'Amaç, Doğan Grubu'nu medyadan çıkarmak'

'Amaç, Doğan Grubu'nu medyadan çıkarmak'

Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi'ne konuk olan Hürriyet Gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz İstanbul'da yaşanan sel felaketi ve Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Sel felaketinde yaşanan can kayıplarından Vali ve Belediye Başkanı'nın sorumlu olduğunu savunan Yılmaz medeni ülkelerde şehir yöneticilerinin böyle durumlar karşısında istifa ettiğini söyledi. Yılmaz ayrıca, Başbakan Erdoğan, Vali Muhammer Güler, Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın felaket sonrası yaptıkları açıklamaları da "tuhaf" olarak yorumladı.

CNNTurk ekranlarında yayınlanan Medya Mahallesi'nde Doğan Grubu'na verilen vergi cezasını da yorulayan  Mehmnet Y. Yılmaz, Ayşenur Arslan'ın "Doğan Grubu'na kesilen rekor ceza 'intikam' mı, böyle diyenler de var çünkü?" sorusuna şu yanıtı verdi;

"Evet, bir yönüyle intikam ama esas amaç sadece intikam alıp bırakmak değil. Doğan Grubu'nu medyadan çıkmak zorunda bırakmak Hürriyet, Milliyet gibi muhalif seslere de yer veren gazetelerin el değiştirmesini sağlamak. Verilen vergi cezası 3 buçuk katrilyon lira sadece kendisi, faizi vesairesi 5 katrilyon gibi bir para şimdi bu parayı ödeyebilecek bir güç dünyanın herhangi bir yerinde yok."

Bekir Coşkun'un Hürriyet'ten ayrılığı

Çalışma arkadaşı Bekir Coşkun'un Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmasını doğru bulmadığını ifade eden Mehmet Y. Yılmaz bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu;

"Bekir'in söyleyeceklerinin adresine ulaşması Hürriyet gibi bir gazetede yazmasıyla daha mümkün diye düşünüyorum. Ayrılmasaydı daha doğru olurdu."

Ayşenur Arslan'ın, bazı internet sitelerinden Aydın Doğan'a "tasfiye listesi" verildiği ve kendisinin de bu isimler arasında olduğu yönündeki iddiaları hatırlatması üzerine, böyle bir listenin varlığına inanmadığını belirten Yılmaz, "Zannetmiyorum hem Aydın Doğan'a "tasfiye listesi", hem elinden gazetelerini, TV'lerini almak için 3 buçuk milyon dolar ceza ver. Bir de bu gazetelerde böyle bir "temizlik" yapılsa bu gazeteler, özelliklerini kaybederler." diye konuştu.

İŞTE  AÇIKLAMALAR:

Sel felaketi

Mehmet Y. Yılmaz- Normal şartlar altında bugün Vali'nin ve belediye başkanının istifa etmesi gerekirdi. Medeniyet dediğimiz şeyin bir parçası da doğa olaylarından ders almak ve onların tekrarlamasını önlemektir.

14 sene önce aynı yeri benzeri bir yağmurla sel bastı. Alibeyköy'ü daha az yağmurda sel basardı. "Yüzyılın felaketi" tanımı doğru olsa. (Doğru değil bence Başbakan sallıyor) Alibeyköy'ü de sel basardı, basmadı çünkü orası ıslah edildi. Önebilir bir şeydi önlenememesinin sorumlusu da bugün bu kenti yöneten inslardır. Sadece onun için değil bu olayın arkasından yaptıkları konuşmalar nedeniyle de istifa etmeleri gerekir. Vatandaşı suçlama, bir vurdumduymazlık, global ısınmadan söz eden bir şey, bir tuhaflık....

Şimdi bir yük minibüsünün içiden isnanların taşındığı ortaya çıkıyor ve Vali diyor ki "Bu büyük hata taşınmamaları gerekirdi." Peki onu denetleyecek olan kim? Emniyet Müdürü, trafik müdürü, servislerin güvenliğini kontrol edecek insanlar kime bağlı; Vali'ye bağlı.

Ayşenur Arslan- Şimdi küresel ısınma diyorlar ya, spreye kadar. Bu saça sprey sıktığım için ben bile sorumluyum.

Mehmet Y. Yılmaz-Sen sorumlu değilsin bu tamamen demogoji. Sprey satıldığı için ben alırım sıkarım. Spreyin doldurulduğu gazı üreten fabrikaya üretme izni veriyor musun, vemiyor musun hükümetlerdir bunun sorumlusu.

Ayşenur Arslan- Bundan iki yıl önce küresel ısınma diye bir haber yaptık Kanal D Haber de o zaman. 3 tane sayın bakan yanyana geldiler haberleri yalanladılar "Küresel ısınma bizi etkilemiyor." Biz hep krizlerin dışındayızdır ya. "Bizimle ilgilisi yok, kuraklık sözkonusu değil" dediler. Bizi kınadılar. O yaz kuraklıktan ürünler heba oldu.

Mehmet Y. Yılmaz-Başbakan bugün bu konuda diyor ki "Dere yatağına ev yaparsan; derenin intikamı." İyi de belediye başkanıydı bu şehirde Erdoğan, ondan sonrakiler de kendi partisinin adamları. Niye izin veridniz niye yıktırmadınız?

Vergi cezası

Ayşenur Arslan- Hazır "intikam" da demişken bir başka maddeye geçelim. Doğan Grubu'na kesilen rekor ceza "intikam" mı, böyle diyenler de var çünkü?

Mehmet Y. Yılmaz- Evet, bir yönüyle intikam ama esas amaç sadece intikam alıp bırakmak değil. Doğan Grubu'nu medyadan çıkmak zorunda bırakmak Hürriyet, Milliyet gibi muhalif seslere de yer veren gazetelerin el değiştirmesini sağlamak. Verilen vergi cezası 3 buçuk katrilyon lira sadece kendisi, faizi vesairesi 5 katrilyon gibi bir para şimdi bu parayı ödeyebilecek bir güç dünyanın herhangi bir yerinde yok.

Ayşenur Arslan- Ertuğrul Özkök bugün demiş ki "New York Times bile ayakya duramaz."

Mehmet Y. Yılmaz- Vergi cezası olarak nitelendirilemez hukuğa sığmıyor bu Başbakan'ın talimatı ile verilen bir grubu silmeye yönelik bir emir.

Medya nasıl tepki verecek?

Bugün Doğan Grubu'na yapılmak istenen olay ve yöntem ile daha önce iki Sabah Gazetesi'nin ve Star Gazetesi'nin sahibinin başına gelenle aynı şey değil. Birinde batan bankalar nedeniyle oluşan bankaların tahsili nedeniyle el konulmuş yayın organlarının satışı söz konusu, diğer tarafata sadece susturmak için hukuksuz yere vergi cezası üzerine salınmış bir durum sözkonusu ikisi aynı şey değil.

Ayşenur Arslan- Diyelim Cem Uzan siyasete atılmış olmasaydı yine bu olur muydu?

Mehmet Y. Yılmaz- Cem Uzan siyasete atılmasaydı da başına bu gelirdi çünkü Cem Uzan'ın bankasına ve şirketlerine neler yaptığını gördük. Medya olarak nesine sahip çıkacaktık mesela? Ben şunu savundum hep Sabah Gazetesi'nin sahibi bankasını batırdı ve bu satılacaksa birincisi; değerine satılmalı, ikincisi; gazete olarak kullanacak başka işlerine alet etmeyecek birisine satılmalı ki o gazete ayakta kalsın okuyucusu almaya, çalışanı çalışmaya devam etsin.

Ayşenur Arslan- Ben bu grupta yeniyim ama "andıç" dönminde çalışlanlarına sahip çıkmış bir grup. Gelelim bugüne, bugün evet gerçekten böyle büyük bir grubun...

Mehmet Y. Yılmaz- Bugün medya Doğan Grubu'na sahip çıkar mı?

Ayşenur Arslan- Evet...

Mehmet Y. Yılmaz- Hayır, sahip çıkmaz. Çünkü bugün medya ortasından ikiye ayrılmış durumda. Bir tarafta kayıtsız şartsız hükümete teslim olmuş, "teslim olmuş" da demeyeyim hükümetin yanında olarak Başbakan'ın talimatı ile o yayın organlarına sahip olan insanlar var "yandaş medya" diye tanımlayacağımız. Bir tarafta da Doğan Grubu, Akşam gibi hükümetle arasında mesafe olan hükümetin eleştirme gücünü kendisinde gören bir medya var. Bu tarafta çok şey okuyacağız tabii bu olayla ilgili. Ama karşı taraftaki medyada sevinç çığlıkları, internet sitelerinden görüyoruz, Nazlı Ilıcak'ın bugün yazdığı hafif bir "vah vah" gibi bir şey olacak. Bütün medyanın buna sahip çıkması gibi bir şey olmayacak.

Mehmet Y. Yılmaz- Bekir'in ayrılmış olması çok üzücü. Aynı gazetede yazmaktan zevk aldığım bir akarkadaşım. Şunu anlamıyorum, 17 yıldır el üstünde tutuluyorsan niye ayrılmak? Ayrılmasaydı daha doğru olacağını düşünüyorum. Bekir'in söyleyeceklerinin adresine ulaşması Hürriyet gibi bir gazetede yazmasıyla daha mümkün diye düşünüyorum.

Ayşenur Arslan- Bekir Coşkun'un tam bunu söylediğini söyleyemem ama internet sitelerinde bazı yorumlar var; Aydın Doğan'a bir "tasfiye listesi" verildiği... Bunların içinde senin adın da var, şaşırtıcı olmayan bir biçimde.

Mehmet Y. Yılmaz- Öyle mi? Ben de Bodrum'a yerleşeceğim demektir. Zannetmiyorum hem Aydın Doğan'a "tasfiye listesi", hem elinden gazetelerini, TV'lerini almak için 3 buçuk milyon dolar ceza ver. Bir de bu gazetelerde böyle bir "temizlik" yapılsa bu gazeteler, bu gazete olma özelliklerini kaybederler. Yeni Şafak'a dönüşürler. O zaman da 15 bin, 20 bin satıyorlar biliyorsun. Hadi bilemedin 60 bin tane.

Bu ülkede bu düzen bir günde kurulmadı bir günde de yıkılmaz.