, çiftçilerimize de destek sunmaya devam ettik.
2023, hepimiz için çok önemli. 100. Yılında ben eminim ki Türkiye’ye bereket gelecek. Bu ülkenin tadını kaçıranlar, sofraların, hanelerin, bereketini kaçıranlar evlerine geri gidecek. Tek kişi gidecek milletin hükümeti gelecek. Demokrasi krizi çıkaranlara karşı büyük bir haysiyet mücadelesi vereceğiz. Bu tarihi dayanışmayı bize yaşatan kıymetli genel başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Bizler insanlarını birleştirmek, kardeşlik bağlarını büyütmek zorundayız. Bizi çok değerli hedefleri ortaya koymamız gereken ikinci yüzyıl bekliyor."
İmamoğlu'nun ardından kürsüye çıkan Davutoğlu, “Bugün çok önemli bir vesile ve çok anlamlı bir zamanlamayla huzurunuzdayız. İstanbul’a hizmet etmek sadece bir millete hizmet etmek değildir, İstanbul’a hizmet etmek insanlığa hizmet etmektir. Çünkü şehirler vardır, tarihi öneme sahip. Şehirler vardır bugünler önemlidir. Bazı şehirler vardır ki şehirlerin tacıdır, İstanbul gibi. İnsanlık tarihinin özetidir. Geleceğin ufuk şehirleridir. Hakkını vermek zorundayız. Geçmişine hürmet etmek, geleceğini insanlık onuruna yaraşır bir şekilde inşa etmek zorundayız” dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
“İşte böyle bir çabada Bostancı- Dudullu metrosunun açılışı sadece bir metro açılışı değildir. Bir zihniyet meselesidir. İstanbulumuz, bir deprem tehdidiyle, yoğun trafik sorunuyla karşı karşıyadır, bütün bu sorunlarla mücadele ederken, İstanbul’u geleceğiyle mücadele ederken en önemli hususlardan birisi metro projeleridir.
Son derece önemli yatırımı, bütün zorluklara rağmen sergilediği dirayeti konusunda teşekkür ediyorum. Bundan 22 gün önce Saraçhane Meydanı’nda değerli genel başkanlarla birlikteydik. Niye birlikteydik? İstanbullular, 2019’da iki kez irade beyanında bulunmuşlar ve bu aziz şehrin mührünü, şehremini olarak sayın İmamoğlu’na vermişlerdir. Bu İstanbulluların iradesiydi, kimse bu iradeyi beğenmiyorum diyemez. Kimse bu iradeyi tanımıyorum diyemez. Siyasi görüş farklılıklarımızı bir kenara koyarak Saraçhane’de bir ses yükselttik. İstanbulluların iradesinin milletin iradesinin arkasındayız, yargıyı siyasallaştırarak millet iradesine tahakküm kurmak isteyenlerin dimdik karşısındayız.
"Dün gösterdik ki sizin senaryolarda ne yazarsa yazsın milletin kaderinde Altılı Masa olacak ve olmaya devam edecek"
Dün değerli genel başkanlarla birlikte 10 saate yakın baş başaydık. Huzurla, nezaketle, saygıyla, bu ülkenin derdiyle, dertlenerek bir gelecek perspektifi çizmeye çalıştık. Senaryolar ürettiler, Altılı Masa çökecek diye. Dün gösterdik ki sizin senaryolarda ne yazarsa yazsın milletin kaderinde Altılı Masa olacak ve olmaya devam edecek. Ortak bir perspektifimiz var. Dün geçiş süreci yol haritamızı ortak politikalar metnimize tamamlama aşamasına geldik. Bir mimari inşa ediyoruz. Biz genel başkanlar bütün şahsi planlarımızı parti hesaplarımız bir kenara koyarak ortak bir iradeyle, yol haritasıyla Türkiye’nin geleceğine demokrasi inşa etmeye kararlıyız.
Başbakanlığına mal olmak pahasına İstanbul’u kirletenlere karşı imar yasası çıkaracağız dediğimiz için itilaf ettik. İnşallah iktidara geldiğimizde İstanbul imar ve rant baronlarından da kurtulacaktır. Aziz Boğaziçi’nin etrafına çöreklenenler, tarihi mirası göz ardı edenler şimdiden tedbirlerini alsınlar. Bu rant mekanizmasına dur diyeceğiz. İstanbul organize suç örgütlerinin hesaplaştığı, infaz gerçekleştirdiği bir şehir olmaktan, sokak çetelerine esir alınmasına karşı da en kararlı mücadeleyi vereceğiz. Türkiye’de kamu düzenini ihsas edeceğiz. Altılı Masa'yla birlikte cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Adaleti, insan, hak ve özgürlüklerine dayalı demokrasiyi, insan onuruna yaraşır refahı, siyasi ahlakı inşa etmek üzere yola çıktık, taahhüdümüzü milletimizin desteğiyle yerine getireceğiz.
Dünkü açıklamasında Sayın İmamoğlu’na verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Altılı Masa olarak milli iradenin arkasında milli iradenin karşısında olanların dimdik karşısında olacağız. Bu yolla bize, 2023 seçimleri üzerinden mesaj vermek isteniyor ve deniyorsa ki öyle hamleler yaparız ki, sizin iradenize de ipotek koyarız… İşte buradan söylüyoruz asla ipotek koyamayacak, 2023’ün demokrasi yılı olmasına asla engel olamayacaksınız."
İmamoğlu'nun, YSK üyelerine, "ahmak" dediği gerekçesiyle yargılandığı davaya tepki gösteren Akşener, 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul seçimlerini hatırlatarak, "13 bin 500 oy farkıyla seçilmiş bir belediye başkanıyla, 805 bin farkla seçilmiş bir belediye başkanının gücü arasındaki farkı fark etmeyen ahmaklara bakın. Ondan sonra da ahmaklıklara ‘ahmaklık’ deyince kızıyorlar. Hadi ben de dedim. Dokunulmazlığım falan yok. Bekleriz, buyur birader" diye konuştu.
Akşener, şu ifadeleri kullandı:
"Bu ülkemizde yıllarca yanlışlıklarla karşılaştık. Darbelerle karşılaştık vesayetlerle sopalarla işkencelerle karşılaştık. Ama darbe dönemlerinde dahi, darbe dönemlerinin sonrasında dahi yargının bu derece emir eri olduğu, o cübbelere düğmelerin dikildiği bir döneme hiç rastlamadım. Demek ki neymiş, kazanmak zorundayız.
Söz olsun gümbürtüye gitmeyeceksin. Altılı Masa'nın tamamı arkanda. Seni verirsek muhittin Böcek’i de vermiş oluruz, seni verirsek Ankara’yı da vermiş oluruz. Seni verirsek bunlara Türkiye’nin geleceğini vermiş oluruz. Atatürk’ümüzün dediği gibi geldikleri gibi gidecekler.
Bugün buradan bir açılış için beraberiz ama sıradan değil. Birilerini gıcık edeyim mi biraz? İşte bu açılışlara gıcık olunduğu için arkadaşımıza, belediye başkanımıza yasak geliyor. Biz irademizle bu işi değiştireceğiz. Sandıkta değiştireceğiz, helal oylarımızla değiştireceğiz. Onun için korkuyorlar, korkutmaya da devam edeceğiz.
‘İstanbul gibi bir şehri nasıl alırlar’ dendi, ‘çok enteresan hiçbir şey olmamışsa bir şey olmuştur’ dendi. Ve bir şey olmuş oldu. Ama bu arada hem başkanımıza hem Canan Hanım'a hem Buğra başkana çok teşekkür ediyorum. O sandıklara o insanları koymasaydınız, ıslak imzaları almasaydınız hakikaten bir şey olmuş olacaktı. Ama neymiş bu abidik gubidiklere hazır olmalıymışız ama tedbirini almalıymışız. Tedbir alınca ne oluyormuş abiler gıcık oluyormuş, yere yapışıyormuş. Birincisi bu. İkincisi; 13 bin 500 oy farkını halledemediler, seçimi iptal ettiler. Sonra ne oldu? Güzelim İstanbul kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla 23 Haziran’da 828 bin oy farkıyla yeniden seçti başkanı. Yahu ahmaklığa bakın ahmaklığa! 13 bin 500 oy farkıyla seçilmiş bir belediye başkanıyla, 805 bin farkla seçilmiş bir belediye başkanının gücü arasındaki farkı fark etmeyen ahmaklara bakın. Ondan sonra da ahmaklıklara ‘ahmaklık’ deyince kızıyorlar. Hadi ben de dedim. Dokunulmazlığım falan yok. Bekleriz, buyur birader.
Bu ülkemizde yıllarca yanlışlıklarla karşılaştık. Darbelerle karşılaştık vesayetlerle sopalarla işkencelerle karşılaştık. Ama darbe dönemlerinde dahi, darbe dönemlerinin sonrasında dahi yargının bu derece emir eri olduğu, o cübbelere düğmelerin dikildiği bir döneme hiç rastlamadım. Demek ki neymiş, kazanmak zorundayız. Demek ki neymiş, yargının bağımsız, korkusuz, objektif, tarafsız olabilmesi için kazanmak zorundaymışız. Elbette kazanacağız. Birincisi Ekrem İmamoğlu üzerinden hepimizin iradesi test ediliyor. Buradaki duruşumuza, tavrımıza göre sonrasına bir yolculuk başlayacak. Biz eğer İmamoğlu’nu verirsek, eğer biz bu haksız, hukuksuz kararla mücadele etmezsek, eğer bu hizmetlere duyulan öfkenin neticesinde bu belediye başkanlarımızın çalışmalarının önüne geçmek için her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu yapanların karşısında dimdik duramazsak yuh olsun bize, yuh olsun hepimize. Biz hukuksuzlukları birebir yaşamış, işkenceleri görmüş bir nesiliz. Dolayısıyla öncelikle Ekrem İmamoğlu’nun arkasında görüşümüz ne olursa olsun duracağız. Gelelim, niçin İmamoğlu üzerinden diğer belediye başkanlarımıza bir yolculuk başlatacaklar eminim, niçin bu oldu? Bunun niye olduğunu 150 günde 190 projenin hayata geçmesinde görün.
Söz olsun gümbürtüye gitmeyeceksin. Altılı Masa'nın tamamı arkanda. Seni verirsek Muhittin Böcek’i de vermiş oluruz, seni verirsek Ankara’yı da vermiş oluruz. Seni verirsek bunlara Türkiye’nin geleceğini vermiş oluruz. Atatürk’ümüzün dediği gibi geldikleri gibi gidecekler."
Kılıçdaroğlu ise sözlerine, “Bu ülkenin ilk ihtiyacı adalet. Adalet için mücadele etmek zorundayız, aksi halde insanlığımızı kaybederiz" diyerek başladı. Adaletin önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Eğer kainat adalet üzerine inşa edilmişse ve hepimiz adalet ne zaman gelecek diye bekliyorsa; adaleti sağlamak zorundayız. Adalet için ortak mücadele etmek zorundayız. Aksi halde insanlığımızı kaybederiz. Adalet gibi önemli bir kavramın hakkını teslim etmek zorundayız.
Eğer bir kişi halkın oylarıyla seçilmişse, kendi beldesine hizmet ediyorsa o kişinin hakkını alacak güç İstanbulludur. Görüşümüz, kimliğimiz ne olursa olsun birlikte mücadele etmek zorundayız. Ekrem İmamoğlu’nun kılını dahi teslim etmeyeceğiz. Söyledim, bu yola girerlerse cehennemin kapılarını açmış olurlar. Bu kadar mert ve erkekçe söylüyorum.
Bu memleket kolay kurulmadı. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Geldikleri gibi gidecekler. Ama sadece gitmeyecekler, siyasetten emekli edeceğiz onları, siyaset arenasından sileceğiz. Yetkiyi veren de İstanbulludur, yetkiyi alacak da İstanbulludur. Ekrem Bey’in verdiği hizmet sindiremiyorlar. Ekrem başkan İstanbul’u dünyanın incisi haline getirecek. Bunu hep beraber yapacağız. Adalet için, hak için, hukuk için mücadele edeceğiz. Adaleti bu ülkeye ya getireceğiz, ya getireceğiz!"