Ana dili İngilizce olanlar İngilizceyi yeniden öğreniyor

Ana dili İngilizce olanlar İngilizceyi yeniden öğreniyor

Dünyada ana dili İngilizce olanların sayısı İngilizceyi yabancı dil olarak konuşanların gerisinde kaldığı için, daha iyi anlaşılmak amacıyla İngilizceyi yeniden öğrenme eğilimi hız kazanıyor.

Chicagolu Ben Barron yedi yıl öncesine kadar sadece Amerikalılarla çalışıyormuş. Sonra merkezi İsviçre'de olan Zurich Sigorta Şirketi'nde işe başlayınca, aynı şirketin Avrupa'daki diğer şubelerinde çalışan ve İngilizceyi yabancı dil olarak konuşan iş arkadaşlarının kendisini anlamakta zorluk çektiğini görmüş.

Bunun üzerine yanlış anlamalara meydan verecek konuşma alışkanlıklarının farkına varmaya başlamış.

Ana dili İngilizce olanların İngilizceyi yabancı dil olarak konuşanlarla daha iyi iletişim kurması için düzenlenen ve internet üzerinden yapılan bir kursa kaydolmuş. Barron daha yavaş konuşmaya ve her yerde karşılığı olmayabilecek deyim ve jargonlardan kaçınmaya başlamış.

Şimdi Illenois'da şirketin uluslararası operasyonlar eğitim ve gelişim danışmanı olarak çalışıyor. "Bu kurs sayesinde deyimleri kullanmamaya özen gösteriyorum. İnsanlar deyimleri anlamıyor" diyor Barron.

Konuşma ve yazmasında beysbol ve futbolla ilgili benzetmelere de yer vermemeye çalışan Barron, "can't", "don't" gibi kısaltmaları kullanmıyor, kelimeleri tam yazıyor.

Barren kendi ana dilini ihtiyaca göre yeniden düzenlemeye çalışan ve sayıları giderek artan insanlardan biri.

British Council yetkilisi Neil Shaw'a göre, İngilizceyi yabancı dil olarak kullananların sayısı ana dili olarak konuşanları aştığı için bu duruma uyum göstermek ana dili İngilizce olanlara düşüyor. 2020'de İngilizceyi anlaşacak düzeyde konuşanların sayısının iki milyara ulaşması bekleniyor.

Britanya eğitim ve kültür konseyinin kültürler arası akıcı konuşma kurslarında, Singapur ve Güney Afrika gibi ülkelerden ana dili İngilizce olanlar konuşma biçimleri üzerinde düşünmeye itiliyor. "Çoğu kişi sandıkları kadar net ve etkili bir iletişim kurmadıklarını fark ederek şaşırıyor" diyor Shaw.

Ana dili İngilizce olanlar açısından İngilizcenin yeni türleriyle karşılaşmak bir tür kültür şoku oluyor.

Münih'te kültürler arası danışmanlık yapan Robert Gibson'a göre, "İngilizce köklü bir değişime uğruyor; eğilim, sadece Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi gibi iki standarttan ziyade birçok farklı İngilizce türünün olması yönünde".

Gibson Çin İngilizcesi olarak 'chinglish', Alman İngilizcesi olarak 'denglish'i örnek veriyor. "Ayrıca örgüt ve şirketler de kendilerine özgü bir İngilizce geliştiriyor ve ana dili İngilizce olanlar anlamıyor bunu. İngilizcenin farklı durumlara uygun farklı standartlarda olabileceği düşüncesi giderek daha çok kabul görüyor" diyor Gibson.

York Üniversitesi'nden sosyo-linguist Dr Dominic Watt ana dili İngilizce olmanın artık avantaj olmadığını söylüyor.

"Yabancı dil olarak İngilizce öğrenenlerle aynı öğrenme sürecini yaşamadığınız için ana dili İngilizce olmak avantajınıza olmayabiliyor" diyor Watt.

Watt, Avrupa Parlamentosu'nda İngilizceyi yabancı dil olarak konuşanların ana dili İngilizce olanlardan "Siz niye herkes gibi İngilizce konuşmuyorsunuz?" diye şikayet ettiğini söylüyor. "Sayılar güç dengesini değiştirdi" diyor Watt.

İngiltere'de ana dili İngilizce olanlar da kendi iletişimlerinde bir şeylerin yanlış gittiğini daha fazla hissediyor. London School of International Communication yöneticisi Cathy Wellings'e göre, "İngilizce konuşanlar, bu dilin yabancı dil olduğu bir ortamda aynı başarıları gösteremediklerini, yabancı ülkelerde çalıştıklarında kendi memleketlerindeki gibi iş anlaşmalarını bağlayamadıklarını fark ediyor."

Sadece İngilizce konuşanlar, bu dili yabancı dil olarak konuşanların karşılaştığı zorlukların farkında olmuyor. "Başka bir dili konuşurken insanın bilişsel yükünün bayağı ağır olduğunu, bu işin zor ve yorucu olduğunu, bu yüzden kendilerinin onların işini kolaylaştırmaları gerektiğini anlamalarını istiyorum" diyor Wellings.

İngilizce dilbilgisi konusunda ise dili sonradan öğrenenler genellikle o dile doğmuş olanları geride bırakıyor. "İş yazışmaları kursunda İngilizler dilbilgisini yabancıların kendilerinden daha iyi bilmesi karşısında mahcup oluyor" diyor Wellings.

'Ana Dili İngilizce Olanlara İngilizce Kursu' adlı internet kursunu hazırlayan uluslararası iletişim eğitimi kurumu York Associates yöneticisi Bob Dignen, bu insanların yapacağı en iyi şeyin yavaş konuşmak olduğunu söylüyor.

Ana dili İngilizce olanlar dakikada yaklaşık 250 kelime konuşuyor. Bu dili yabancı dil olarak konuşanların kelime sayısı ise dakikada 150 civarında. Dignen yavaş konuşma alışkanlığının zamanla edinileceğini, 6-12 ay alabileceğini söylüyor. Kişinin kendi konuşmasını kaydedip sonra dinlemesinin ve dakikada 150 kelimeye düşünceye kadar konuşma hızını kontrol etmeye çalışmasının yararlı olabileceğini belirtiyor.

Ayrıca kelimelerin kısaltılmış haliyle değil uzun haliyle kullanılmasını, örneğin "I'll" yerine "I will" denmesini öneriyor.

Ana dili İngilizce olanlar konuşma süresi bakımından da diyalogda dominant oldukları için Dignen onlara biraz susup karşı tarafa soru sormalarını tavsiye ediyor ve bunun büyük bir fark yaratacağını vurguluyor.