'Amerika'nın ateşkes talebine PKK sıcak bakmıyor'

'Amerika'nın ateşkes talebine PKK sıcak bakmıyor'

Kurtuluş Tayiz (Taraf, 31 Mayıs 2012)

 

Amerika PKK’dan ateşkes istedi

 

"ABD şimdiye kadar sorunun bir parçası olarak müdahildi. Bundan sonra çözümün bir parçası olarak bu soruna müdahil olacaktır.”

Bu saptama Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk‘a ait. Özgür Gündem gazetesinde üç bölüm halinde yayımlanan röportajında Tuğluk, Kürt siyasetçiler ile ABD yönetimi arasında buzların eridiğine dikkat çekerek önemli bilgiler verdi. Tuğluk’un açıklamalarının özü şöyle:

(1) ABD, Kürt sorununda artık devrede ve henüz net bir çözüm modeline sahip olmasa bile, tarafları aynı masa etrafında toplayabileceği bir çalışma yürütüyor ve bunun için PKK’dan kasım ayına kadar ateşkes talep etti.

(2) Amerikan yönetimi, kasım ayındaki seçimlerin ardından PKK’nın da etrafında olacağı Kürt sorununda şiddeti sona erdirecek görüşmeleri başlatacak.

Bu röportajın ayrıntılarına gelirsek; Tuğluk, ABD’nin net bir tutum değişikliği içinde olduğunu söylüyor:

“ABD bir görüşme masası kuruyor, bir plan oluşturmaya çalışıyor ve bunun için de ateşkes istiyor. Dolayısıyla PKK muhatap alınıyor. Ve masada yer alacak anlamına gelir bu. (...) Formül şu; Türkiye’ye ‘tamam Öcalan masada olmayacak sen gel’ deniyor. PKK’ye de ‘sana masada yer vereceğiz ama Öcalan’sız gel’ deniyor.“

Tuğluk, bu formülün kasım seçimlerinden sonra devreye konulacağını şöyle ifade ediyor:

“Obama yönetimi kasım seçimlerine kadar, bir sükûnet (ateşkes) istiyor. Sonra kendi planını masadaki taraflara sunacak.”

Aysel Tuğluk, röportajında Amerika’nın ateşkes talebine PKK’nın pek sıcak bakmadığını vurguluyor. Gerekçe ise ABD planının İmralı’yı dışlaması.

“ABD’nin PKK’dan ateşkes istediği” yönündeki bu iddiayı araştırmak için telefona sarıldım.

Edindiğim bilgiye göre de bu açıklamalar soyut bir siyasal analize değil, somut bilgilere dayanıyor. ABD’nin ateşkes talebi, örgüte Barzani üzerinden iletilmiş. BDP’li yöneticilerin bir süre önce ABD’de yaptığı temaslarda da bu konunun gündeme geldiği iddia ediliyor.

Bu gelişmelere bakılırsa Kürt sorunu artık Türkiye sınırlarını aşmış ve uluslararası bir soruna dönüşmüş durumda. İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan müzakerelerin sonuç vermemesi, Irak Kürdistanı’yla yakından ilgili olan ABD’yi devreye girmek zorunda bırakmış olmalı. AKP, Kürt/PKK sorununu Mesud Barzani’ye havale ederek zaten ABD’yi bu soruna dâhil etmiş oluyor.

BDP’lilerle bu kadar didişen ve onlarla Meclis’te bile görüşmeyi reddeden AKP hükümetinin, ABD’nin isteği üzerine, PKK’yla aynı masa etrafına (muhtemelen gizli yapılacak toplantılara) oturup oturmayacağını şimdiden kestirmek zor. Fakat Oslo görüşmelerini başlatan bir hükümet için kuşkusuz PKK’nın da içinde olduğu masaya oturmak sürpriz olmaz.

 

Tansu Çiller’den Tayyip Erdoğan’a

 

Kürt meselesi, gündemin en can alıcı konusu olmayı sürdürüyor. Başbakan Erdoğan’ın partisinin grup konuşmasında “kalleşler” diye suçladığı BDP’li yöneticiler hakkında “KCK üyeliği” suçlamasıyla fezleke hazırlanıp Meclis’e gönderildi. Bu gelişme bana 1990’lar Türkiye’sini hatırlattı. Çözüm üretemeyen siyasetin yarattığı boşluğu savcı ve adliye dolduruyor. KCK üyeliği suçlamasıyla Kürt siyasetçiler yine topun ağzında.

Meclis Başkanlığı’nın bu noktada fezlekeleri işleme koyması beklenmiyor elbette; ancak, haklarında fezleke hazırlanan BDP’lilerin, Meclis’ten hapishaneye gönderilmeleri o kadar uzak bir ihtimal değil. 1994’te Leyla Zana ve DEP’li arkadaşları benzer bir siyasi konjonktürde hapse atılmışlardı. Başbakan’ın BDP’lileri “PKK’nın Meclis’teki uzantısı” ve “kalleşler” olarak nitelemesi bana Tansu Çiller’in 2 Mart 1994’te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı anımsattı. Tansu Çiller aynen şunları söylemişti: “Meclis’te PKK’nın barındığı bir gölge vardır, bunu Meclis’in üzerinden kaldırmakla yükümlüyüz.”

Başbakan Erdoğan’ın Kürt meselesinde bugün geldiği nokta maalesef hazindir, Kürt sorununa Bask modelini önerdikten sonra “askerî çözüme” teslim olan Tansu Çiller gibi, askerî ve polisiye tedbirlere sığınmış durumdadır.

Demem o ki, memleketin gidişatı hiç de iyi görünmüyor.