Altının geleceği Merkez Bankası'na bağlı

Altının geleceği Merkez Bankası'na bağlı
T24 - Bear Stears’den Lehman Brothers ve Morgan Stanley’e kadar, birçok önemli uluslar arası bankalarda önemli görevlerde bulunan, piyasa uzmanı Kaan Sarıaydın, piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Sarıaydın, “Merkez bankaları para basmadığı sürece altın düşecek. Türk lirasındaki düşüş, jeopolitik risklerden kaynaklanıyor. Bölgedeki en ufak bir siyasi gelişmenin ardından doların çok daha yüksek seviyelere çıktığını göreceğiz” dedi.Bear Stears’den Lehman Brothers ve Morgan Stanley’e kadar, birçok önemli uluslar arası bankalarda önemli görevlerde bulunan, piyasa uzmanı Kaan Sarıaydın, piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Şu anda TUSKON gibi kuruluşlara finansal danışmanlın yapan Sarıaydın, Son dönemdeki dalgalanmaların, korkutucu senaryoları akıllara getirdiğini söyledi. 'Para basmadıkları sürece altın düşecek'Hürriyet'in haberine göre; Sarıaydın, her iki yatırım aracındaki değerlenmenin merkez bankalarının para basmalarıyla ilgisi olduğuna dikkat çekti.Sarıaydın, “Aslına bakıldığında dolar diğer para birimleri karşısında da değer kazanıyor. Dolar sadece son dönemde TL karşısında değer kazanmadı. Diğer para birimleri karşısında da değer kazandı. Bunun temel nedeni, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para basmaması. Dolar son yıllarda, Fed’in parasal gevşeme hareketleri nedeniyle değer kaybı yaşadı. Fed para bastıkça, dolar değer kaybetti. Şimdi en son Jackson Hole’da gerçekleşen toplantıda, para basma kararı çıkmadı. Piyasa ise bu durumu olumsuz karşıladı. Aslına bakıldığında, piyasanın bir merkez bankasından para basmasını talep etmesi kadar “aciz” bir durum yoktur. Bütün bunlar günü kurtarma dilekleri. Yatırımcılara göre, birileri para bassın, borsa o gün yüzde 5 yükselsin yeter. Ama günü kurtararak, gelecekteki daha büyük felaketlere davetiye çıkarmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Şimdi Fed’in para basıp basmayacaklarını bilmiyoruz” dedi.Altının piyasada, para birimlerinin ne kadar değerlendiğinin bir işaretcisi olduğunu söyleyen Sarıaydın, asıl felaket göstergesinin bakır fiyatları olduğunu belirtti.Sarıaydın, "Bakır bütün sanayi ve endüstriyel üretimde kullanılan bir emtia. Bakır fiyatlarının yükselmesi, küresel ekonomide yeni bir resesyonun göstergesi" diye konuştu.Yunanistan reçetesiSarıaydın, Yunanistan’daki borç krizi ve Avrupa’nın içinde bulunduğu açmaza yönelik de yorumlar yaptı:“Avrupa’daki borç krizinin temel nedeni, bağımsız devletlerin ortak bir para birimi kullanmasına rağmen, mali birliklerinin olmaması. Herkesin para politikası, politika faizi farklı.Bunun reçetesi, Amerika Birleşik Devletleri gibi, Avrupa Birleşik Devletleri’ni kurmaktan geçiyor. Bu da ülkelerin bağımsızlıklarının yok olması anlamına geliyor. Şu anda euro bölgesindeki çevre ekonomilerin faturalarını yüzde 50-50 karşılayan Almanya ve Fransa ise buna karşı çıkacaktır elbette.”Sarıaydın, Yunanistan’ın yapması gereken tek şeyin küresel piyasalarda “haircut” olarak bilinen, borç azaltma sözü verme olduğunu da söyledi:“Yunanistan’ın yapması gereken şey. Borcumun bir kısmını silin. Geri kalanını ben şu kadar vadede ödeyeceğim demek. Bu elbette özellikle Yunan halkına ağır bir fatura çıkaracak ama olması gereken bu. Bu şekilde, uzun vadede olsa toparlanabilir. IMF ve Avrupa Birliği’nden para alarak borç sorununa çözüm bulması mümkün değil.”'EFSF patlamaya hazır bir bomba'Mali sıkıntı içindeki devletlere sıkışınca para vermenin fayda etmeyeceğine dikkat çeken Sarıaydın, “Avrupa’daki borç yükünü sadece iki devlet karşılıyor. Yunanistan ile başladı. İrlanda ve Portekiz ile devam etti. Şimdilerde İspanya ve İtalya’dan bahsediliyor. İspanya çok kötü durumda. Avrupa’da en fazla işsizlik onlarda. İtalya ise dipsiz bir kuyu. Avrupa’daki bütün ülkelerin temel sorunu siyasi istikrarsızlık. Hepsi de borç yükü altında. Ama sıkışan ülkelere para vermek sorunu çözmeyecek. Yunanistan sıkıştı, para verdiler. Sağlam temellere oturtmadan, bir gecede Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nu (EFSF) kurdular. Ancak sorunu temelden çözmediklerinden dolayı, her üç ayda bir aynı sorunla karşı karşıya kaldılar. Şimdi EFSF’nin para kapasitesinin artırılmasından bahsediliyor. Bu Avrupa için elinde patlamaya hazır bir bomba demek. Ülkelere verdikleri paraları, ülkeler kendi borçlarını kapamak için kullanmıyor çünkü. Parayı aldığı gibi borçlandığı bankalara aktarıyor. Böylece, elinde para kalmıyor ” diye devam etti.'Atom bombası ABD'den geldi'Sarıaydın, ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner’ın Avrupa’daki borç sorunu için ABD’de sıkıntılı konut kredilerini kurtarmak için, Washington’ın geliştirdiği Sıkıntılı Varlıkları Kurtarma Fonu (TARP), benzeri bir fon kurulması gerektiğini yönündeki açıklamalarını da eleştirdi:“Euro bölgesi çözüm ararken, ABD Hazine Bakanı Timotyh Geithner, Avrupalı liderlerin kucağına koca bir atom bombası bıraktı. Mortgage krizinde, hipotekli konut kredilerinin geri ödenmemesi sonucunda zarar eden şirketleri ve finans kuruluşlarını kurmak için TARP’ı, yani sıkıntılı varlıkları kurtarma fonunu kurdu. Biliyorsunuz Yunanistan’ın kredi notu çöp. Portekiz ve İrlanda’da aynı şekilde. Geithner’ın planına göre, az kokan çöple, çok kokan çöp bir araya getirilecek, piyasaların günü kurtarmalarına yarayacak bir paketle sunulacak. Bu kesinlikle bir çözüm değil. Bu şekilde, hem yatırımcılar hem de piyasalar kandırılıyor. Avrupa, Geithner’ı dinlerse, kendisini çok daha kötü bir durumun içinde bulacak. Bundan sonra artık paranınNeptün ya da Üranüs’ten filan gelmesini bekleyeceğiz”'Ziraat arsası ya da konut alın'Yerli yatırımcılara da kriz sürecinde ne yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunan Sarıaydın, “Kriz süreçlerinde asıl zararı orta sınıf ve alt sınıf çeker. Tavsiyelerde parası olana yapılır. Bu süreçte borsa ve diğer yatırım araçlarının güvenilir olduğunu düşünmüyorum. Borsada manipülatif hareketler gözlüyoruz. Eğer krizde paramı koruyayım diyorsanız, iyi bir hesaplamayla, ziraat için arsa ya da konut satın alabilirsiniz. Arsa olası bir savaşta da değer kaybetmeyecektir. Hiç olmadı, ekim yapabilirsiniz” dedi. 'Ya devrim ya savaş'Yaşanan gelişmelerin Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın gelişim sürecini hatırlattığını belirten Sarıaydın, Türkiye’nin jeopolitik açıdan belirli riskler taşıdığını, piyasanın da bunu fiyatladığı için Türk Lirası’nın değer kaybettiğini ve olası bir savaşın Türkiye’den başlamasından korktuğunu belirtti.Küresel ekonomide gelişmiş ülkelerin gerçek istatistikleri ve ufak olmasına rağmen önemli olan gelişmeleri halktan gizlediğini söyleyen Sarıaydın, Avrupa’da borç krizinin etkilerini azaltmak için alınan kemer sıkma önlemlerinin, kitleleri sokaklara döktüğünü ifade etti. ABD’de de işsizliğin açıklanan daha yüksek olduğunu, ABD’lilerin de sokaklara döküleceğini, dünya genelinde Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı benzeri ayaklanmaların baş göstereceğine işaret etti.Sarıaydın, “Yunanistan’ı bu konuda takdirle takip ediyorum. Demokratik haklarını aramak için sokaklara döküldüler. Televizyon kanallarını bastılar. Bu ayaklanmalar diğer çevre ekonomilerde de görüldü. İngiltere ve ABD’de de bunun gibi ayaklanmalar olacak. İnsanlar yeni yeni, gerçeklerin farkına varmaya başladı. Geçen hafta 20 bin kişi Wall Street’in önünde toplandı. ABD’de insanlar, işsizlik rakamlarının gerçekleri yansıtmadığının farkına vardılar. Şu anda ülkenin dörtte biri açlık sınırında yaşıyor” dedi.Küresel ekonomideki sorunların çözülmesi için iki seçenek olduğunu belirten Sarıaydın, bunlardan ilkinin sistemik bir devrim olduğunu ancak elitler olarak gelişmiş ülkelerin bunun için kendilerinden taviz vermeyeceklerini ifade etti.Kendisinin felaket tellalı olarak gösterileceğine dikkat çeken Sarı Aydın, “İkinci çözüm ise “Hiç telafuz etmek istemiyorum. Belki bana felaket tellalı diyecekler ama ne yazık ki savaş” dedi.