Washington’ın Obama yönetimine yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (CAP) düşünce kuruluşu, PKK ve PKK’nin Suriye kolu PYD’ye ilişkin bir analiz yayınladı. Yayınlanan raporda, Türkiye’deki Barış sürecinden memnun olunduğu, ABD’nin de Suriye’deki Kürtlerle temas kurabileceğine dikkat çekilerek, “Eğer PKK, tümüyle barış sürecine adapte olursa (fully engages), ABD’nin terörist listesinden çıkarılmayı hak edebilir” ifadelerine yer verildi.
Amerika’daki Türklerin gazetesi Posta212’den İlhan Tanır’ın haberine göre; Washington’ın Obama yönetimine yakınlığıyla bilinen Center for American Progress (CAP) düşünce kuruluşunun, bölgedeki Kürtler üzerine yayınladığı analizden satırbaşları şöyle:
Raporda, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki Kürt aktörlerin “IŞİD gibi cihadi gruplara karşı bariyer ve mezhepsel kırılmaların yaşandığı bölgede istikrar göstergesi’’ olduğu tespitini yapıyor. Bu durumun da, ABD’nin Kürt siyasi gruplarına yönelik politikasının yeniden ele alınması gerekliliğini ortaya çıkardığını kaydediyor.
53 sayfalık raporun ‘tavsiyeler’ bölümünde, yazarlar Michael Werz ve Max Hoffman, ABD’nin Türkiye’deki Barış sürecine dışarıdan destek vermesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca ABD yönetiminin muhalefet partileri CHP ve BDP ile informal bağlarını da güçlendirmesini salık veriyor.
CAP’de Türkiye uzmanı olarak tanınan Michael Werz, raporla ilgili şu özel açıklamayı yaptı: "Türkiye ve ABD, beraberce, bölgesel istikrar için yeni ortaklara muhtaç. Türkiye, KRG ile zaten yakından çalışıyor ve Suriyeli Kürtler ile de yakınlaşabilir. Türkiye’deki Barış Sürecinin geliştirilmesi Türkiye’nin geniş bölgedeki saygınlığını artırma adına oldukça önemli olacak.’’
CAP’in yayınladığı raporun bir diğer analisti Max Hoffman ise raporla ilgili özel olarak şunları söyledi: ‘’Rapor, ABD’nin Suriye’deki Kürt gruplara yaklaşımını yeniden gözden geçirmesini, KRG ile bağlarını Bağdat’ın taleplerine daha az dikkat göstererek derinleştirmesini, ve Ankara’nın kendi sınırları çevresinde Kürt otonomik aktörlere gösterdiği açık görüşlülüğü yansıtan şekilde ABD’nin de Kürt siyasi aktörlerle ilişkilerini düzenlemesini tavsiye ediyor. Bu adımlar IŞİD gibi grupların yükselişini kesmeye yardım ederken Türkiye’yi de bölgesel karışıklıklara karşı koruma görevini üstlenebilir.’’
Center for American Progress’in başkanlığını, Obama’nın ilk seçildiğinde kabinesini hazırlama işini üstlenen ve Obama’nın yakın dostu olarak bilinen John Podesta yapıyor. Kuruluş liberal, progresif ajendası ile şu anki Beyaz Saray’ın paralelinde iç ve dış politika duruşuyla biliniyor ve bundan dolayı da bu merkezden çıkan raporlar, daha bir dikkatle izleniyor.
Raporda, ABD hükümetine Kürt aktörlerle yakınlaşma adına yapılan tavsiyelerin bazıları şöyle:
- ABD, Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi konularındaki geri gidiş ile ilgili olarak endişelerinde net olmalı. Başbakan Erdoğan’ın halen sözünü dinlediği Başkan Obama ve Dışişleri bakanı Kerry, (bu konularda) daha çok sesini yükseltmeli.
- ABD’nin doğrudan Türkiye ile Kürtlerle süregiden Barış sürecine dahil olması geri tepebileceği düşünülerek, multi etnik hoşgörü konusunda daha sık ve güçlü çağrılarda bulunmalı. Amerikalı yüksek seviyelerden yapılacak bu tür çağrılar Kürt sivil toplumu, siyasi partiler ve toplumlar için cesaret verici olacaktır.
- ABD Dışişleri bakanlığı, Amerikanın Suriye, Irak ve İran politikalarının, anlaşılabilir Amerikan çıkarları ışığında Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda dengeli ve koordineli yapmalı.
- ABD, bölgedeki ilgili güçlerle ilişkide bulunup, bulunmamanın uzun dönemli sonuçları etkileme kabileyetini azaltıp, azaltmadığını iyi düşünmeli.
- Eğer PKK, tümüyle barış sürecine adapte olursa (fully engages), ABD’nin terörist listesinden çıkarılmayı hakedebilir. Bu çıkarılma hemen olmayabilir. Şu an, barış süreci için çok erken bir aşama. Silahsızlanma ve yeniden entegre olma planlarında anlaşma sağlanmış değil. Terörist listesinden çıkarılması ABD’nin PKK’nın davranışını etkilemesine yol açabilir.
- ABD, bu etkiyi, PKK’nin terörist listesinden çıkarılması için ortaya net şartlar koymasıyla ulaşabilir. Bu listeden çıkarma Ankara ile koordineli olarak yapılmalıdır. Buna her ne kadar Türkiye büyük ihtimalle karşı çıkabilirse de, PKK, IŞİD ve El Kaide’nin aksine, son hareketleri ile, eninde sonunda terörist organizasyondan meşru bir siyasi aktör olabileceğini göstermiştir.
- ABD, PYD (Suriyeli Kürt oluşum, PKK’nin Suriye kolu olarak biliniyor) politikasını ise çok daha çabuk değiştirmelidir. Bu grup, Cenevre görüşmelerinden, ABD’nin itirazlarıyla çıkarıldı. ABD’nin Suriye eski Büyükelçisi Robert Ford ve diğer Amerikan yetkililer, PYD ile ilişki kurmanın Türkiye’den düşmanca bir karşılık görebileceği için karşı çıktılar. Ama ne ABD ne de Türkiye, resmi olarak PYD’yi hiç bir zaman terörist grup olarak listelemedi, bu da demektir ki iletişime geçilmesi için hiç bir yasal engel bulunmuyor. ABD’nin bakış açısından Suriye iç savaşında kendisini korumak için gayret eden silahlı Kürt grubudur bu. PYD’nin radikal devrimci tarihi ve PKK ile bağları, kendileri ile dikkatli bir şekilde angaje olmayı engellememelidir, eğer bu bu bölgesel istikrara veya Suriye’de siyasi bir uzlaşıyla sona erecekse.
- Görünen o ki, Suriye’de Kürtlere, bir federalizm versiyonu gibi, siyasi tavizler verilmeden uzun süreli bir siyasi uzlaşı sağlanamayacaktır.
- ABD hükümeti aynı zamanda kendi çıkarlarını Türkiye endişelerinden bağımsız olarak da takip edebilmelidir. Eğer Başbakan Erdoğan’ın danışmanları hapisteki PKK lideri Öcalan ile müzakere edebiliyorlarsa, ABD de PYD ile yardım gönderebilmek gibi faydalı amaçlar için angaje olabilmeli.
Aynı şekilde Irak’daki KDP ile PYD arasındaki diyalogu da teşvik etmek ABD’nin çıkarlarınadır. Suriye krizi, geniş Kürt ulusal hareketleriyle görüşmek ve PKK ve PYD’nin silahlı hareketlerden siyasi kurumlara evrilmesini cesaretlendirmek için fırsat sunmaktadır.
- Washington’ın Ankara ile ilişkileri, özellikle Suriye ve Irak’tan Avrupa ve Batı’ya akacak savaşçılar konusunda Türkiye’ye duyulan ihtiyaç düşünüldüğünde, ABD bu politika değişimini hızlı bir şekilde gerçekleştiremeyebilir. İronik bir şekilde, Türk hükümeti Kürt Ulusal aktörlerine açılımın yeni işaretlerini göstermiştir bu da IŞİD’in Ankara için güvenlik hesaplarını değiştirdiğini gösteriyor. Bununla birlikte, Türk politikasının değişiminin önünde duran engellerden biri ABD’nin daha derin Kürt otonomisine karşı durduğu (düşmanlık duyduğu) algısıdır. Ama ABD için bu sorunu görmezlikten gelmek, sorunu çözmeyecektir. Türkiye-PKK arasındaki barış sürecini, Suriye’deki iç savaşı, Irak’daki güvenlik durumunu ve tomurcuklanan Kürt Ulusal Hareketini pozitif etki etmek adına harekete geçmenin zamanı gelmiştir."