Anadolu Ateşi Dans Grubu Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, 10 yılda gerçekleştirdikleri 2 bin gösteriyle yaklaşık 11 milyon sanatseverle buluştuklarını bildirdi. Erdoğan, gösteri için gittikleri Mısır'ın başkenti Kahire'de Anadolu Ateşi Dans Grubu Topluluğu adı altında ''Anadolu Ateşi'' ve ''Troya'' olmak üzere 2 dans gösterisi gerçekleştirdiklerini ve 60 ülkede yaklaşık 2 bin gösteri sahneye koyduklarını söyledi. Amerika'daki New York Madison Square Garden, Chicago Theater, Paris Bercy, Çin Halk Cumhuriyeti Parlamento Binası, Mısır'da Giza Piramitleri gibi dünyaca ünlü merkezlerde sahne aldıklarının altını çizen Erdoğan, ''10 yılda 11 milyon sanatseverle buluştuk. Oyuncularım kendilerini milli takım gibi görüyorlar. Yaptıkları işin ve sorumluluklarının farkındalar'' diye konuştu. Grupta 200 dansçının yer aldığını kaydeden Erdoğan, eş zamanlı olarak 3 ayrı yerde sahne alabildiklerini, dansçıların 120'sinin hem Anadolu Ateşi, hem de Troya'yı oynayabildiğini söyledi. Oyuncu bulmakta zorlandıkları ve bu nedenle dans akademisi kurduklarını da belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bizim koreografimizin gerektirdiği normlarda dansçı Türkiye'de yok. Bunları yetiştiren okullar da yok. Bu nedenle istediğimiz ölçülerde dansçı bulamıyoruz maalesef. Başından beri kendi dansçımızı kendimiz yetiştiriyoruz. Sadece folklor yapanlar da sadece modern dans yapanlar da buraya geldiler ama bizim istediğimiz bu değildi. Bizim aradığımız sanatçı, hem bale, modern dans, halk dansını yapabilecek, hem de Karadeniz oynayıp, halay çekebilecek nitelikte olmalıydı. Bu yetenekte dansçı yetişmiyor Türkiye'de. Bu nedenle Antalya, İzmir ve İstanbul'da açtığımız dans akademisinde kendi dansçılarımızı yetiştiriyoruz.'' Anadolu Ateşi ve Troya'nın başarılı olmasının altında yatan en büyük etkenin disiplin olduğunu vurgulayan Erdoğan, dansçıların sağlık durumlarından özel yaşamlarına kadar bizzat kendisinin ilgilendiğini belirtti. Günde 8 saat egzersiz Dansçılığın, dünyada madencilikten sonra en ağır ikinci iş grubunda yer aldığını söyleyen Mustafa Erdoğan, ''Benim için disiplin başarılı olmak için olmazsa olmaz koşuldur. Dansçıların özel yaşamları da dahil her alana müdahale ederim. Biz bir meslek icra etmiyoruz, dans bizim için bir yaşam biçimidir. Dansçı gibi yaşamak zaten müthiş bir disiplin gerektiriyor. Güne bale dersi ile başlıyoruz, ardından modern dans, halk dansları, ritm dersi ve yeni koreografilerin çalışılmasıyla devam ediyoruz. Arada özel kondisyon artırıcı dersler de yapıyoruz. Yani bir dansçı haftanın 5 günü yaklaşık 8'er saat egzersiz yapıyor'' bilgisini verdi. Erdoğan, dansçıların sürekli sağlık kontrolünden de geçirildiğini, beslenmelerinden vücutlarındaki yağ oranlarının dengelenmesine kadar kontrol altında tutulduklarını söyledi. Dansçıların her ay periyodik olarak yağ ölçümlerinden geçtiğini ifade eden Erdoğan, erkeklerde yağ oranının yüzde 8-9'u, kızlar da ise yüzde 12-13'ü geçmemesine özen gösterildiğini kaydetti. Anadolu Ateşi’nin başarısı Troya’yı dünyaya getirdi Anadolu Ateşi gösterisinin kendisi için bir laboratuvar çalışması olduğunu anlatan Erdoğan, bu çalışmanın sonucunda Anadolu kültürünün eşsiz zenginliğini tüm dünyanın tanıma fırsatı bulduğunu söyledi. Anadolu Ateşi'nin dünya literatürüne girmesinin ve büyük başarı elde etmesinin, ''Troya Efsanesi''nin yolunu açtığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''3 bin yılı geçkin yaşıyla dünya kültürünün en değerli eseri, ana yurdunda yurttaşları tarafından yorumlanıyor. Ben ve dansçılarım, bu kararlılıkla yazın Antalya'nın 50 derece sıcağında, kışın İstanbul'un karlı soğuğunda yılmadan çalıştık. Provalarımıza kan bile bulaştı, savaş sahnelerinin gerçeğe en yakın biçimde yorumlanması için kullandığımız gerçek kılıçlar, ben dahil birçok arkadaşımızın yaralanmasına neden oldu. Başarımızın bir ödülü olarak vücudumuzdaki bu kesikleri madalya gibi taşıyoruz.'' Troya gösterisinin kostümlerinin, yapılan araştırmalar sonucunda belirlendiğini anlatan Erdoğan, 9 ayrı atölyede bu kostümlerin dikildiğini ve her dansçının gösteri boyunca 10'ar kostüm değiştirdiğini vurguladı. Erdoğan, Mısır'daki Giza Piramitleri önünde gerçekleştirilen gösteri için Truva Atı'nın İstanbul'dan gemiyle bu ülkeye getirildiğini de kaydetti.