Türkiye kamuoyu onu CNN Türk’te tartışma yaratan ve kendisini sanık duruma düşüren sözleriyle tanıdı. Oysa bölge halkının çok eskilerden tanıdığı ve değer verdiği bir isimdi Tahir Elçi. 1990’lı yıllarda JİTEM’in adı bile ağızlara alınmazken o, bu karanlık örgütün adını adliye koridorlarında yüksek sesle ifade eden mağdurların vekilliğini üstlenmişti. Giydiği cübbenin ateşten gömlek giymekle eşdeğer olduğunu bile bile haksızlığa karşı dik duran ve sözünü sakınmayan bir isimdi aynı zamanda Tahir Elçi.
Cizreliydi ama o yıllar önce Diyarbakır’da yaşamayı tercih etmişti. Kentte gazetecilik yapan pek çok meslektaşının da sevdiği ve saygı duyduğu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin yarattığı şaşkınlık ve şok hali henüz geçmiş değil. Dünden bu yana tüm kahvehanelerde Tahir Elçi ile ilgili haberlerin yer aldığı televizyonların dışında hiçbir kanal açılmadı.
Diyarbakır bugün yastaydı. Kent genelinin büyük çoğunluğunda kepenkler açılmadı. Sabah yoğun yağmura rağmen binlerce kişi, cenazenin bulunduğu Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi morguna akın etti. Taziyeleri kabul eden Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, kızı Nazelin ve oğlu Arin’in elini sımsıkı tutarken, tabut omuzlandı ve sayıları on binleri geçen kalabalık anma etkinliğinin yapılacağı Koşuyolu Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. 3 kilometrelik yürüyüş güzergâhı boyunca yeni katılımlarla kitlenin sayısı 50 bini aştı.
Kim bilebilirdi ki açılışını yaptığı İnsan Hakları ve Şefkat Anıtı önüne cenaze tabutunun konulacağını… Yeşil, kırmızı ve sarı renkli bayrağa sarılı tabut indirilirken herkes bir ağızdan “Şehit namırın/Şehitler ölmez” sloganını attı. Diyarbakır’ın barış elçisiydi Tahir Elçi… Onu uğurlamaya da Türkiye’nin her kesiminden isimler gelmişti. Birçok kentin baro başkanı, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP ve HDP’li vekiller, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar bunlardan bazılarıydı…
Törene ev sahipliği yapan Diyarbakır Barosu Başkan Vekili Ahmet Özmen ve Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı’dan sonra herkesi duygulandıran Türkan Elçi’nin sözleri yankılandı meydanda:
“Onu faili meçhuller ordusu karşılayacak. Kendini her zamanki gibi nezaketle tanıtmaya çalışırken onlar da ‘Seni bütün faili meçhuller, bütün alem tanır. Senin bize bir ömür hakkın geçti. Biz seni buradan izledik, bizim gibi faili meçhullere bir ömür adadın’ diyecekler. Ona soracaklar ‘Sen geldin, kaldı mı senin gibi kınalı güvercinler?’ Tahir Elçi’nin o zaman gülümseyen yüzüne bir akşam inecek ‘Valla ne diyeyim geldiğim yerde epi topu bir avuç güvercin vardı. Kartallar, şahinler leş kargalarıyla kol geziyordu’ diyecek. Ona diyecekler ‘Sen bizi savundun, ya seni kim savunacak?’ ‘Arkamda eşim var, benim gibi düşünen arkadaşlarım var,’ bir de diyecek ki ‘Bugün dilekçe verdim, yurt dışına çıkış yasağım kalktı, artık özgürüm, kıtaları, denizleri fersah fersah gezebilirim. Hakkımda açılan duruşma ileriki tarihe ertelenmiş olsa da hakkımı savunmak için hazır bulunacağım. Bütün faili meçhuller onu bağırlarına basacak minnetle ağırlayacak. Dört Ayaklı Minare’nin en tepesine konacağım, tarih anlayacak beni. Kirli medya, beni tehdit eden televizyonlar, beni hedef gösteren gazeteler hoşçakalın..."
Herkesi ağlattı Türkan Elçi… Kızı Nazelin’in mezarlıkta tabuta sarılırken “Babaaaa” diye haykırışı meydanı inletti… Gözyaşlarını Tahir Elçi’ye akıtan Diyarbakır hüzünlüydü bugün…