Üç hafta önce milli maçlar arifesinde, Türkiye İspanya ile zorlu iki maça çıkmadan önce şöyle bir reklam dönüyordu gün boyu televizyonlarda, radyolarda, internet sitelerinde, “amansız ol”…“
Aman dikkat” demiştim o dönem ve bu şekilde İsviçre maçlarında yaşadığımız futbol-şiddet ruhunu yeniden kaşımaya başladığımızı dile getirmiştim… Büyük bir ‘
şans’ milli maçlarda oynanan oyun alınan skorlar derken pek bir kıvılcım çıkmadı, aman aman anlatabileceğimiz ve bu bizi oldukça rahatlatmıştı… Lafı uzatmadan Galatasaray ile Fenerbahçe arasında Pazar günü oynanan ve maçın son dakikasında yaşanan
‘şiddet’ içerikli görüntülere getireceğim… Olayların baş kahramanlarından
Arda, Emre, Sabri, Semih, Emre Aşık maç sonu açıklamaları da dahil edecek olursak Ayhan, Volkan…
Fatih Terim’in milli kadroya aldığı isimler!.. Savaşçı olmaları için onlara verilen motivasyonun dozajının ayarlanamaması durumuyla karşı karşıyaydık daha da fazlası bunu
‘övünülesi’ bir noktaya da çekmiştik… Gün boyu aslanlar, kaplanlar ve bizim futbolcular, kanının son damlasına kadar… O son damlanın Ali Sami Yen Stadyumu’nda Emre’nin burnundan geldiğini görmek büyük bir şanssızlıktı… Savaşçı olmak bizim anladığımız haliyle futbol kültürümüze acı veriyor… Kavga eden, giydiği forma için savaşan (bunu kavga etmek anlamıyla yazıyorum) bunun da prim yaptığına inanan bir ruh var karşımızda…
Savaşçı, acımasız bir futbol kuşağı yetiştiriyoruz.. Maçın son dakikasında yaşanan olayların sorumlusu sadece onlar değil, sadece hakem değil, sadece yöneticiler değil, hepimiziz… “
Sahaya ineriz…” ile başlayan bir tezahürat kültürü… “H
aydi aslanlarım..” maça başlayan kramponlar… “
Amansız ol…” diye bas bas bağıran bir reklam… “
Two size..” yazan bir medya.. Daha fazlası olamazdı sanıyorum…
Dostluk yalanmış diyor ya Uğur Boral maçın ardından… Yalan olan şey sadece dostluk değil, aynı zamanda oynadığımız oyunun da futbol olduğu koca bir yalan!..
Futbolda amaç gol atmaktır, yumruk değil… Futbolda hırs yapmanın, kazanmak için canını dişine takmanın önadı savaşçı olmak olmamalı… Barışçı olmanın sloganını üretemediğimiz, her kayıpta, her kötü sonuçta, her kendini gösterme isteğinde fiziksel gücünü karşındakine kabul ettirme çabasına dönüştürdüğümüzde daha çok canımız acıyacak… Kazanma arzusunu “
savaşçı” olarak son terine kadar mücadele etmeyi,
kanının son damlası olarak ifade eden bir futbol-kültürünü benimsemek, sahip çıkmak imkansız!