Burcu Karakaş / DW Türkçe
Ara seçimler sonrası Beyaz Saray'daki basın toplantısında ABD Başkanı Donald Trump ile CNN muhabiri Jim Acosta arasında yaşanan tartışma dünya gündemine oturdu. Muhabirin sorduğu soruya sert tepki gösteren Trump’ın, “CNN’in çokça yaptığı gibi yalan haber yayarsanız, halk düşmanısınız” sözleri geniş yankı buldu. Yaşanan gerginliğin ardından CNN muhabiri Acosta’nın akreditasyonu iptal edildi ve Trump, başka Beyaz Saray muhabirlerinin akreditasyonunun da iptal edilebileceğini söyledi.
CNN muhabiri ile yaşananlar, Trump’ın basın mensuplarıyla ilk gerginliği değildi. Peki, Trump döneminde ABD’de gazeteciliğin ve gazetecilerin durumu nasıl seyrediyor?
Ramona Giwargis, Las Vegas Review-Journal gazetesinde muhabir olarak çalışıyor. Donald Trump’ın başkanlık yarışı için yürüttüğü “Make America Great Again” (Amerika'yı Yeniden Harika Yap) kampanyasını yakından takip eden gazeteci, Trump’ın mitinglerde medyayı hedef göstermesinden ötürü rahatsızlık duyduğunu belirtiyor.
Giwargis, “Bir mitingde Trump gazetecileri ‘halk düşmanı’ olarak işaret edince herkes birden dönerek bize bakmaya başladı. İşimiz gerçekleri aktarmak ve ABD’de gazetecilik, anayasa koruması altında. Ama sonra bir vatandaş çıkıyor ve size bağırmaya başlıyor” diye konuştu.
Giwargis, Trump’ın 2016 yılında ABD Başkanı seçilmesinden sonra gazeteciler olarak zor bir döneme girdiklerini düşünüyor. Basın mensuplarının sözlü ve fiziksel saldırı tehdidi altında olduğuna ve bu durumun bir an önce sona ermesi gerektiğine dikkat çekiyor. Vatandaşların kendilerine tepki göstermelerini bir yere kadar anlayışla karşılayabileceklerini ama söz konusu durumun can güvenliklerini tehlikeye attığını savunuyor.
Giwargis, “Ben o miting günü o salondan ayrılırken kendimi güvende hissetmedim. En endişe verici olan da bu zaten” şeklinde kendini ifade ediyor.
Giwargis gibi Las Vegas Review-Journal gazetesinde çalışan Gary Martin, Washington muhabiri olarak görev yapıyor. Martin, gazetecilik kariyerinde yirmi beş yılı geride bırakmış. Mesleğe başladığı zamanı bugünle kıyaslayarak, “Şu an kesinlikle medyaya karşı daha düşmanca bir tutum var” diyor ve Başkan Trump’ın basın karşıtı söylemlerinin bu tutumda etkili olduğunu düşünüyor.
Basın tarafından eleştirildiği zaman Trump’ın söz konusu medya kuruluşları için “Yalan haber yapıyorlar” dediğini söyleyen Martin, ABD Başkanı’nın yaydığı dezenformasyonun gazeteciler olarak işlerini zorlaştırdığını şu sözlerle anlatıyor:
“Pittsburgh’daki sinagog saldırısı sonrası olay yerine gittim. Şehirde iki büyük protesto oldu. Trump ertesi gün protestoların medyanın uydurması olduğunu söyledi. Ne yazık ki durum bu ama yaptığımız işe devam etmemiz gerekiyor.”
Başkan Trump’ın ara seçim sürecinde de yalan iddialarda bulunduğunu belirten ABD’li gazeteci gülümseyerek, “Artık bir olayın gerçek olduğunu ispat etmek için daha fazla çalışmamız gerekiyor” diyor.
Martin, son dönemde ABD genelinde medya kuruluşlarının güvenlik önlemlerini artırdığını söylüyor. “Benim Washington’da çalıştığım binada ofisimin olduğu kata anahtarınız yoksa giremezsiniz, bu yeni bir önlem” diyor.
Los Angeles'ta bulunan Orange County Register gazetesinde çalışan ve göçmen meselesi üzerine uzmanlaşan muhabir Andre Mouchard da, gazetecilerin güvenlik sorununa dikkat çekiyor.
Mouchard, “Bu aralar gazeteyi arayan çok! Tahmin edeceğiniz üzere kimse ‘Bugün ne güzel haber yazmışsınız’ demek için aramıyor. Tehdit telefonları alıyoruz. Bu, yeni bir durum. Geçen bir arkadaşımız ölümle tehdit edildi” diyor.
Gazetedeki meslektaşının ölümle tehdit edilmesi üzerine Los Angeles polisi, gazete binasına gelerek olası bir saldırı durumunda neler yapmaları gerektiği konusunda gazete çalışanlarına eğitim vermiş. Şu an Orange County Register gazetesinde kart olmadan asansörü kullanmanız mümkün değil. “Ancak” diyor Mouchard, “Biri gelip dış kapıya ateş açarsa bir şey yapamayız tabii!”
Andre Mouchard gazetecilere yönelik tepkilerin münferit olabildiği gibi bazı vatandaşların Trump’ın söylemlerinden etkilendiğini de düşünüyor. Mouchard, “Gazetecilik birçok açıdan zorlaşıyor belki ama aynı zamanda ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle gazeteciler için gündemi takip etmek açısından heyecan verici bir dönemden geçiyoruz” diyor.
İngilizce yayın yapan Singapur merkezli “The Straits Times” gazetesinin Washington Büro Şefi Nirmal Ghosh, yaklaşık iki senedir başkentte muhabirlik yapıyor. Beyaz Saray’ı sıklıkla ziyaret etmediğini belirten Nirmal Ghosh, “Fakat Trump yönetimindeki yetkililerle nazik bir iletişimimiz olduğunu söyleyebilirim” diyor.
Gazeteciler olarak kutuplaşmış siyasi bir atmosferde çalıştıklarını belirten Washington muhabiri, “Sahadayken Trump destekçilerine yabancı basına çalıştığımı söylemem işime yarıyor çünkü birçoğunun Amerikan medyasına karşı olumsuz bir tavır içinde olduğunu görüyorum” diye konuşuyor.
Ancak Ghosh, Başkan Trump’ın mitinglerinde Trump’ın destekçilerinin basın mensuplarına yönelik “Yalan Haber!” diye yuhalamalarını bir gazeteci olarak göz korkutucu bulduğunu da ekliyor.