‘Altın Portakal sürpriz oldu'

‘Altın Portakal sürpriz oldu'
Aslen Hong Kong doğumlu olan ama orada sadece iki ay yaşayan yönetmen Ben Hopkins, ‘Pazar-Bir Ticaret Masalı’ isimli filmi ve mütevazı tavırları ile Altın Portakal Film Festivali’ne damgasını vurdu. Kim bilebilirdi ki İngiliz bir yönetmenin Altın Portakal Film Festivali’ne Doğu hamuruyla yoğurulmuş bir filmi ile katılıp 15 Türk yönetmeni solladıktan sonra en iyi film dahil dört ödülün sahibi olacağını. Hopkins ve filmi festival süresince konuşuldu ve konuşulmaya da devam ediliyor. Radikal'e verdiği röportajda Hopkins, ödülü, Türkiye'de geçirdiği günleri ve diğer projelerini anlattı.Altın Portakal ödül töreninde ‘en iyi film’ ödülü için isminiz anons edildiğinde ne hissettiniz? Çok şaşırdım ve sevindim. Ödül almayı kesinlikle beklemiyordum garip hissediyorum kendimi. Çok sık denk gelmez ama Altın Portakal jürisi son dakikaya kadar kazananları gizli tutmayı başardı. Kazandığınız ödüllerin sizin için anlamı nedir? Bir sonraki filmimi çekmeme destek olacak ödüller bunlar. Birçok projem var ama tabii ki bir sanat hayatımın devam etmesi diğer insanların bana para yatırmasına bağlı, tıpkı diğer sanatçılar gibi. Ne kadar desteklenirsek o kadar iyi işler çıkarırız. Son bir yıldır Berlin’de yaşıyorsunuz. İngiltere büyüdünüz fakat orada doğmadınız değil mi? Hong Kong’da doğdum ama orada iki ay yaşadım. Belki de içimdeki Doğu ülkelerine olan merak oradan kaynaklanıyor olabilir. Tecrübelerime dayanarak tüm insanların aynı olduğunu söyleyebilirim ama insanların arasındaki farklılıkları kültürler yaratır. Ama milliyetçilerin inandığı kadar belirli, özgül değildir bu kültürel farklılıklar bence. Bir İngiliz olarak yarattığınız Türkiyeli karakterler izleyiciler tarafından başarılı bulundu. Bunun sırrı ne? İnsanlarla iyi geçiniyorum. Afganistan, İtalya Kırgızistan, Kazakistan ve Bangladeş gibi yerlerde yaşadım, senaryolar da yazdım oralarda. Nereye gidersem gideyim insanlarla iyi anlaşabiliyorum. Arkadaş edinmek benim için kolay. İngilizler için normal bir durum değil. Gittikleri ülkelere hâkim olmak isterler. Ben kendimi bir İngiliz olarak görmüyorum. Karakterleri yaratırken başkalarından yardım aldınız mı? Altın Portakal’da benim filmimle erkek oyuncu ödülü alan Tayanç Ayaydın’ın oynadığı Mihram aslında her memlekette var olan bir karakterdir. İngiltere’de o tarz insanlara ‘wheeler and dealer’ yani ‘alavere dalavereci, kurnaz’ derler. İngiltere’de yayımlanan ‘Only Fools and Horses’ (Sadece Enayiler ve Atlar) dizisinde aynı Mihram gibi bir karakter var, küçük ticaret peşinde alıp satan bir adam. Bu tür karakterleri alıp her türlü kültüre uydurabilirsiniz. Mihram da böyle ortaya çıktı. Onun gibi birçok kişiyle tanıştım. ‘Pazar’da Mihram yasadışı bir iş yapmak istemiyor ama çaresizlikten bu yola sapmak zorunda kalıyor. Bu Türkiye’deki ekonomiye dair bir tespit mi? Bana göre hayattaki en önemli şeylerden biri şeref, diğeri de dürüstlük. Ama ticaret dünyasında insanların çoğu yasadışı işler yapmaya zorlanıyor ya da ayakta kalabilmek için yasadışı işlere karışabiliyorlar. Film Mihram’ın ufak tefek suçlar işleyerek ticaret alanında kendisine yer açma isteğini anlatsa da altında ekonomideki ‘neoliberal dönüşüm’ün izlerini görmek mümkün. Dünyada çok başarılı ticaret adamı tanıdım, hepsi ticaret hayatlarının bir döneminde yasadışı bir şey yapmak zorunda kaldıklarını anlattılar. Türk karakterleri bazen Türk yönetmenler bile gerçekçi bir şekilde var edemiyor, yaşatamıyorlar. Siz bunu nasıl başardınız? Bilmiyorum, belki ben daha dikkatli yazıyor olabilirim. Her yazdığımı yüzlerce kez okurum sırf gerçekçi olsun diye. Türkiye’ye ve Türk sinemasına olan ilginiz nasıl başladı? Türkiye’ye olan ilgim aslında ilk Türk filmini izlememle başladı. 10 yıl önce Yılmaz Güney sinemasıyla tanıştım. Güney’in ilk ‘Yol’ (yönetmen: Şerif Gören) isimli filmini izledim. Ardından da ‘Umut’ ve ‘Sürü’ filmlerini izledim ve çok etkilendim. Aynı yıl Türkiye’ye geldim ve bu ülkeye âşık oldum. Filmin büyük çoğunluğunu Van’da çektiniz. Filmi çekmeden tecrübe olsun diye orda yaşadınız mı? Hayır orada hiç yaşamadım ama Doğu Anadolu’da yaşayan ve sayılarının 2 bin civarında olduğu tahmin edilen Pamir Kırgızlarının hikâyesini anlattığım ‘Bir Koyunu Değerlendirmenin 37 Yolu’ filmimi de orada çektim. Ne kadar sürdü filmi çekmeniz? Altı haftamı aldı. Filminiz başka nerelerde yarıştı ya da hangi festivallere katıldı? ‘Pazar-Bir Ticaret Masalı’ Locarno Film Festivali’ne katıldı ağustos ayında, erkek oyuncu (Tayanç Ayaydın) ödülü aldı. Locarno Festivali’nden önce de Dinar Film Festivali ve Londra Film Festivali’ne katıldı. Ne zaman vizyona girecek? Umarım en kısa zamanda vizyona girer tabi birilerinin alması gerekiyor filmi ama bu bana bağlı olan bir şey değil, filmin yapımcılarına bağlı. Şimdilik 2009’un başı olarak düşünüyoruz filmin vizyona girme tarihini. Yakın zaman içerisinde Türkiye’de geçen başka film çekmeyi düşünüyor musunuz? Gelecek yıl iki kadının hikâyesini anlatacağım filmimin çekimlerine başlayacağım. Film bir yol hikâyesi olacak ve çoğunlukla İstanbul ve Edirne’de geçecek.İlgili haberler:'Altın Portakal'da ödüller sahiplerini buldu