Altın potansiyelimiz 6 bin 500 ton

Altın potansiyelimiz 6 bin 500 ton
Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Akdur, Türkiye'nin 6 bin 500 ton gibi büyük bir altın potansiyeline sahip olduğunu belirterek, "Bunun parasal karşılığı yaklaşık 200 milyar dolar. Yaratacağı ek katma değerle de Türkiye için 1 trilyon dolara yakın bir imkan" dedi. Akdur, uzmanlarca yapılan tahminlere göre, halen 950 dolar civarında olan altının onsunun (1 ons = 31,1 gram) bu sene 1.500 dolara kadar çıkabileceğini söyledi.Akdur, uzmanlarca yapılan tahminlere göre altın fiyatlarındaki yükselişin süreceğini, ancak bu süreçte iniş-çıkışlar yaşanacağını, bu yüzden de altında çok kısa vadeli yatırımlara girmemek gerektiğini belirtti. Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Akdur, Türkiye'nin altın varlığı, altın fiyatlarındaki yükseliş, altına getirilen KDV istisnası ve altın madenlerindeki "siyanür tartışmalarına" ilişkin sorularını yanıtladı. Dünyada yılda 2 bin 500 tonluk bir altın talebi bulunduğunu, altını en çok üreten ülkelerin Çin, Güney Afrika, Amerika, Kanada ve Avustralya olduğunu belirten Akdur, bu ülkelerin altın rezervi ciddi olarak araştırılmış ülkeler olduğunu kaydetti. Bu ülkeler arasına Türkiye'nin de "yavaş yavaş girmeye başladığını" ifade eden Akdur, şöyle konuştu: "Türkiye'nin de altın potansiyeli çok büyük; 6 bin 500 ton. Bunun parasal karşılığı da yaklaşık 200 milyar dolar civarında. Yaratacağı ek katma değerle Türkiye için 1 trilyon dolara yakın bir imkan. Türkiye, henüz rezervleri yeterince araştırılmamış, dolayısıyla potansiyeli yer altında duran ender ülkelerden bir tanesi." Önceki yıllarda altın madeni olmadığını, Bergama'daki Koza Altın İşletmeleri AŞ'ye ait işletmenin ilk üretime 2001 yılında başladığını, daha sonra Tüprag Metal Madencilik A.Ş.'ye ait Uşak'taki altın madeninin devreye girdiğini anlatan Akdur, bu iki madende geçen yıl 12 ton altın üretildiğini belirtti. Gümüşhane'de bir altın madeninin bu yıl devreye gireceğini, onun dışında yatırımı devam eden madenler bulunduğunu ifade eden Akdur, ilave madenlerle birlikte bu yıl altın üretiminin 16 tona, 2010'da da 38 tona çıkacağını kaydetti. Türkiye altın üretiminde AB ülkeleri içinde birinci Dünya genelinde 2007 yılında altın aramalarına 4,2 milyar dolar, Türkiye'de ise 30 milyon dolar harcandığına dikkati çeken Akdur, bunun büyük kısmını Amerika, Kanada, Avustralya ve Çin gibi altın üretiminde ön sıralarda yer alan ülkelerin kendi aramalarına harcadıklarını vurguladı. Ümit Akdur, "Bizim gibi ülkelere bunu ne kadar çok çekebilirsek, ne kadar yerli üreticileri altın aramalarına sokabilirsek, Türkiye'nin altın potansiyelini o kadar üretilebilir hale getirebiliriz" diye konuştu. Türkiye'nin altın üretiminde Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında birinci sırada yer aldığını, Türkiye'yi Finlandiya, İsveç ve Bulgaristan'ın izlediğini vurgulayan Akdur, "Türkiye'de halihazırda yeteri kadar arama harcaması yapılmadı ve bizim potansiyelimiz yüksek. Bu kapasite kullanılırsa Türkiye altın üretiminde, hem bölgede hem de dünyada çok ciddi bir seviyeye gelebilir" dedi. Altın fiyatındaki artış sürecek Ümit Akdur, son dönemde altın fiyatlarındaki artışa değinirken de, bu konuda uzmanlarca yapılan tahminlere göre, halen 950 dolar civarında olan altının onsunun (1 ons = 31,1 gram) bu sene 1.500 dolara kadar çıkabileceğini söyledi. Akdur, kriz dönemlerinde altının Türkiye'de olduğu gibi dünyada da güvenli bir yatırım aracı olarak düşünüldüğünü, en azından çok değer kazanmasa bile değerini koruduğu için tercih edildiğini kaydetti. Altın fiyatının birden yükseldiği zaman satışın cazip hale geldiği için nakde ihtiyacı olanların bunu değerlendirdiğini, bu yüzden de zaman zaman altın fiyatında düşüşler yaşandığını ifade eden Akdur, "Bu iniş çıkışlar bu anlamda biraz devam edecek. Altındaki yükseliş sürecek ama iniş-çıkışlar olacak. Onun zamanlamasını bilmek mümkün değil. Bu nedenle altında çok kısa vadeli hareketler yatırımlara girmemek lazım" diye konuştu. ‘Altına KDV istisnası kayırma değil’ Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Akdur, Maliye Bakanlığı'nın 12 Şubat 2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan "Katma Değer Vergisi Genel Tebliği" ile altın, gümüş, ve platinle ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerine yönelik teslim ve hizmetlerde istisna uygulamasına gittiğini anımsattı. Herhangi bir mal üretilirken KDV ödendiğini, aynı mal satıldığında da belli oranda KDV tahsil edildiğini, dolayısıyla daha önce ödenen KDV'nin satarken alındığını anlatan Akdur, altında "özel bir durum" olduğunu kaydetti. Altının satışında KDV olmadığını ifade eden Akdur, "Dünyada da yok. Çünkü altın dünyada da Türkiye'de de bir para gibi düşünülmüş. Nasıl parayı değiştirirken KDV'ye tabi değilse, altın da KDV'ye tabi değil" dedi. Madenden altın üretirken KDV ödendiğini, ama üretilen ürünü satarken KDV tahsil edilemediğini söyleyen Akdur, şunları kaydetti: "Altın satışı KDV'ye tabi olmadığı için bu bizim üzerimizde yük olarak kalıyor. Dünyada böyle bir şey yok. Madenden üretilen altının satışında KDV olmadığı için altın madencilerinin üstlendikleri KDV'nin kendilerine iade edileceğine dair kanun daha önce çıkmıştı. Zaten biz malı üretirken ödediğimiz KDV'nin bir kısmını alıyor, bir kısmını alamıyorduk. Kanunda vardı ama uygulamada bu sağlanamamıştı. Bu durumda biz altını vergiden dolayı dünyadaki diğer ülkelerden biraz daha fazlaya mal etmiş oluyorduk. Getirilen uygulamayla o durum düzeltildi." Altın konusunda "yanlış bir uygulama" daha bulunduğunu, bunun da düzeltildiğini söyleyen Akdur, şöyle konuştu: "Madenden ürettiğimiz altını yurt içinde satarsak KDV'nin tamamını iade alamıyorduk. Ama yurt dışına satarsak devlet bize bunun tamamını ödüyordu. Yani altında ihracat teşvik edilmiş oluyordu. Yılda 220 ton dışardan altın alıyoruz. Yani sattığımız malı ülke olarak tekrar geri alıyoruz. Bu düzeltildi. Dolayısıyla şimdi altın en kısa yoldan pazara girmiş olacak. Üzerine hiçbir şekilde ilave maliyet girmeyecek. Katma değerin tamamı da Türkiye'de kalacak. Yani uygulamayla mevcut durum, dünyadakiyle benzer hale getirildi. Yoksa altın madencilerine herhangi bir şekilde farklı bir uygulama, kayırma söz konusu değil." ‘Altın madenlerindeki siyanür tartışması’ Ümit Akdur, altın madenlerindeki siyanür tartışmasına ilişkin de, Türkiye'de altın aramaları konusunda "ciddi bir bilgi kirlenmesi" olduğunu ifade ederek, "Ülkede altın madenciliği yapılmasın diye belli bir muhalefet grubunda çok ciddi bir çaba var" dedi. "Diğer bütün madenler nasıl aranıyorsa altın da öyle aranıyor" diyen Akdur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toprağa siyanür dökerek altın aranmaz. Siyanür sadece bulunan altını ayırmak için bir yöntemdir. Dünyada da bundan başka bir yöntem yoktur. Dünyadaki ülkelerde hangi yöntem varsa Türkiye'de de o yöntem vardır. Hatta Türkiye'deki biraz daha geliştirilmiş ve çevresel tedbirlere daha dikkatlice organize edilmiştir. Dolayısıyla herhangi bir risk yaratması mümkün değil. Bugüne kadar dünyada altın madenciliğinde kullanılan siyanürden dolayı bir ölüm vakası olmamıştır. Siyanür diğer sektörlerde de kullanılıyor. Türkiye'de altın ve gümüş madenciliğinde kullanılan siyanürün toplamı, Türkiye'de kullanılan siyanürün toplamının yüzde biridir." Bergama'daki altın madeninin yargı kararına rağmen devam ettiği yönünde açıklamalar yapıldığına işaret eden Akdur, "Türkiye'de bugüne kadar yargı kararlarına rağmen bir tane dahi işletilmiş bir maden yoktur. Bu mümkün de değildir" dedi. Ümit Akdur, başta altın madenciliği olmak üzere, maden aramalarına yönelik bu tür engellemelerle Türkiye'nin "çok zaman" kaybettiğini de sözlerine ekledi.