Amerika'nın Sesi: Türk ordusu savaş gücünü yitirdi mi?

Amerika'nın Sesi: Türk ordusu savaş gücünü yitirdi mi?

Amerikan'ın Sesi (Voice of America - VOA) radyosuna ait internet sitesinde yer alan bir haberde Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere çeşitli soruşturmalar nedeniyle yüzlerce yüksek rütbeli askerin tasfiye edildiği ve bu durumun, "ordunun muharebe gücü hakkında kuşkulara yol açtığı" yorumu yapıldı.

Suriye’nin Türkiye sınırına yakın bölgelerinde özellikle haziran ayında yaşanan sıcak gelişmelerin ardından TSK sınıra yığınak yaptı ve ‘askeri müdahale’ de dahil bazı seçenekler açıkça konuşulmaya başlandı. Türkiye’nin, özellikle Kürt güçlerinin hızlı ilerleyişi ve bazı noktalarda IŞİD etkinliğinin artması karşısında askeri hareketliliği yükseltmesi dünyanın da ilgisini çekiyor. Özellikle ABD’nin, Suriye’nin kuzeyini kapsayan bir kara operasyonuna sıcak bakmadığı biliniyor. Washington yönetimi bu eğilimini resmi ve gayrıresmi açıklamalar aracılığıyla neredeyse açıkça dile getirdi.

Radikal’de yer alan habere göre, konuyla ilgili çok ilginç bir değerlendirme de ABD federal hükümetlerine yakınlığıyla bilinen “Voice of America / Amerika’nın Sesi”nde yayınlandı. Amerika’nın Sesi radyosuna ait Türkçe internet portalında yer alan yazı “Türk Ordusu Savaş Gücünü Yitirdi mi?” başlığını taşıyor ve bu soruya yanıt arıyor.

Dorian Jones imzalı yazıda Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere çeşitli soruşturmalar nedeniyle yüzlerce yüksek rütbeli askerin hapse atıldığı, emekliliğe ya da istifaya zorlandığı ve bu durumun, “ordunun muharebe gücü hakkında kuşkulara yol açtığı” yorumu yapılıyor. Dorian Jones’a konuşan emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk ise “Ordunun AKP ’ye güvenmediğini, Suriye’ye müdahale konusundaki çekincenin de bundan kaynaklanıyor olabileceğini” söylüyor.

Amerika’nın Sesi’nde dün akşam saatlerinde yayınlanan makale şöyle:

 

Türk Ordusu Savaş Gücünü Yitirdi mi?

 

Türk ordusu Suriye sınırında bekleyişini sürdürürken Ankara sınırı koruma amacıyla müdahale edebileceği uyarısında bulunuyor. Ancak, başta Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarıyla yüzlerce yüksek rütbeli askerin darbe soruşturmaları nedeniyle hapse atılması, emekliliğe ya da istifaya zorlanması, ordunun muharebe gücü hakkında kuşkulara yol açtı.

Başbakan Davutoğlu, Suriye sınırına asker ve teçhizat sevkiyatına rağmen önümüzdeki günlerde operasyon olasılığının olmadığını söyledi. Davutoğlu’nun açıklaması, Türk medyasının adlarını vermedikleri generallerin böyle bir müdahaleye karşı yaptıkları uyarılara yer vermesinden sonra geldi. Son beş yılda Türkiye’de yüzlerce yüksek rütbeli asker, darbe planladıkları iddiasıyla ya hapse atıldı ya da erken emekliliğe sevk edildi. Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk ordunun bu kayıpların yerini hala dolduramadığını söylüyor.

Bu durumun yalnızca Kara Kuvvetleri’nde değil, Hava ve Deniz Kuvvetleri için de geçerli olduğunu söyleyen Solmaztürk, üst düzey birçok general ve amiralin, bu sahte iddialar nedeniyle kaybedildiğini söylüyor. Emekli general bu kayıpların Türk ordusuna hiçbir etkisi olmadığını söylemenin de mantık dışı olacağını ifade ediyor.

Brüksel’deki Carnegie Enstitüsü uzmanı Sinan Ülgen, darbe iddiasıyla yargılanan tüm askerlerin temyiz davalarında beraat ettiğini, hatta bazılarının rütbelerine geri döndüğünü söylüyor. Ancak Ülgen asıl sorunun ordu ile AKP arasındaki ilişkide düğümlenmiş olabileceğini belirtiyor.

Ordunun AKP hükümetine en baştan beri sıcak bakmadığını söyleyen uzman bunun üzerine Balyoz ve Ergenekon davalarının geldiğini hatırlatıyor. Ülgen’e göre, bu davalardan yargılananların çoğu serbest kalsa da bu olayların ordu ve hükümet arasında işbirliğini zor kıldığını düşünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ilişkileri düzeltmek amacıyla bu yıl yüzlerce ordu mensubundan özür diledi. Soruşturmaların hata olduğunu söyleyen Erdoğan, kendisinin de yanıltıldığını belirtti.

Emekli general Solmaztürk, ordunun AKP’ye güvenmediğini, Suriye’ye müdahale konusundaki çekincenin de bundan kaynaklanıyor olabileceğini söylüyor.

Birçok uzman Suriye’ye müdahaleyi riskli olarak değerlendirirken, generaller ve politikacılar arasındaki güvensizliğin böyle bir operasyonu daha da sorunlu hale getirebileceği konuşuluyor.